Foucault'nun faresi

Orta Asya Türk efsanelerine filan meraklıdır. Bir türlü istediği konuma gelemedi: İktidara hayran, ama iktidar ona pek yüz vermiyor. Tehlikeli, biraz da patetik!

Son zamanlarda medyada adından sık söz ettiriyor. Reis’i Reis’den fazla savunuyor. Mevcut adalet sistemini de Adalet Bakanından daha canrıhaş bir şekilde müdafaa etti. TSK’nın reklam ajansı gibi yayın yapıyor. Solculara, CHP’ye, Kürtlere, Ermenilere, Yahudilere, LGBTİ bireylere karşı nefreti sınırsız.

 

Şimdilerde Adalet Yürüyüşünü karalamakla meşgul.


Tüm bu çabalarına rağmen, iktidara tam olarak yaranamadı sanki. Kadri kıymeti bilinmemiş hizmetkâr rolünde. Hiç kimse yüz vermiyor kendisine. Hatta iktidar partisi yanlısı bir yazar bile liderini uyardı: Bu kişiyle yan yana gelmek pek müspet değildir!

 

Cizre’deki operasyonlar sırasında bir kadının cesedinin günlerce sokakta kalmasına ‘’Olur böyle şeyler savaşta’’ demişti. Bugünkü adaletsizlikler için de ‘’O kadarı görmezden gelinebilir’’ buyurdu.

 

12 Eylül sonrasında Alparslan Türkeş, ‘’Biz hapisteyiz, fikirlerimiz iktidarda’’ demişti ya. O da bugünün Türkeş’i sanıyor kendini. Hapisten çıktı, koşa koşa kendisinden bir perçem az gerici bir gazeteye gitti.

 

Sosyal medyada, müthiş bir tepki var, gelmişi-geçmişi, her şeysi çok sert bir şekilde eleştiriliyor, kınanıyor. Ana-avrat küfürler, fiziki engeli ile aşağılamalar gırla. Olmaz, tamamen yanlış, gerek yok.

 

Kuşkusuz bir takım meziyetleri var: Çok iyi örgütçü olduğu söylenir, örgütlediği insanların yüzde 95’ı bir süre sonra kendisini terkeder. Vakti zamanında onunla çalışmış bir meslektaş, ‘’Örgütçüdür de, grupçuk örgütlemesi konusunda uzmandır’’ görüşünde.

 

Esaslı bir liderdir, derler. Bir başka eski militan, ‘’Dil, ağzın içinde döner dolaşır, çürük dişi bulur’’ demişti.

 

Tek başına acayip iş çıkarır ve yüz kişi yapmış gibi gösterir, bir başka övgüdür onun hakkında. Evet ama, yıllardır girdiği seçimlerde bir türlü yüzde 1’e ulaşamadı.

 

Aşırı esnektir, genel bir tespit. Doğrusu omurgasızdır. Son 50 yılda tuttuğu hiçbir akımda başarı gösterememiş, gelişememiş, büyüyememiş, saygın bir konuma gelememiştir. Bukalemun gibidir ama her seferinde yeni rengiyle de hezimete uğramıştır.

 

12 Mart darbesinden sonra altında imzası bulunan önemli ve çoğu bugün de doğru tespitler, tahliller içeren bir belge vardır. Bu metni uzun zamandan bu yana tamamen inkâr ediyor.

 

Hakkında ‘’Derin Devletin Tefal Tavası’’ ya da ‘’İktidarın Solcu Dublörü’’ gibi sıfatlar var. Sol’un adından, cisminden, gölgesinden bile söz etmemek gerekir bu şahıstan bahsederken. Çünkü o, sol yükseldiği, popüler olduğu dönemde, kendisini solcu olarak pazarlamıştır. Bugün ırkçılık, milliyetçilik yükseliyor, o da haliyle, ırkçı ve milliyetçi oldu. Rüzgara göre konumlanır.

 

İktidar hevesi galiba tayin edici. ‘’Şuna bir kaymakamlık, bir mal müdürlüğü filan verin de sussun’’ diyenler çıktı. Yok, o kadarla yetinmez. Şanghay Beşlisinin altıncısı olmak yatıyor düşlerinde! Düş kurmak vergiye tabi değil ya…

 

MHP’ye ilk yaklaştığında aileden bir yakını terk etti gemiyi. Oğlunu hazırlıyor tahta. Çünkü kendisi Kim İl-Sung!

 

Foucault için biçilmez kaftan. Tanısaydı ya da inceleseydi, ‘’İşte bakın benim bütün iktidar teorilerimin yaşayan somut örneği’’ diyebilirdi. Laboratuvarlarda hayvanların deney için kullanılmasına karşıyız.

 

Kendisi pek önemli değil. Ama temsil ettiği bir odak var, onu görmezden gelmek, hafife almak doğru olmaz. Örgütünü överken ‘’Bizde bir ordu kuracak kadar general ve asker var’’ demişti. General eskisi tabi. Genel Kurmay’da ve Hariciye’de hala taraftarı olduğu iddia edilir.

 

Milliyetçiliğin ne kadar kötü ve rezil bir ideoloji olduğunun açıklamalı kullanım kılavuzu.

 

Bunların bir militanını FETÖ’den gözaltına aldılar geçenlerde. Hemen ardından, gazetelerinde şak diye bir zanlının, iktidar mensubu bir milletvekili ve bir belediye başkanıyla nasıl kaçırıldığını mobese görüntüleriyle manşetten verdiler. Daha yakın bir dönemde, yine bunların bir propagandacısını gözaltına aldı çaylak bir emniyet müdürü. İki güne kalmadı salıverdiler çocuğu hemen. O da ‘’Ne büyük aile imişiz, okurlarımızın kampanyası sayesinde beni bırakmak zorunda kaldılar’’ dedi. Okurların kampanyasını gören olmadı da, evet aile büyük: Hulusi, Hakan, Recep… çekindiler herhalde. ‘’Bunlar yine bize bir manşet çakar’’ diye.

 

Rusya’ya, Suriye’ye, İran’a, Çin’e filan resmi görünümlü heyetler gönderip, devlet adınaymış gibi görüşmeler yaparlar. Devlet olmasa bile Derin’in bir kanadı adına…

 

Her şeyin birincisi olmak ister negatif kahramanımız: Birinci faşist, birinci ırkçı, birinci milliyetçi, birinci devletçi, birinci Kürt düşmanı…Şimdiye kadar her şeyin sonuncusu olmasına rağmen.

 

ABD, bütün söyleminin anahtarı. Mesela onlara göre, TSK, yurtiçinde ve komşu ülkelerde PKK’ye karşı değil, ABD’ye karşı savaş yürütüyor. Keza, TSK, sınır ötesi operasyonlarda, Suriye ya da Irak topraklarına girmiyor, ABD topraklarına giriyor. Haritalar yanlış yani…


Tabi, Washington, ‘’Ankara’nın PKK terörizmine karşı mücadelesini destekliyoruz, desteklemeye devam edeceğiz’’ diye açıklama yapınca – iş sadece açıklama ile sınırlı değil ayrıca-, milli ve minik liderin bütün teorisi çöktü. Çaktırmamaya çalıştılar.

 

Her sağcı gibi mağdurları oynamayı çok sever. ‘’Ben her darbede hapse atıldım’’ demişti. Doğrudur, darbeyi kendisi yapamadığı için.

 

Bir gün altın tüccarı ile bankacının yanında New York Metropolitan… Opera’da?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi