Hodri meydan CHP

Herhangi bir müdahale durumunda, Kılıçdaroğlu’nun ve CHP yönetiminin ne kadar direneceğini, kararlılıklarını sınayacak böyle bir testi geçip geçemeyeceklerini merak ediyorum

Enis Berberoğlu CHP milletvekili olarak girdiği duruşmadan "casusluk, terör örgütüne üye olmamakla birlikte…" falan gibi gerekçelerle25 yıla mahkum olarak çıktı.

Çıktı, lafın gelişi. Çıkamadı, Maltepe Cezaevi’ne gönderildi.

Konu artık herkesin ezberlediği MİT tırları meselesi.

Kısa bir hatırlatma yaparsak; Suriye’deki Bayırbucak Türkmenleri’ne gönderildiği iddia edilen silah yüklü MİT’e ait tırlara suçüstü yapıldı ve buna ait görüntüler ve fotoğraflar çeşitli yayın organlarında yer aldı.

Haber, Can Dündar’ın yayın yönetmenliği döneminde birkaç fotoğraf ve bilgi ekiyle yeniden haber yapıldı.

Ve süreç Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yargılanmasına, nihayetinde Enis Berberoğlu’nun belgeleri veren kişi olarak tutuklanmasına kadar uzandı.

Teknik olarak madde madde sayılabilecek bir dizi hukuk ihlali ve yasa deformasyonu sayılabilir. Eğer bu dava da benzerleri gibi siyasi değil hukuki olsaydı.

Siyasi olduğu için de bu haberi koyan hiçbir yayın organı hakkında soruşturma açılmadığı gibi, örneğin Cumhuriyet’ten bir ay önce benzer fotoğraf ve ayrıntılarla manşetten gören Aydınlık Gazetesi gündeme bile gelmedi.

Dünyanın -Ortadoğu hariç- her yerinde skandal olarak görülecek, iktidarı yerinden edecek bir haberi okurlara duyurmak elbette ki Aydınlık için bile suç sayılamaz, sayılmamalı.

Bu örneği Cumhuriyet ile Aydınlık arasındaki iktidara yaklaşım ve iktidarın bu gazetelere yaklaşım farkına vurgu yapmak için verdim.

Benzer şekilde, AKP’nin halen genel başkan yardımcılığını yürüten Tuğrul Türkeş de bu davanın dışında.

Oysa CNN’de Ahmet Hakan’ın programında net biçimde "Vallahi billahi o tırlar Türkmenlere gitmiyordu" dedi ve "bunları bilerek söylüyorum" diyerek de altını çizdi.

Konu dışı ama merak ettim acaba, bu davada Tuğrul Türkeş tanık olarak gösterildi mi?

Gösterilse milletvekili olarak gelmeme hakkı var mı? Yoksa hakkında zorla getirilme kararı çıkar mı?

CHP’ye göre herhalde böyle bir karar çıkamaz.

Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine,CHP’li Akif Hamzaçebi "milletvekilleri tutuklanamaz" dediğine göre…

Berberoğlu tutuklanana kadar ülkede hukuk işliyor, bağımsız yargı adil kararlar veriyordu ya…

İnsan gerçekten hayret ediyor.

Cezaevlerine doldurulan HDP’li milletvekilleri, HDP Eş Genel Başkanlarıhangi ülkenin Meclis’indeydi?

CHP "Anayasaya aykırı ama" deyip, dokunulmazlıkların kaldırılmasına "evet" derken sadece HDP’lilerin mi bertaraf edileceğini sanıyordu?

Defalarca benve pek çok yazar vurguladı, tekrara gerek yok ama "Yenikapı mutabakatı"ndan referanduma, istikşafi görüşmelerden savaş tezkeresine CHP sayısız kritik hata yaparak AKP’nin bugünkü gücüne kavuşmasında önemli rol oynadı.

Nihayet "bıçak kemiğe dayandı"!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine ilk sözü bu oldu.

Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a "adalet yürüyüşü" başlatmaya karar verdiklerini de açıkladı.

Normalde bunca adaletsizliğe, haksızlığa uğramış, işinden edilmiş, açlığa mahkum edilmiş, cezaevlerine doldurulmuş, evleri yıkılmış, yerlerinden edilmiş, işkenceden geçirilmiş, yargısız infaz kurbanı olmuş geniş kitlelerin bu haberi coşkuyla karşılaması ve katılması beklenmeliydi.

Yüzbinlerce insandan bahsediyoruz çünkü.

Maalesef beklemiyorum.

Hâlâ Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlıkların kaldırılmasına, kiminle görüştükten sonra karar verdiği açıklığa kavuşmadı.

Bildiğimiz parti içinde henüz tartışma sürerken genelkurmaya gittiği ve dönüşte tek başına aldığı kararı kamuoyuna açıkladığı. 

Referandum gecesi de benzer istişareler yapıldığı yansıdı basına.

CHP lideri ve etrafındaki kadro,  olacakları göremeyecek kadar vizyonsuz ve deneyimsiz olmak bir yana siyaseti meslek haline getirmiş kişilerden oluştuğuna göre, açık ki CHP henüz tam bilmediğimiz bir görev uğruna faşizmin inşasına çanak tuttu.

Dana vahimi Kılıçdaroğlu ilk açıklamanın ardından katıldığı bir televizyon programında dokunulmazlık kararını savunmaya devam etti, şunları da ekleyerek:

"Türkiye elden gidiyor. Devletin çivisi çıkmış. Yapacağımız şey toplumu uyandırmaktır, bilgilendirmektir. Bunu nasıl yapacaksınız? Direnerek yapacaksınız."

Trajikomik…

Toplum sizi uyandırmaya çalışıyor yıllardır Sayın Kılıçdaroğlu. Özellikle referandum gecesinden beri.

Hadi hepsini bir kenara bırakın, onca kritik ‘hata’yakarşı çıktığı için partideki görevlerinden istifa etmek zorunda kalan Selin Sayek Böke, Fikri Sağlar ve onlar gibi düşünen partililerden özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

Selin Sayek Böke, istifasından sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda "sokağın korkulacak değil, terörle özdeş değil, bir anayasal hak, demokrasinin en temel tarifi olduğunu anımsatan bir yeni siyaset zeminini sahiplenmek gerektiğini düşünüyorum" demişti.

Berberoğlu’nun tutuklanması sonrası attığı tweet’te ise Böke tek cümlede olması gerekeni özetledi: "Faşizmle müzakere edilmez, mücadele edilir."

Tabi Kılıçdaroğlu’nun kiminle neyi müzakere ettiği ayrı bir soru.

Ancak CHP yönetimininşikayet etmek yerine önce partililerinden sonra da kendi kamuoyundan özür dilemesi gerekir.

Oysa son gelişmeler üzerine gerek Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, CHP yanlısı kanalın ekranlarında sık görülen bazı milletvekillerinin görüşleri partiyi elinde tutan zihniyetin asla değişmeyeceğinin kanıtı.

Hele ki sokağa çıkmaya karar vermiş, en geniş muhalefet desteğine ihtiyaç duyan bir partinin milletvekili, o sıralarda bile televizyona çıkıp "Dolmabahçe mutabakatı"nı ve çözüm sürecini HDP’lileri de hedefe koyarak eleştirmekte beis görmüyorsa, buna ancak kendi bacağına kurşun sıkmak denir.

Bütün bunlara rağmen CHP’nin adalet yürüyüşünün, CHP’ye bırakılamayacak kadar önemli olduğunu, kitlesel, ortak bir adalet talebinin startı olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ne var ki herhangi bir müdahale durumunda, Kılıçdaroğlu’nun ve CHP yönetiminin ne kadar direneceğini, kararlılıklarını sınayacak böyle bir testi geçip geçemeyeceklerini merak ediyorum.

Dokunulmazlıklar kaldırılırken "hodri meydan" diyen Kılıçdaroğlu için şimdi bu resti hayata geçirme zamanı.

Bakalım CHP, barış akademisyenleri kadar, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça kadar, Ahmet Şık veya Nedim Türfent kadar yürüyebilecek mi?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi