Erdoğan savaşla olası bir darbeyi mi önledi!..

Bu halk inanmasın da kim inansın, 15 Temmuz darbesini tankın egzoz borusuna donunu, çorabını tıkayarak önleyen bir halk varken, kim ve ne cüretle darbe yapabilir ki.

Geçtiğimiz Cuma günü yaşamımda bir ilk’i yaşadım, yazı yazmam gerektiğini unuttum. Şaka değil, haftalık yazılar, Pazar USTURA programları ve kendi kanalımda yaptığım darbe programları ve günlük yorumların üstüne bir de darbe olasılığı ve 1. Erdoğan Suriye savaşı eklenince ben yazı yazmayı unutmuşum. Cumartesi sabahı trene bindim, gazeteye gidiyorum, Cezmi Ersöz’ün bizdeki ikinci yazısını okuyacağım ama kendi kendime "Cezmi’nin ilk yazısı benimle aynı gündü, 1 haftada ne oldu da cumaya aldılar" diye hayıflanırken günlerden cumartesi olduğunu ve yazı yazmayı unuttuğumu fark ettim. O an, sanki herkesler yazıyı bekliyormuş gibi hissedip nasıl utandığımı anlatamam. Sonra utancım yerini üzüntüye bıraktı, çünkü 1 milim bile ciddiye alınmayacak olan Recep Tayyip Erdoğan beynimi ne duruma getirmişti. Yüne de özür dilerim cumartesi günü için.

Neyse, gelelim esas konuya, yani Erdoğan tam olarak savaş açmadan önceki tartışmalara. Hemen hemen bütün kanallar ve yalaka basın olası darbe söylentilerini konuşup yazıyordu ve Fethullah Gülen’i kullanarak yeni bir darbe beklentisine girmişti ama halk darbeyi durduracaktı. Evet, halk durduracaktı, Erdoğan da darbenin o şekilde durdurulacağını, artık iyice deneyim sahibi olduklarını söylüyordu.

Bu halk inanmasın da kim inansın, 15 Temmuz darbesini tankın egzoz borusuna donunu, çorabını tıkayarak önleyen bir halk varken, kim ve ne cüretle darbe yapabilir ki. Ama olsun, CİA’nin yan kuruluşu RAND yazmıştı ve gelsinlerdi, hoşgelsinlerdi, askere gerek yoktu, halkımız ellerinde paçalı donlarıyla bekliyordu.

Sanırım bu konuşma ve tartışmalar ciddiye bindi, Erdoğan’ın kurmayları oturup düşünmeye başladılar. Biz bu kurmayları 12 Eylül darbesinde Kenan Evren’in de etrafında görmüştük. Sıkıyönetim muhabiri olduğumdan biriyle emekli olduğunda sıkı dost olmuştuk. Şaka söylemiyorum, emekli olma nedeni Kenan Evren’in onların yazdıkları dışında konuşmalar yapmasıydı. Bir asker olarak Evren’in saçma konuşmalarından dolayı utanıyor ve kendisini sorumlu hissediyordu. Her mesleğin kendisine göre bir raconu vardır, bu da ona ters geldi ve ayrıca darbeyi benimsemeyen bir kurmay subaydı ve emekli oldu.

Bunun üzerine çok da güzel bir Kenan Evren fıkrası türetildi. Evren saçmaladıkça bakmış ki artık ciddiye alınmıyor, kurmayları toplamış ve öyle bişey bulmalarını istemiş ki, artık eleştirmek olası olmasın. Kurmaylar toplanmış, kara kara düşünüyorlar, sonunda birisi bulmuş. Evren bütün basını deniz kenarına çağıracak ve denizde yürümeye başlayacak. O zaman hem basın, hemi de halk anlayacak ki Atatürk de kim, Evren olağanüstü birisi. Çünkü kolunda akrep dolaştırıp "Efsunlu Evren"e çıkarttılar adını, yani denemediler değil fıkra dışında.

Sabah bütün basın gelmiş deniz kenarına, bir de ne görsünler, Evren batmadan deniz üstünde yürüyor. Herkes heyecanlı, Evren uyuyamamış, sabah erken kalkmış ama gazeteleri getiren yok. Kükremiş çok fena, mecburen gazeteleri getirmişler, hepsinde manşet aynı, "KENAN EVREN YÜZME BİLMİYOR"

Ancak Erdoğan’ın etrafında o düzeyde kurmay kaldığını sanmıyorum, onun akıllı kurmayları hep uzaklaştırıldı, iş belki de Erdoğan’ın bir çiftçiye "Ananı da al git" demesiyle başladı ve yavaş yavaş ya ayrıldılar yada kovuldular. Onlardan son çıkan kehanet "Sayın başganım, ordu madem darbe yapıp sizi devirmeyi düşünüyor, orduyu savaşa sokun ve darbeyi önleyin."

Aklıma başka hiçbir mantıklı neden gelmiyor, PYD devlet kuracak diye Suriye konusunu ortaya at, PYD’nin ve Kürtlerin en olmadığı yer olan İdlib’e gir ve savaş çıkar. Terör mücadelesi diye de 2500 askeri araç sok başka ülkeye ve bunun 500 tanesi de tank olsun. Teröre karşı NATO’dan yardım iste, AB’den ve ABD’den yardım iste, sonuçta da bütün açıklamayı bir valiye bırak.

Sana bir tüyo vereyim mi Erdoğan, asker büle başkomutan istemez, yanlışlarla dolu olsa bile en azından ciddidir, kurmayları senin kurmaylarını denizde amuda bile kaldırır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi