Pelin Cengiz
Hangisi daha çılgın? Hiç açamamak mı, iptal etmek mi?
Dünya, ister gelişmiş bir ülkede ister gelişen bir ülkede olsun genel anlamıyla bir mega proje paradoksunun içinden geçiyor.
Bundan beş altı-yıl önce dünyanın iki farklı noktasında iki ayrı havalimanı projesi başladı. Biri Türkiye'de diğeri Meksika'da...
Türkiye'dekinin hâli malum. Her geçen gün üçüncü havalimanıyla ilgili tartışmalar yeni bir boyuta taşınıyor. AKP iktidarı, üçüncü havalimanına yeni bir taşınma tarihiyle karşımıza çıktı. 29 Ekim 2018'de resmî açılışı yapılan havalimanına Türk Hava Yolları'nın taşınma tarihi o günden bu yana üç kez ötelendi.
Yeni belirlenen tarih 6 Nisan, o da şimdilik tabii... "Hele bir 31 Mart seçimlerini atlatalım" denmiş olma ihtimali yüksek, "yaz aylarını da es geçelim" denilse yılın ilk altı ayı bu şekilde geçmiş olacak. Tahminler, ilk çeyrekte ya da taşınma birkaç kez daha ötelenirse ilk altı ayda Türk Hava Yolları'nın ciddi zarar yazacağı yönünde.
İlk 13 yıl için 6.3 milyar euro yolcu garantisi verilen havalimanında, garanti miktarı yolcu başına dış hatta 20 euro, dış hattan gelip dış hata gidenlerde 5 euro ve iç hattan gelip dış hata gidenler için 3 euro olarak belirlendi. Devletin verdiği yolcu garantisi ilk etapta 90 milyon kişi. Gerçekleşmeyen her bir yolcu için devlet ödeme yapacak.
Konuştuğum bir uzman, "Sadece kendi seferleri açısından bakıyorlar. Diğer uluslararası havayolları taşınacak mı, taşınma kararı alanlar ne zaman taşınacak belirsiz. Havalimanının zeminiyle ve konumuyla ilgili çekinceler sebebiyle havayolları sadece belli hava şartlarında iniş kalkış yapmak isteyebilir" diyor.
Diğer yandan, üçüncü havalimanının işletmecisi İGA'nın beş ortağı teker teker ortaklıktan çekiliyor. Çekilen ortakların yerine hisseleri THY'nin alacağı iddiası vardı ancak THY, İGA'ya ortaklığı kesin bir dille reddediyor.
Üçüncü havalimanının yüzde 70'ini kullanacak THY'nin İGA'nın yüzde 20'sine ortak olabileceği, Kolin'in ortaklıktan çekilmesiyle de daha fazla hisse alabileceği belirtilmişti.
Türkiye'nin üçüncü havalimanı macerasında geldiğimiz nokta şimdilik böyle...
Meksika'daki duruma bakalım...
Geçen yıl temmuz ayında gerçekleşen seçimleri kazanan Meksika Devlet Başkanı Manuel López Obrador'un seçim kampanyasındaki vaatlerinden birini yüksek maliyeti, çevreye etkileri ve yolsuzluklara yol açması sebebiyle inşası süren havalimanını iptal etmek oluşturuyordu.
Meksika'nın başkenti Mexico City'nin doğusunda bir devlet arazisine inşa edilen ve 13 milyar dolara mal olacağı açıklanan projenin altı pistten oluşacağı ve yılda 120 milyon yolcu kapasiteli olacağı açıklanmıştı.
Tam da seçimlerin gerçekleştiği 2018'in ortalarında yeni havalimanının üçte biri tamamlanmıştı.
Obrador seçimi kazanmasının hemen akabinde "Ülkede bu kadar yoksulluk varken binmeye utanırım" dediği Boeing Dreamliner 787-8 tipi uçağı satışa çıkardı. Seçim kampanyası sırasında savurganlığa son verme vaadinde bulundu, kendisinin ve diğer hükümet yetkililerinin maaşlarını düşürdü.
Obrador, Mexico City'deki havalimanıyla ilgili de bir referanduma gitti. Ulusal düzeyde 538 belediyede gerçekleştirilen referandumda halk, bir önceki Başkan Enrique Peña Nieto zamanında başlatılan New Mexico City Uluslararası Havalimanı'nın (NAIM) projesine "hayır" dedi. Seçmenler yeni havaalanı yerine, Obrador'un mevcut havalimanını yenileştirme ve yakındaki bir askerî üsse iki yeni pist inşa etme planına da onay vermiş oldu.
Ancak, mesele burada bitmiyor, hatta yeni başlıyor diyebiliriz.
Havalimanının inşaatı ülkedeki en tartışmalı konularından biri olmayı sürdürüyor. Çünkü, daha önce 13 milyar dolar olacağı açıklanan projenin maliyeti, iptal kararının ardından Meksika pesosundaki değer kaybıyla birlikte 15 milyar dolara yükseldi.
"Zaten vazgeçtiler yükselse ne olur ki" diye düşünülebilir ancak havalimanının finansmanında farklı bir model kullanmış ve devlet tahvil satarak kaynak yaratmıştı. Hatta tahvillerin büyük bölümü dünyanın en zenginlerinden Carlos Slim'in Operadora Inbursa'sı tarafından alındı.
Meksika'da hükümet, inşaatı finanse etmek için 6 milyar dolarlık tahvil alanlarla anlaşma yapmak zorunda kaldı ve üstelik temerrüdü önlemek için 1.8 milyar dolarlık tahvili geri satın aldı.
Ayrıca, Meksika Hükümeti projede yer alanların sözleşmelerini sonlandırma müzakerelerine devam ediyor. Ancak, hükümet, projede yer alan müteahhitlere tazminat için ne kadar ödeme yapacaklarını açıklamadı.
İspanya'nın büyük bankalarından BBVA'nın hesaplamalarına göre, projenin iptalinin toplam maliyeti 10,5 milyar doları bulacak.
Diğer yandan, bir askerî hava üssünü ticari havaalanına dönüştürmek ve Mexico City'nin ana havaalanı ile yakındaki Toluca kentindeki bir meydanı yenilemek üzerine kurulu bir alternatif planın, iptal edilen projeyi bitirmekten daha az maliyetli olacağı iddia ediliyor.
Çünkü mevcut havalimanının kapasite sorunları var, yenileme gerekiyor ve bunların hepsi maliyet demek...
Banka kredileriyle desteklenen ve açılışı sürekli ertelenen bir havalimanı mı daha maliyetli, devlet tahviliyle kaynak yaratılarak başlanan ama üçte biri bitmişken yapmaktan vazgeçilen bir havalimanı mı?
Sonuç olarak Meksika'daki proje iptal edildi, yerine mevcut havalimanına kapasite yatırımı yapılması ve iki küçük havalimanının da yenilenmesi üzerine kurulu bir plan işleyecek gibi duruyor.
Türkiye'de ise üçüncü havalimanına taşınmanın tamamlanmasıyla Atatürk Havalimanı tamamen kapatılacak. Bunun hem ekonomik hem de havacılık açısından pek çok olumsuzluğu var. Havacılık emniyeti açısından oluşabilecek sorunlar açısından Atatürk Havalimanı'nın her şartta kapatılmaması gerektiğinde ısrarcı olanlar var.
Dünyada bugüne kadar mega projeler üzerine yapılmış en kapsamlı araştırma Oxford Üniversitesi'nden Bent Flyvbjerg'in Nils Bruzelius ve Werner Rothengatter adlı araştırmacılarla birlikte yaptığı "Mega Projeler ve Risk: Hırsın Anatomisi" (Megaprojects and Risk: An Anatomy of Ambition) adlı çalışmadır.
Son 50 yılın farklı mega projelerini inceleyen bu çalışmada ortaya konan en temel tespit mega projelerin ortak özelliklerine dairdir.
Genel hatlarıyla bunlardan birkaçı şöyle, maliyetlerin azımsanması, olduğundan düşük gösterilmesi, proje tamamlandığında elde edilecek gelirin abartılması, projeyle birlikte ortaya çıkan olumsuz ekolojik, ekonomik ve toplumsal etkilerin küçümsenmesi, gelecek faydanın abartılmasıyla projenin sorgulanamaması...
Dolayısıyla ister tamamlansın, ister vazgeçilsin, mega projelerde zararın neresinden dönülürse kâr etmek mümkün değildir, elini veren önce kolunu sonra bütün vücudunu kaptırır, buyrun size iki farklı örnek...