Murad Mıhçı
Geri sayım başladı
“Hayatınız boyunca bir kurban olmak zorunda değilsiniz. Tam şu anda ne olduğunuz, geçmişteki seçimlerinizin bir sonucudur. Ne olacağınız ise bundan sonra yapacağınız seçimlere bağlıdır.”
İvan Burnell
Seçime yaklaşık iki ay kaldı. Memlekette daha büyük felaketler olmazsa herkesin, bir numaralı gündemi siyaset ve dolayısıyla Mayıs’ın 14’ünde yapılacak seçim. Ekonomiyi, eğitimi ama, en önemlisi ülkedeki adalet anlayışını tamamen etkileyecek büyük bir seçimin arifesindeyiz. Elbette seçim sürecinin ve sonucunun dış politikaya yansımaları olacak. İşin özü geleceğimizi son derece etkileyecek önemli sürecin içindeyiz.
Aslında ülkede çoğunluğun, siyaset konuşmaktan ve dinlemekten çok yorulduğu malum. Maraş Deprem felaketinden sonra konuşmamız gereken çok acil durumlar var fakat, gündemimiz ne yazık ki seçimler oluyor.
Geçenlerde Antakya’daki bir dostumla sohbetimizde, Antakya’da daha hiç gidilmemiş ve enkaz kaldırılmamış köyler olduğunu söyledi. Hayat ve ülke gündemi o kadar hızlı ki sistem bizim normalleşmemize imkan vermiyor. Yaşanan acılar da toplumun normalleşmesinin çok kolay olmadığını gösteriyor. Bu haftaki yazımda özellikle Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve 3. Yolu murad eden Emek ve Özgürlük İttifakı’yla ilgili gelişmeleri kendi penceremden okumaya çalışacağım. Anlayacağınız kendi penceremden siyaset yazacağım.
İDEOLOJİK ÇÖKÜŞ YAŞIYORLAR
Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP’nin bu seçimlerde geçmiş dönemdeki seçim stratejisinden çok uzak olduğunu görüyoruz. 15 Temmuz gecesi oğlu ile yaşamını yitiren, AKP’nin seçim stratejilerinde önemli roller üstlenmiş Erol Olçok’un eksikliğini yaşıyorlar. Daha önce kazandıkları seçimlerdeki gibi güçlü olmadıklarını muhtemelen özel anketlerde görüyorlar. Dolayısıyla en ufak oy getirme potansiyeli olan yapılarla bile ittifak kurmanın hesabını yapıyorlar. Ancak siyasette 1+1’in iki etmediğini düşünemiyorlar. Geçmişte yapılmış koalisyonları ve ittifakları eleştirirken; tarihte sarı sayfalarda yer alan DSP, ANAP gibi yapılarla ittifak kurmanın çabasındalar. MHP’nin yıllardır koruduğu çizgisini bir tarafa bırakarak, Cumhur ittifakı’nın AK PARTİ listelerine girecek HÜDA-PAR vekil adaylarını kabul etmek zorunda kalması bile çok şeyi anlatıyor. MHP’nin buna ne diyeceği konusu halen bir muamma. Eğer bu duruma sessiz kalırsa, MHP tabanının nasıl tepki vereceğini göreceğiz. Bu durum, eğer kaldıysa DSP ve ANAP’ın tabanları için de geçerli.
HÜDA-PAR’ın taleplerine ve Yeniden Refah Partisi’nin söylemlerine bakıldığında, bu gelişmelerin ideolojik bir çöküşten kaynaklandığı ortada. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR’ın söylemlerinden dolayı, MHP ve diğer İttifak partilerinin siyaseten savundukları çizgilerini koruması ve seçmen tabanını ikna etmesi zor görünüyor. Bu ittifakların oy kazandırmak yerine oy kaybı yaşatma ihtimali çok yüksek. Bir DSP veya MHP seçmeninin HÜDA-PAR’ın söylemlerini nasıl içselleştireceğini ve Cumhur İttifakı’na oy vereceğini gerçekten bilemiyorum.
Geçmişteki seçimlerde strateji olarak hep bir adım önde olan iktidar, bu seçim sürecinde sandığa 58 gün kala muhalif yapıları geriden takip ediyor. Uzmanı olduğu algı çalışmalarında, tıpkı belediye seçimlerinde yaptığı gibi hata yapmaya devam ediyor.
Bu seçimin sonucunun belirlenmesinde büyük rol oynayacak gençlerin, ağırlıklı olarak muhalif yapılara destek verdiği anketlerde görülüyor. Anketlere verilen cevaplardan anlaşıldığı üzere gençlerin gelecek kaygısı yaşaması en öne çıkan ve en öncelikli sorun olarak hemen göze çarpıyor. Deprem sonrası özellikle sportif alanlarda iktidara karşı atılan sloganlar, aslında toplumun nabzını gösteren en büyük verilerden. İktidar yapısı ise çeşitli manevralarla bu seslerin susması için çabalıyor. Bu baskılar, halkların tepkisini daha da çoğaltıyor.
MİLLET İTTİFAKI VE ALTILI MASA
Millet İttifakı’nın ise bu süreçte, Altılı Masa’nın bileşenlerine ek olarak sosyalist ve sosyal demokrat partilerle dirsek temasına girmeye çalıştığını görüyoruz.
İYİ Parti’nin yani Meral Akşener’in masadan kalkması ve tekrar masaya dönmesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun lider olarak güçlenmesine vesile oldu. Bu aşamada, Altılı Masa’daki diğer sağ partilerin Kemal Bey’e verdiği destek de önemli. Bu desteği geçmişte yapılan toplantıların başarısı olarak okumak gerek. Evet, Altılı Masa bileşenleri, tek adam rejiminin son vermek için temeli Kemal Kılıçdaroğlu olan bir zemine oturmaya başlamış.
Kısa süre önce HDP yöneticisi olduğum zamanlardan tanıdığım CHP’li bir arkadaş aradı. Kısa bir sohbet sonrası, İstanbul’un bir semtinde, (bu semt Ak Parti belediyesinde) seçim sandığında görevli kişilerin belirlendiğini ve hatta sandıklarda müşahit olarak görev almak isteyen çok sayıda insan olduğunu söyledi. Görünen o ki teşkilatlar ve insanlar, yere ayaklarını daha sağlam basıyor.
Bu seçimlerde, trafoların içine kedi girmesini önlemek için özellikle muhalif yapıların az olduğu seçim bölgelerine çok fazla dikkat edileceğini; ülkenin her yerinde, seçimin güvenilirliği için çok daha fazla önlem alınacağını tahmin ediyorum. Bu konuda masanın sağ kanadındaki siyasi yapılara çok iş düşecek.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun afet ve deprem bölgeleri gezilerinde, yeni bir Cumhurbaşkanı gibi hareket etmeye başlaması ve gittiği yerlere sosyolojik durumuna göre ekiple gitmesi önemli.
EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI
Gelelim 3. yolu inşa edecek Emek ve Özgürlük İttifakı’na. Halkların Demokratik Partisi’nin kapatma davasının ilk duruşması 11 Nisan’da görülecek. HDP, riskle girmemek için muhtemelen Yeşil Sol Parti ile seçime girecek. Süreç böyle gelişirse bu ciddi bir dezavantaj. B planı zorunluluğu bile ülkede demokrasi sorunun kanıtı. YEŞİL SOL PARTİ’nin danışma kurulundayım. Birinci ağızdan bilgi vermiş olayım, YEŞİL SOL PARTİ tabanının ve teşkilatlarının seçim çalışmalarına hazır olduğunu gözlemliyorum. Diğer yandan, bu seçimde, çevre ve iklim konusunun da ön plana alınmasının etkili olacağını düşünüyorum.
Bu süreçte HDP dışında EMEP, TİP gibi Emek ve Özgürlük Bloku’nda bulunan siyasi yapıların, seçime bazı bölgelerde kendi listeleriyle girmek istediklerine dair açıklamaları okuduk. Herkesin malumu bu konular. Blok partilerini destekleyen seçmenler için tartışmalara vesile oluyor. Hafta sonu yapılacak toplantıda bu kararın matematiksel ve siyasal yanının daha iyi analiz edildikten sonra net bir karar alınacağını umuyoruz. Başından beri blok bileşenlerinin, partilerinden ziyade ülkenin demokrasisini öncelikli gördükleri ve bu öncelik üzerinden siyaset yaptıkları herkesin malumu. Ben blok içindeki her yapının aklı selim hareket edeceğine inanıyorum.
14 Mayıs seçimlerine çok az süre kaldı, Emek ve Özgürlük Bloku’nun temsilcileri de hızlı hareket etmenin gerekliliğini fark etmeli. Seçim çalışmalarını ağırlaştıracak tavır gösterenler, gelecekte ciddi eleştirilere maruz kalacaklar. Her yapı bu tarihi süreçte daha dikkatli olmalı. Özellikle sol, sosyalist yapıların, tarihsel anlamda, Kürt hareketleriyle ittifaklarının gelecek açısından öneminin bilincinde olduklarını düşünüyorum.
İşin özü, seçim süreci muhalif yapılar adına biraz daha olumlu yolda gibi gözüküyor. Fakat daha uzunca bir süre var. Ayaklar yere sağlam basmaya devam etmeli.
ERMENİSTAN DEVLET RADYOSU
Geçen hafta Ermenistan Kamu Radyosu Türkçe Servisi’nin programına davet edildim. Program üç ana başlık üzerineydi:
1. Gündem ülkedeki siyasi gelişmeler ve seçim
2. Ülkedeki ekonomi
3. Deprem felaketi ve Ermenistan kurtarma ekibinin Türkiye’deki yansıması. Bu başlık bana göre en önemlisiydi. Bu soruya cevap olarak Ermenistan’ın desteklerine karşı olumsuz bir hava esmediğini ve Ermenistan hükümetinin atması gereken en doğru adımı attığını söyledim. Bir Türkiye vatandaşı olarak da teşekkürlerimi ilettim.
Hızlı yürümese bile Ermenistan ve Türkiye’nin müzakere sürecinde olması Türkiyeli bir Ermeni olarak beni çok mutlu etti. Ermenistan’da bizim gibi yazar ve siyasetçilerin bilinmesi ve takip edilmesi, bu süreçte önemli faydalar sağlayabilir.
Evet seçimler olacak ve hatırlarsanız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “HELALLEŞECEĞİZ” sözleriyle büyük bir çıkışa geçmişti. Umut ediyorum ki bu helalleşmede herkes üstüne düşen konuda çaba harcar. Fakat şunu kendi adıma ve kendi toplumum adına söyleyebilirim ki bizler köprü olmaya hazırız. Barışın hamalları olmaya hazırız.
Katıldığım programı dinlemek isteyen okurlarım için bu programın linkini paylaşayım.
Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.