Gel de takdir etme Erdoğan’ın liderliğini!

Adeta “algı çağı” denebilecek böyle bir dönemde, CHP’nin Kurultay sonuçlarını kendi ideolojik yenilenmesi ve partiyi yeniden yapılandırmak için değerlendirmesi en doğrusu olur

CHP’nin Adalet Kurultayı önemliydi, olumlu bir girişimdi. Hakkını teslim etmek gerekir.  Özellikle yeni rejime itirazı olan, ancak etrafında birleşebileceği bir platform arayan geniş kesimler için umut yarattığı da doğru.

Kurultayı izleyen kalem ahlakına güvenilir gazetecilerin değerlendirmelerine bakılırsa, son derece sert eleştirilerin de, önerilerin de, farklı fikirlerin de rahatça dile getirildiği ve parti yetkililerince dikkatle kayda alındığı yararlı bir çalışma olmuş.

Kurultay’ın Sonuç Bildirgesi’ndeki maddelere bakınca, farklı kesimlerin üzerinde tereddütsüz ortaklaşabileceği görülüyor.

Son derece haklı ve meşru talepleri içeren başlıklar tek tek sayılmış.    

Örneğin ilk üç madde -"Adalet Mücadelesi Meşrudur", "Adalet Hakkı Temel Bir Haktır", "Bugün Türkiye’de Adalet Hakkı Sistematik Olarak İhlal Edilmektedir"-  Türkiye’ye hakim olan rejimin kısa bir tarifi olmasının yanı sıra bu rejime meydan okuyan, mücadele kararlılığını gösteren özgüveni yüksek ve cesur bir dili de içeriyor.

Tabi ‘Kürt Meselesi’ hariç.

Deyim yerindeyse "zurnanın zırt dediği yer" de tam orası.

Doğal olarak sorular peş peşe düşmeye başlıyor.

Bir ana muhalefet partisi  ‘Adalet’ten bahsederken,  meclisin üçüncü partisinin tutuklu bulunan milletvekilleri ve eş başkanlarını ağzına almaktan korkar mı?

Ülkenin bir coğrafyası, tüm tarihiyle birlikte yakılıp yıkılmış, yurttaşları çoluk çocuk demeden ölüme, açlığa, susuzluğa, evsizliğe mahkum edilmişken bildirgesinde   "Adaletten sapan iktidarlara karşı halkın hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi meşru bir mücadeledir" demesine rağmen, iktidar korkusuyla Sur’dan, Hasankeyf’ten, Nusaybin’den, Cizre’den tek söz etmeyen bir parti inandırıcı olabilir mi?

Bu satırları yazarken, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın 2001 yılındaki bir konuşmasını hatırlatıyordu Tele 1 ekranları. Erdoğan 1990’lı yıllarda Kürt halkına uygulanan zulmü eleştiriyor ve "Devletin memurlarına suç işletiyorlar. İşlediğiniz bu suçların altında kalacaksınız!" diye bağırıyordu, özetle.

Gel de takdir etme Erdoğan’ın liderliğini!

Adam defalarca bir ileri-bir geri yaptığı Kürt meselesinde, her defasında kitlesinden alkış almayı becerdi.

İktidar olduğu bu uzun yıllar boyunca, bir adım attı;  "analar ağlamasın, ülkenin evlatları ölmesin, çözüm bulalım" dedi, Kandil’den ‘terörist’ getirip, sınıra kurdurduğu seyyar mahkemelerde serbest bıraktı ve bütün bu radikal hamlelere kitlesini de ikna etti.

MHP’nin ağır suçlamalarına karşı da, CHP’nin itirazlarına da müthiş bir kararlılık ve özgüvenle karşılık verirken, o dindar-muhafazakar-milliyetçi kitlesini de arkasından sürükleme başarısı gösterdi.

Bugün başka bir Erdoğan var. "Ağlayan analar, ölen vatan evlatları" yerine "teröristler" diye haykırıyor ama tek bir AKP’li sesini çıkarıp "ne oldu ağa, o gün ne diyordun, bugün ne diyorsun" demiyor.

 2001’de kendi söylediklerini bugün tekrarlayan akademisyenleri, gazetecileri, yazarları, sanatçıları örgüt üyeliğinden içeri atarlarken de aynı kitleden teveccüh görüyor.

Peki bu ‘başarıyı’ CHP niye gösteremiyor?

Yanıtı gayet açık.

Erdoğan ve AKP’nin ideolojisi, hedefi, ‘davası’ net.

O ‘dava’ kararlılık ve cesareti de beraberinde getiriyor. 

CHP için aynı şey söylenebilir mi?

Devletçi ideolojinin sarsıldığı, yerine yenisinin konamadığı, evrensel sosyal demokratik ilkelerde bile buluşamayan partililerin sağa-sola çekiştirdiği bir parti görünümünde CHP.

Kendini dönüştüremeyen bir partinin kitlesini dönüştürmesi, heyecan ve umut yaratması mümkün değil.

Üstüne bir de etkili hitabet yeteneği olmayan, konuşurken mütereddit bir algı yaratan, karizmatik denemeyecek bir liderin bizim gibi toplumlarda pek şansı olmadığı da açık.

Etkili bir lider olsa bile böyle bir partide özgüvenli bir çıkış gösterebilir mi?

Ya da tersine cesur ve kararlı bir lider partiyi dönüştürür mü?

Adeta "algı çağı" denebilecek böyle bir dönemde, CHP’nin Kurultay sonuçlarını AKP uygulamalarından önce kendi ideolojik yenilenmesi ve partinin yeniden yapılanması için değerlendirmesi en doğrusu olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi