Ahmet Nesin
Erdoğan seçimle kaçma ikileminde!..
Bizler, yani insanoğlu olduğu söylenen bizler doğayla oynadığımız sürece hastalıkların salgın haline dönüşmesi de kaçınılmaz oluyor. Dünyanın kendi içerisinde bir dengesi var ve o dengeyi tek bozan varlık 2 ayaklı ve düşünen hayvan olan insan.
Bu denge o kadar ilginç ki, insan el atana kadar gayet güzel çalışıyor. Ama insanoğlu el attığında dengeleri altüst ediyor. Size 2 örnek vereyim, bir köyü ele alın ve yılanların çoğaldığını düşünün. İnsanoğlu kendi egosunu düşündüğünden hemen o köye yılanın en büyük düşmanı olan 10 tane kirpi salıyor. Kirpi yılan saldırınca vücudunu sarmasına izin veriyor ve sarar sarmaz top gibi yuvarlanıp hayvanı delik deşik ediyor. Köylü 2 ay sonra rahat ediyor, yılan desen 1 tane bile yok. Tarlalarda hasat zamanı geliyor, bir de gidiyorlar ki, taneyle arasan buğday-arpa yok, fareler talan etmişler ortalığı. İnsanoğlu dengeyi bozunca böyle oluyor.
Datça’da site kurulacak ama arazi bataklık. İnsanoğlu hemen çözüm buluyor ve her tarafa okaliptüs ağacı ekiyor. Okaliptüs çok su sevdiğinden bataklık kuruyor ve site yapılıyor. Her yaz gidiyoruz, 15 gün sonra sular kesiliyor, belediye ve mühendisler uğraşıyor ve geçici çözümlerle bir yaz geçiyor. 5 yıl sonra buldular, meğer sökülmeyen ve çok güzel kokan okaliptüs ağaçları yazın susuz kalınca dağlardan gelen su borularını patlatıp içermiş. Kökünü neme doğru gönderiyor ve patlatıyor.
Önceki yazımda Erdoğan’ın koronavirüs seçimine gidebileceğini yazmıştım. Bu görüşümde hâlâ bir değişim yok, az bir olasılık da olsa devlet salgını frenleyebilirse Erdoğan’ın en büyük kozu seçim olacaktır. Şimdilik bu olasılık üzücü ama uzak gözüküyor. Bunun için hemen sokağa çıkma yasağı uygulaması gerekiyor.
Oysa Erdoğan onca bilimsel uyarıya karşın sokağa çıkma yasağı uygulamıyor. Uygulamama nedeni de devlette bunu karşılayacak paranın olmaması. Bu gibi durumlarda sosyal devletin hemen devreye girmesi gerekiyor ve işe gitmeyen ailelere yada işverenlere para yardımı yapması gerekiyor. Oysa Erdoğan bırakın bunu yapmayı, şu anki durumda bile belli ailelere yardım yapabilmek için halktan para dilenmeye başladı.
Peki bunun tersini, devletin salgını durduramadığını ve hastalığın iyice yayıldığını düşünürsek Türkiye’yi neler bekliyor, yeteri kadar önlem alamayan devlet yada Erdoğan bunu düşünmüş müdür acaba? Önce şu gerçeği ortaya koymak zorundayız, bu salgın 2020’de bitecek gibi gözükmüyor ve başta Çin olmak üzere herkes ikinci salgını bekliyor. Bu demektir ki salgın 2021’de de devam edecek, hangi hızla bilemem ama bilimcilerin söylediği devam edeceği.
Şimdilik, Dünya Bankası ve IMF devreye girdi, büyük ülkeler yavaş yavaş para basmaya başladılar ama bunun da bir ölçüsü olduğunu herkes biliyor. En disiplinli ülkelerin halkları bile biyere kadar dayanacaklar bu olan bitene.
Ne mi olacak, tabi ki insanlar bulamadıklarını bulmanın yollarını aramaya başlayacaklar. Bunun çeşitli yolları var, önce karaborsa denilen gudubet hortlayacak, iki merdivenaltı dediğimiz fabrikalar öyle bir çoğalacak ki, polis bununla başa çıkamaz noktasına gelecek. Bu 2 düzeneği piyasaya sürecek mafya ortaya çıkacak ve ardından da yavaş yavaş talan dediğimiz olay meydana gelecek.
Türkiye’de şimdiden yapması gereken yardımı yapamayan bir devlet var karşımızda ve bunun 6 ay yada 1 yıl sonrasını düşünmek bile istemiyorum. Çok fazla ileri gitmeyelim, bilim insanları daha bugünden siyasete söz geçiremiyor ve şimdilik "Büyüklerimiz bilir" durumunda gidiyor ama bu hep böyle devam etmez, olay önce yüzlerce, sonra da binlerce insanın ölüm sınırına geldiğinde iktidarın yalanını yada kandırmacasını biyere kadar taşır insanlar ve sorumluluklarını en azından devlet nezdinde bikenara koyarlar.
İşte o noktaya geldiğimizde, tekrar ediyorum, insanları evde tutamazsınız, talan başlar, cinayetler başlar ve doğal olarak da iktidara karşı farklı mırıldanmalar başlar.
Erdoğan şimdilik tam olarak düşünmese de seçim dışında ülkeyi terk etmeyi de yavaş yavaş düşünmeye başlamıştır. Bu daha önce olası yeni darbe girişimlerine karşı da çok konuşuldu ama fazla ciddiye alınmadı, ancak bugün durum darbeden oldukça farklı. Du bakali n’olcek?