Erdoğan, YSK üzerinden tarihî bir hata yaptı

Elinde kalan tek yöntem hukuk devletini kağıt üzerinden bile kaldırmak istemek olabilir ama buna da artık gücünün yetmeyeceğini düşünüyorum.

Bugün aklımda bambaşka bir yazı vardı, "Tarımda kendine yeten yedi ülkeden biri idik" masalı üzerine bir yazı planlıyordum ama gündem malum, gündem beni bile ister istemez kendine çekiyor, tarım yazımı maalesef erteliyorum.

Pazartesi günü Türkiye’de Türkiye için çok önemli bir olay yaşandı, YSK, 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimlerini iptal etti.

Bu kararın son senelerin en önemli kararı olduğunu düşünüyorum.

Bu karar muhtemelen hukuken çok sakat bir karar; muhtemelen diyorum çünkü hukukçu değilim ama görüşlerine değer verdiğim hukukçuların karar için "hukuki rezalet" tabirini kullandıklarını işitiyorum ekranlarda.

Bu kararın çok olumsuz ekonomik sonuçları da olacak, belirsizlik ortamı iki ay daha uzadı, dolar şu an itibarıyla (Salı, 7 Mayıs, 13.00) 6.17 TL.

Bu hafta muhtemelen açıklanacak ilk çeyrek büyüme ve işsizlik rakamları korkunç gelecek.

Ama, asıl facia kanımca siyaset düzeyinde.

Uzun vadede kaybedeceği muhakkak olan Erdoğan kanımca ilk kez kısa ve orta vade için de büyük bir siyasi hataya imza attı.

YSK’nın bu kararı vicdanları iğfal ederek kimsenin aklına gelmeyebilecek koalisyonların oluşmasını sağlıyor Türkiye’de görebildiğim kadarıyla.

Bu kadar vicdan tecavüzüne Türkiye seçmeninin bile artık tahammülü kalmamış gibi.

Erdoğan, YSK’ya gerçekleştirdiği bu siyasal baskı ve elde ettiği sonuçla kanımca kendi siyasi sonunu hazırlamıştır.

Oysa, Erdoğan daha akıllı davranıp İmamoğlu’nun başkanlığına itiraz etmese, zaman içinde İmamoğlu’nu başkanlık görevinde sıradanlaştırıp 2023’e çok daha rahat gidebilirdi.

Şimdi ise 23 Haziran, Erdoğan’ın siyasi kariyeri için kazanılması çok ama çok güç bir referanduma dönüşmüş durumdadır.

Bu referandumu kaybedecek olan Erdoğan’ın TBMM ve daha da önemlisi Cumhurbaşkanlığı seçimlerini normal süresine kadar, 2023’e bekletmesi olanaksız hale gelmektedir.

"Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz?" sorusunun en demokratik çözüm yöntemini galiba bizzat Erdoğan’ın kendisi üretmiş ve kimsenin aklına gelmeyecek bir zorunlu erken seçimi gündeme taşımıştır.

23 Haziran seçimlerini kaybedecek olan Erdoğan’ın erken seçim (hem TBMM hem Cumhurbaşkanlığı) yapmadan 2019’un sonunu bile getirmesi artık çok zorlaşmıştır.

Daha da ötesi, Erdoğan zamanında yapılacak (2023) Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ekonomiyi tekrar büyüme patikasına sokma şansını da kaybetmiştir.

Erdoğan belki de ilk defa, seçimleri iptal ettirerek, büyük bir tongaya basmıştır.

Bugün (dün) TÜSİAD için yaptığı açıklamalar artık Erdoğan’ın kutuplaştırma, gerginlik politikasının sonuçlarının tersine işlemeye başladığının bir kanıtıdır.

2020’de muhtemelen Türkiye siyasi denkleminde Erdoğan olmayacaktır.

Hepimize, Türkiye’ye geçmiş olsun diyebiliriz kanısındayım.

Erdoğan’ı tongaya bastıran ismin Bahçeli olup olmadığı konusuna girmeyeceğim.

Bu hafta açıklanması beklenen ilk çeyrek (2019) büyüme oranının eksi üçler düzeyinde çıkması, işsizliğin yüzde on beş barajını aşma ihtimali zaten 23 Haziran İstanbul ve erken seçimlerin kaderini vicdanlara yapılan tecavüzlerle birlikte çoktan belirlemiş durumdadır.

Peki Erdoğan bu vahim siyasi hatayı neden ve nasıl yapmıştır?

Aklıma gelen birinci ihtimal İstanbul Belediyesi bilgisayarlarından ve arşivlerinden çıkacakların Erdoğan ve ekibi için korkunç sonuçlar üretmesidir.

İkinci ihtimal ise benim gibi bir kamu maliyesi öğretim üyesinin dahi belki öngöremediği kent rantlarının büyüklüğüdür.

Bu iki nedenden Erdoğan, İstanbul Başkanlığını kaybetmemek için son ana kadar hukuka ve vicdanlara karşı savaşacaktır ama bu savaş orta vadede nafile bir uğraşıdan başka bir şey değildir.

Olan olmuştur, Erdoğan büyük bir tongaya basmıştır.

Elinde kalan tek yöntem hukuk devletini kağıt üzerinden bile kaldırmak istemek olabilir ama buna da artık gücünün yetmeyeceğini düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi