'Günümüz çocukları can yakan bir kıskacın içinde büyüyor'

'Çocukluk ve gençlik yılları insanın kendini inşa edebileceği, güvenle deneyim biriktireceği, özgürce düşünmeyi, sorgulamayı, ifade etmeyi öğreneceği hayatın belki de en önemli süreci.'

Çocukluk nereden bakarsanız bakın bir yalnızlık ülkesidir; benzerlerinle diğerlerinin himayesinde kısıtlı zaman için buluşabildiğin. Aynı zamanda korku dolu bir ülkedir; cinler, canavarlar ve türlü çeşit mahlukatla doludur. Zaman; değirmen taşını çocuk ellerinle hareket ettirip, dünyanın kirini pasını öğüttüğün esnada, tüm o mahlukatları kendine musallat etmemek üzere yoğun bir uğraşı içindeyken, hiç geçmeyecek gibi gelir. Bazen hayranlıkla, bazen tedirgin ya da şaşkın, bazen üzgün dünyanın manzarasını seyrederken, ruhunun önce ateşle eritilip kora dönüştüğünü sonra da dövüle dövüle şeklinin verildiğini bilemezsin; sadece başına gelir. Yetişkinlerin istilasına uğramış tüm mekanlardan kaçmaya çalışırken, dönüp dolaşıp gidebildiğin tek yerin ‘ev’ olduğunu fark edersin. İşte o zaman, eğer şanslıysan sözcüklerle yeni bir dünya kurarsın kendine. Özgürlüğün, nefesin, sevginin, arkadaşlığın olduğu başka bir dünya… O sözcüklerle dünyanın başka türlü olabileceğinin bilgisine vakıf olursun. Fark etmeden, yalnızlık ülkendeki kalen oluverir kitaplar. Ruhları zapturapt altına alınmış çocuklar için sihir gibi, büyü gibi, mucize gibidir sözcükleri bir araya getiren kitaplar. Varlığın ve yokluğun damıtılmış bilgisi, harf harf tazeler o sıkıştırılmış ruhları.

Hele ki şimdinin çocukları hayali değil gerçek canavarlar ile savaşıyorken, sığınabilecekleri ‘o kale’ belki her zamankinden çok daha önemli. Çocuk Edebiyatı alanındaki 25 yıllık deneyimi ile bu hafta Günışığı Kitaplığı Genel Yayın Yönetmeni Mine Soysal, sorularımızı yanıtladı. İyi okumalar dilerim.

Günümüz dünyasında yayıncılığın şu anki gündemleri ne, sizin gündemleriniz ne, neyle ilgili çalışıyorsunuz?

Yayıncılığın ve okuma kültürünün eksenini yaratan düşünce ve ifade özgürlüğü, değişmez önceliğiyle gündemimizde ilk sırada elbette. Düşünceden, yazıdan, kitaptan korkmak, yeni ve farklı olanı daha baştan reddetmek, sansürün karanlığını güçlendiriyor. Bizimkisi gibi birçok ülkede yayıncılar her gün bununla mücadele etmek zorunda. Basılı kitabın yan ürünleri olan e-kitap, sesli kitap gibi dijital çözümlerin yaygınlaşmasının yanı sıra pandemiyle birlikte hızlanan dijital paylaşım ve pazarlama yöntemlerindeki hızla yükselen telif hakkı ihlalleri, genişleyen haksız rekabet ortamı ve peşi sıra büyüyen etik tartışmalar da hem bizim hem de dünya yayıncılığının gündeminde.

Ülkemizdeki ekonomik ve siyasi sıkıntıların kitap pazarımıza yansımasıysa endişe verici: Kâğıt ve baskı maliyetlerindeki artışlar, yurtdışı sözleşmelerimizin ve ithal baskı hammaddelerinin dövizdeki dalgalanmadan olumsuz etkilenmesi, pandemide daha da zorlanan kitabevlerinin yaşam mücadelesi, yayınevlerine ödemelerin neredeyse bir yıllık vadelere uzaması, kütüphanelere kitap alımının yok denecek kadar kısıtlı kalması ve kitabın temel ihtiyaç olarak görülmemesi gibi ağır sorunlarla sektör zor zamanlar geçiriyor. 25 yıldır yalnızca çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı yayımlayan Günışığı Kitaplığı’nın, bütün bu sorunların yanı sıra gündemindeki öncelikli konu her zaman olduğu gibi nitelikli kitaplar yapabilmek.

Siz daha çok çocuk ve gençlik edebiyatı ile ilgilisiniz. Kuruluş amaçlarınız neydi, hedefleriniz neydi ve ulaşabildiniz mi, gelecek için önünüze koyduklarınız neler?

Evet, Günışığı Kitaplığı 25 yıllık edebiyat yayımcılığı deneyimiyle ülkemizden ve dünya edebiyatından titizlikle seçtiği çağdaş eserlerin öncelikli yaş gruplarıyla buluşması için özenli bir editöryel emek veriyor. Kitaplarımız sayesinde, çocuk edebiyatının sadece çocukların okuduğu değil, "çocukların da" okuyabildiği kitaplar anlamına geldiğini örnekliyoruz. Çoluk çocuk her yaştan okurun dikkatini edebiyatın zengin anlam evrenine çekmek ve insanların o harikulade dünyada ortak bir ömür sürdürebilmesi için vesileler yaratıyoruz. Ailelerin, eğitimcilerin kitap okumanın sadece küçükken kazanılacak bir "alışkanlık" değil, zihinsel bir zevk alma, keyif meselesi olduğunu fark etmesi için çalışıyoruz. Çocukların ancak istedikleri, merak ettikleri her konuda özgürce okuma denemeleri yaparak günün birinde gerçekten birer okura dönüşebileceklerini anlatıyoruz. Çocuk ve genç okurlarımızın kitaplar sayesinde bilime, sanata, düşünceye yakınlaşmasının, "evimiz" Dünya’nın geleceği için çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu temel yaklaşımlarımızın ışığında, yeni, farklı, çeşitli ve en çok da edebi olan kitapları arıyor, yayımlıyoruz. İlk günden bugüne ve bugünden geleceğe yayıncılık çabamızı kesintisiz ve güçlü kılan da bu seçimimiz.

Çocuk edebiyatı dünyada ve ülkemizde ilk nasıl başlamış ve nasıl gelişim göstermiş ve şu anki konumu nedir?

Bugünkü anlamıyla çocuk edebiyatı, tüm dünyada asıl 20. yüzyılda serpilen, dallanıp budaklanan bir yayıncılık alanı. Gençlik edebiyatı ise çok daha sonra, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası Batı toplumlarının yaralarını sardığı 50’li, 60’lı yıllardan kökleniyor. Tabii ki çok geride, binlerce yıllık sözlü edebiyat geleneğinin taşıdığı masallar, destanlar, efsaneler, türküler, ninniler hep en değerli ortak kaynaklardı. Sözlü edebiyat, "dinleyicilerini" yetişkin, çocuk ya da genç diye ayırmıyordu; genci yaşlısı her yaşa seslenirken, kucaktaki çocuğa da ulaşabiliyordu. En önemli örnekleri 18 ve 19. yüzyıllarda verilen, başta roman ve şiir gibi yazınsal sanatların gelişmesini ivmelendiren dünya klasikleri, okumaya hevesli gençler için de hızla vazgeçilmez oluverdi.

Ülkemizde özellikle 1950-1970 arasında büyüyen çocukların, hem yeni yeni dilimize çevrilen dünya klasiklerini hem de dil ustalarımızın kitaplarını buldukça, büyük bir açlıkla okumaya çalıştığını görüyoruz. Kitap denen icada duyulan aşkla, hevesle, ama pek çoğunu da henüz layığıyla anlayacak yaşa gelmeden okuruz çoğunu. 1970 sonrasında, çağdaş edebiyatımızın olgunlaştığı, çeviri edebiyatın yükseldiği 20-25 yıllık dönem, günümüzün birçok önemli yayınevini de doğuran koşulları hazırlar. Çocuk edebiyatı yayıncılığına odaklanan ilk yayınevlerinin de 1990’larda ortaya çıktığını, çağdaş gençlik edebiyatınınsa 2000’li yıllarla birlikte anca varlık gösterebildiğini söyleyebiliriz. 1996’da kurulan Günışığı Kitaplığı’nın bu son 25 yılda, çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatının okuma kültürümüzde sağlam bir yer kazanmasında, çeşitlenerek gelişmesinde önemli bir rol üstlenmesinden gurur duyuyoruz. 

Bugünün çocukları nelerle meşgul ve ihtiyaçları ne? Çocuklarla hangi ihtiyaçları için nasıl bağ kuruyorsunuz?

Günümüz çocukları can yakan bir kıskacın içinde büyüyor. Küresel teknolojinin öznesi olup çok daha özgürleşmiş gibi görünürken, aslında bir yandan yetersiz temel eğitimimizdeki çalkantılarla bir yandan da geleneği sürdürme eğilimindeki aile kültürü içinde tektip yaşamaya itiliyorlar. İletişimden kopuyor, yalnızlaşıyor, adeta sessizleşiyorlar. Toplumsal yapımız, çocukların ve gençlerin hak ve özgürlüklerine kafa yormaktan, ruhsal ve bedensel dönüşümlerine emek vermekten uzak. Onları her konuda, her yolla kontrol altında tutmayı olağan ve doğru buluyor. Üzerlerindeki toplumsal baskı öyle ciddi boyutlardaki, ne okuyacaklarından nasıl yaşayacaklarına, meslek seçimlerinden cinsel yönelimlerine kadar her noktada gençleri soluksuz bırakıyor. Oysa çocukluk ve gençlik yılları insanın kendini inşa edebileceği, güvenle deneyim biriktireceği, özgürce düşünmeyi, sorgulamayı, ifade etmeyi öğreneceği hayatın belki de en önemli süreci. Bu nedenle çağdaş edebiyatı onlara, düşünsel ve duygusal anlamda özgürleşme olanağı sunan, yalnız olmadıklarını duyumsatan sağaltıcı bir kaynak olarak sunmayı çok önemsiyoruz. Çocuğun ve gencin edebiyat adasına sığınmasını, orada huzur bulup kendini, yaşamı ve dünyayı anlamlandırmasını desteklemek istiyoruz. Kitaplarımızı okuyan çocuklar ve gençlerle, yazarlarımız ve etkinliklerimiz aracılığıyla sürekli iletişim içindeyiz ve bunun mümkün olabildiğine tanıklık etmek bizi mutlu ediyor, gelecek umudumuzu artırıyor.

Dijital çağda basılı yayın ve dijital yayın ile ilgili nasıl bir konumdasınız? Bununla ilgili önünüze koyduğunuz hedefler var mı?

Günışığı Kitaplığı, basılı kitaplarının yan ürünleri olan e-kitap ve sesli kitap koleksiyonlarını da hazırlıyor. Ancak acele etmiyoruz. Bugüne dek 100’den fazla kitabımızın e-kitabını okurlarımıza sunduk. 25. yılımızla birlikte ilk sesli kitaplarımızı da okurla buluşturacağız. Acele davranmaktan kaçınmamızın nedeni, dijital kitaplarımızdaki önceliklerimiz. Bizim için telif haklarının korunması, sanal güvenliğin en yüksek sağlanması ve okurların çeşitlenen okuma ihtiyaçlarını sürdürülebilir nitelikli çözümlerle karşılamak çok önemli. Biz e-kitaplarımızı da sesli kitaplarımızı da, gerek teknoloji altyapısıyla gerekse içeriksel yetkinliğiyle basılı kitaplarımızla aynı titiz süreçlerden geçirerek hazırlıyoruz. Bizim için her zaman nicelik değil nitelik daha önemli.

Eminim ki bütün kitaplarınız ve yazarlarınız değerlidir ama son dönem için özellikle sizin için daha dikkat çekici olduğunu düşündüğünüz kitaplarınız hangileri ve neden? Çocuklarımız yazın neler okuyabilirler?

Bu yaz için her yaştan okurlara özel kitaplar önerebilirim. Usta sanatçı Behiç Ak’ın 40 yıllık karikatür verimini taçlandıran ikinci karikatür albümü "Yaşasın Çocuklar!" raflara çıkmak üzere. Minik okurlarımız, Amerikalı sanatçı Jeff Mack'in yazıp resimlediği "Hepsi Bir Hikâye" (çev. Alara Beykan) ve ülkemizde de çok sevilen Rocio Bonilla'nın resimli öyküsü "Tuhaf Kuş" (çev. Halil Türkden) ile harika zaman geçirecekler. Çocuklar; Saliha Nilüfer’in "Gümüşsu Zamanı" (res. Elif Deneç), Hacer Kılcıoğlu’nun "İyi Günler Eczanesi", Yeşim Saygın’ın "Günlükte Saklı Sırlar", Alman yazar Kirsten Boie’nin "Karaca Olmak İsteyen Tilki" (res. Barbara Scholz, çev. Mine Kazmaoğlu) ve Amerikalı yazar Shelley Pearsall’ın "Ender Kuş" (çev. Azade Aslan) romanlarını zevkle okuyacaklar. Gençler için; Füsun Çetinel’in öykü kitabı "Olmayan Şeyler", Katalan yazar Maite Carranza’nın "Hayatımın Rolü" (çev. Saliha Nilüfer) ve Yunan yazar Vassiliki Nevrokopli’nin "Karanlığa Yakalanmak" (çev. Fulya Aktüre) romanları ile İtalyan yazar Luigi Ballerini’nin ON8 markamızdan yeni çıkan ödüllü romanı "Adı Sıfır" (çev. Tülin Sadıkoğlu) unutulmaz yaz okumaları sunacak. Çağdaş edebiyatımızın yazarlarını ağırladığımız ödüllü Köprü Kitaplar koleksiyonumuzun yeni 23. kitabı Berna Durmaz'ın "Ağaçlı Gül ve Hayal"in yanına yaz aylarında 24. kitap da eklenecek: Sibel K. Türker’den "Kış Güneşi". Benim vazgeçilmez yaz okuma önerilerim arasında; İsmet Bertan’ın "Anadolu’da Bir Zamanlar" adlı tarihsel romanlar dizisi, Brigitte Labbé’nin ülkemizde çığır açan "Çıtır Çıtır Felsefe" dizisi (çev. Azade Aslan), "Defalarca Kayboldum" (ed.: Müren Beykan) derlemesi gibi öykü, şiir, deneme seçkilerimiz ve genç yetişkin markamız ON8’in sıradışı koleksiyonu da var.

Mine Soysal

Günışığı Kitaplığı Genel Yayın Yönetmeni

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi