Koray Düzgören
İçerde sert muhalefet başlatan CHP, yaptırımlar geldiğinde ne yapacak?
Kılıçdaroğlu’nun bütçe müzakereleri sırasında Meclis’te yaptığı konuşma oldukça ses getirdi.
Birçok kişi, "Oh be, işte muhalefet dediğin böyle olur" diyerek bu konuşmayı alkışladı.
Özellikle kamu ihalelerinin neredeyse hepsini alıp, yüz milyarlarca dolarlık iş çeviren Erdoğan’a yakın beş müteahhite yönelik sözleri oldukça dikkat çekici idi.
Kılıçdaroğlu bu konuyu daha önceki bazı konuşmalarında da dile getirmişti.
Ama bu sefer, iktidara geldiklerinde bu inşaatçıların yaptığı yatırımların kamulaştırılacağını ve geri alınacağı ifadesi yeni bir söylemdi.
CHP, kamuoyunda büyük tepki uyandıran, gelir garantili bu soygunlara karşı ilk kez bu kadar net bir hedef açıklamış oldu.
Kılıçdaroğlu konuşmasında, bütçeye ve ülkenin genel durumuna ilişkin çok somut tespitler yaptı ve bazı örnek olayları da belgeleriyle yansıttı.
Gerçekten de ilgi çekici bir konuşmaydı. CHP’yi ‘pasif muhalefet yapıyor ve iktidarın ekmeğine yağ sürüyor’ diye eleştirenlerden dahi alkış aldı.
Aslında bir ana muhalefet partisi liderinin, Kılıçdaroğlu’nun deyimi ile, ‘haramzadeler için hazırlanmış’ böylesine bir bütçeye karşı yapması gereken normal bir konuşma sayılabilirdi.
Ama neticede sertliği, somutluğu ve açıklığı ile muhalif kesimlerde de bir heyecan yarattı.
Dileriz bu tavır devam eder ve HDP, iktidara karşı yürüttüğü muhalefet mücadelesinde yalnız kalmaz.
Tabii bunun için tutarlı bir politika şart.
DIŞ POLİTİKADA İKTİDAR UYGULAMALARINA DESTEK
Ülke içindeki sorunlara ilişkin bu tavrın, dış politika konularında da sürdürülmesi gerekir.
Oysa CHP genellikle, dış politika meselelerine ya da iktidarın ‘milli mesele, beka meselesi’ diye pazarladığı konulara gelince iktidarın arkasında hizaya giriyor.
Dış politikadaki her konuya ‘ulusal mesele’ olarak bakmak olsa olsa iktidara payanda olmaktır. İçerde sert muhalefete niyetlenip dış politika konularında iktidarın peşinden gitmekle muhalefet yapılmaz.
Bunun örnekleri oldukça fazla.
CHP, iktidarın TSK’nın sınır dışına gönderilmesine ilişkin bütün savaş tezkerelerini destekledi.
Bir liste yapsam bu yazının sınırlarını aşar.
Sadece savaş değil. Sıra ülke dışında değişik kuruluşlardan, devletlerden iktidara yönelik eleştirilere gelince yine ulusalcı damarı kabarıyor. Bu eleştirilerin tümünün peşinen Türkiye’ye yönelik olduğu düşüncesiyle ve devletçi refleksiyle hareket ediyor.
Son birkaç olay bile bu ulusalcı, devletçi yaklaşımın ne kadar boş olduğunu gösteriyor.
Fransa Devlet Başkanı Macron’un Erdoğan’a yönelik eleştirileri karşısında CHP yine iktidarın yanında saf tuttu.
Libya’ya giderken (Muhtemelen de silah taşıyan) AB denetimleri çerçevesinde bir Alman savaş gemisi tarafından durdurulup kontrol edilen yük gemisiyle ilgili meselede de iktidarı destekleyerek Almanya’yı kınadı.
Oysa bunun yerine iktidara dönüp, "Niçin Libya’ya silah kaçırmaya devam edip uluslararası kanunları çiğniyorsunuz? Niçin Libya’da savaşı körüklüyorsunuz?" diye sormadı.
Dönüp iktidarı kolladı, Almanya’yı suçladı.
CHP AB VE ABD YAPTIRIMLARINA KARŞI NE YAPACAK?
CHP’nin, iktidarın Doğu Akdeniz’deki savaş yanlısı provokatif eylemlerinde de yine ulusalcı yaklaşımlarla o saçma sapan Mavi Vatan sloganını savunduğunu gördük.
Kıbrıs’ta Maraş’ın BM kararları çiğnenerek bir iktidar gösterisi uğruna açılması kararı alındığında da koalisyonun propaganda faaliyetinin destekçisi oldu.
Şimdi Avrupa Birliği, Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki militarist yaklaşımları, Kıbrıs’ta Maraş’ın açılması vb. bazı nedenlerle iktidara yaptırım kararı almanın arefesinde.
Sadece AB değil, ABD de bilindiği gibi Türkiye’ye yönelik yaptırımlara hazırlanıyor. Yaptırımların bir sebebi Halk Bankası faaliyetleri ise bir diğer sebebi de S-400’ler.
Artık Trump’ın koruma ve kollaması sona erdi ve yaptırım yasası Kongre’den geçmek üzere.
Trump kaçınsa bile Biden yönetiminin yaptırımlar listesinden beş yaptırımı bir ay içinde uygulaması bir zorunluluk olarak gerçekleşecek.
Bu yaptırımların en önemli nedeni malum, ABD’nin ve NATO’nun bütün itirazlarına rağmen Putin’i memnun etmek için satın alınan S-400 füzeleri.
Bu uğurda iktidar koalisyonu, ortağı olduğu halde F-35 savaş uçağı projesinden çıkartılmayı ve olası yaptırımları göze aldı.
Artık ABD ve NATO S-400’lerin kullanılmayarak bir kenara konulmasına da razı değil. Ankara’nın tümüyle bu projeyi çöpe atmasını istiyor.
Tamam, CHP S-400’lere karşı çıktı ama bu nedenle yakında sıcak bir şekilde gündeme gelecek olan Türkiye’ye yönelik ABD yaptırımlarını eleştirirse şaşmamak gerekir.
Bakalım, CHP bu yaptırımlara karşı yine iktidarın yanında mı yer alacak yoksa sert muhalefete devam mı edecek göreceğiz.