Eser Karakaş
Erdoğan’a göre Erzincan-İliç faciası acaba hangi kategoriye girer?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2024 yılının ikinci kabine toplantısı çıkışında, 12 Şubat, mâlum siyah inci kıymetinde görüşlerinden birini daha dile getirmişti:
“Türkiye artık hem siyasi hem ekonomik hem askeri olarak bambaşka bir ligin oyuncusudur" ifadelerini kullanan Erdoğan, bir takım sıkıntıların olduğunu dile getirdi. Erdoğan sıkıntıların sebebini "bir kısmı küresel ve bölgesel krizlerin yansımaları bir kısmı da ayağımıza takılan çelmelerin bedelidir" ifadeleriyle açıkladı.
Erdoğan’ın bu açıklamasından çok kısa bir süre sonra da ülkemiz bu korkunç İliç altın madeni faciası ile karşı karşıya kaldı.
Erdoğan her zaman olduğu gibi haklı, hep doğru argümanlar ileri sürüyor, doğru benzetmeler yapıyor, “netekim” Türkiye’nin Erdoğan iktidarının 22. senesinde bambaşka bir ligin oyuncusu olduğunu söylerken de çok doğru bir noktaya değinmiş oluyor, gerçekten artık bambaşka bir ligdeyiz.
“Artık gerçekten bambaşka bir ligdeyiz” çünkü mesela AB ülkelerinde AB mevzuatına göre siyanürle altın arama çoktandır yasak ama biz bambaşka bir ligde olduğumuz için altını topraktan ayrıştırma için siyanür kullanmaya devam ediyoruz, bizim oynadığımız ligde “bize bir şey olmaz” Türkiye FİFA’sı kuralı geçerli, zavallı Avrupa ise kendini altına boğma lüksünden mahrum kalıyor.
Erdoğan’ın 2024 yılı ikinci kabine toplantısı çıkışı dile getirdiği esas siyah inci ise başka, şöyle buyurmuş (buyruk kavramı girdi siyasi literatürümüze Erdoğan sayesinde, bizim lige de yaraşır gerçekten): “Evet, doğru, bazı sıkıntılar var ama bu sıkıntıların nedeni ya küresel ya da bölgesel krizlerin yansıması ya da ayağımıza takılan çelmeler”.
Doğrusu Erdoğan gerçekten âlicenap bir kişi, yüce gönüllü, 22 senedir yönettiği ülkede hala bazı sıkıntı kırıntılarının varlığını inkâr etmemiş ama işin doğrusu bu sıkıntı kırıntıları ya dış kaynaklı (küresel, bölgesel krizlerin yansımaları) ya da hainlerin ayağımıza taktıkları çelmeler.
Küresel ya da bölgesel krizler olmasa ve özellikle de ayağımıza çelme takan hainler bir engellenebilse ülkemiz Türkiye tam bir dikensiz gül bahçesi olacak.
Erdoğan’ın bu çok isabetli yaklaşımına göre de zaten mevcut sıkıntı kırıntıları dış krizlerin ya da ayağımıza takılan çelmelerin ürünü olduğuna göre 22 senedir ülkemizi yöneten lider, kadrolar, zihniyet layüsel (la olumsuzluk eki, yüsel sual kökünden) ve pir-ü pak.
Ne muhteşem bir mantık değil mi?
Ancak, dün (13 Şubat) yaşanan facia da insanın aklına kötü kötü fikirler de sokmuyor değil doğrusu.
Bu İliç faciası ve olası feci insani, çevresel sonuçları acaba küresel ve bölgesel sorunların mı bir yansıması yoksa yine ayağımıza takılan bir çelme mi?
Çelme ise bu çelmeyi bize kim takıyor?
Çalık Holding desek pek olmaz zira bildiğimize göre Çalık Erdoğan’a çok ama çok yakın bir isim.
Geriye bu Kanada şirketi kalıyor, Allah'ın gâvurları, güven olmaz, kuşkular bu şirketi işaret ediyor.
Yoksa çok kritik mahalli seçimlere çok az kala Murat Kurum’u da hedef alan başka bir komplo ile mi karşı karşıyayız, bilinmez.
Ancak, mutlak olan, bu işin sorumlusu olarak 22 yıllık iktidarın, yargımızın gösterilemeyeceği değil mi?
Zaten dün yansıdı basına, söz konusu altın arama şirketine karşı açılan dava hakkında yerli ve milli yargımız takipsizlik kararı vermiş, karara istinaden de anlı şanlı üniversitelerimizden alınan bilirkişi raporları mevcut.
Erdoğan bizzat ifade etti iki gün önce, kötü bir şey olursa bunun nedeni ya dış güçler ya çelmeler, üçüncü bir ihtimali düşünmek bile hata.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.