İçişleri Bakanlığı’nın ileriye dönük müneccim raporları doğru mu?

Bugün bakanın açıkladığı ölüm sayısı valilikteki belgede bulunan sayıdan yine 4 kişi eksik.

Başladığı günden beri Türkiye’de açıklanan koronavirüs sayılarına inanmadım ve bundan dolayı da çok eleştiri aldım. Sonuçta karşımızda bilim var ve doğal olarak ben de bilim insanı olmadığımdan eleştirenlere çok fazla kızmadım ve yanıt da vermedim. Sayıların haftalık bir düzenekle açıklanmasının çeşitli nedenlerini buldum yada bulduğumu zannettim ama ölümlerin haftalık 20’li artışlarla gitmesi ve bilhassa Istanbul ve Trabzon’daki yıllık ölüm artışlarının geçtiğimiz yıllara göre normalin çok üstüne çıkması benim şüphelerimi arttırdı.

Sağlık Bakanı Koca, dünkü basın toplantısında bu konuda bir soru üzerine yaptığı açıklamada şöyle bir savunma yaptı: "Koronavirüsünden önce Istanbul’daki ölümlerin bir kısmı memleketlerine gönderiliyordu, Koronavirüs’ü yüzünden bu kişiler de artık Istanbul’da gömülüyor ve sayı bu yüzden kabarık. Bunları söyleyenler Türkiye’yi sevmeyenlerdir."

Sayın bakan, öncelikle şunu söylemem gerek, Istanbul’da ölen bir kişi ölümünden sonra hangi şehirde gömülürse gömülsün, ölümü Istanbul olarak belirlenir. Bunun çeşitli nedenleri vardır ama en önemlisi nüfus müdürlüğü bunu takip etmek zorundadır ve şehirlerin bir anlamda nüfus planlaması buna göre yapılır. Yani ölümler cenazelerin kaldırıldıkları şehre göre yazılmaz. Yani açıklamanız bence tutmadı.

Geçtiğimiz günlerde, nedenini çözemesem de A Haber ve Sabah Gazetesi bakanın akşam açıklayacağı günlük hasta, ölüm ve iyileşen sayısını öğlen saatlerinde verdi. Onlar sayıyı vermeden önce ben Artı Gerçek’e yazımı yazıyordum ve açıklanacak sayının 130’larda olacağını, haftaya da 140’larla 1 hafta devam edeceğimizi yazdım. Sonradan Artı TV’de gördüm, Sabah Gazetesi ölü sayısını 131 olarak vermiş. Ancak akşam bakan açıkladığında sayı 127’ydi.

Sayı değişince kuşkulandım ama çok da anlam veremedim. Bir gün sonraki açıklamada (dünkü) ölüm ve hasta sayısı daha da aşağıya indi. O zaman aklıma garip şeyler geldi ve hemen cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı günkü açıklamasını tekrar okudum. Erdoğan’a virüsün ne zaman biteceği soruluyor, neden soruluyorsa, bilmediğimiz bir diploması da Tıp’tan mı var bilmiyorum ama verdiği yanıt bu yazıya ve yapılan istatistik tablosuna da cuk oturuyor: "Ramazan Bayramında bütün milletçe çifte bayram yapacağımızı umut ediyoruz inşallah."

Bugünkü sayılar da açıklanınca twitter ve facebook’tan şu mesajı attım: "Erdoğan Koronavirüse Ramazan'a göre ayar yapmış görünüyor. Umarım yanılırım ama tahmin ettiğim gibiyse Türkiye bir felakete sürükleniyor."

Bu mesajı attıktan sonra bana ilginç bir mesaj daha geldi, aşağıdaki 2 belgenin fotoğrafı Istanbul Valiliği’nde çekilmiş ve büyük olasılıkla İçişleri Bakanlığı tarafından bütün valiliklere gönderilmiş. İlginç bişey daha var, o da bugün bakanın açıkladığı ölüm sayısı valilikteki belgede bulunan sayıdan yine 4 kişi eksik.

Bu belgeye göre Türkiye çok yakında neredeyse tamamıyla iyileşiyor, 23 Nisan’dan sonraki hemen hemen her hafta sonu sokağa çıkma yasağı devam edecek. Kurban Bayramı’nda da sokağa çıkma yasağı var, normale dönüş 27 Mayıs, neden 27 Mayıs, onu bilmiyorum ama 12 Eylül tarihinde referandum yaptıranların bu tarihleri bilerek seçtiklerini biliyorum. Tabloda okulların yarı zamanlı ve tam zamanlı açılacakları tarihler de var, futbol maçlarının başlayacağı tarih de, sadece anlamadığım maçlara kısıtlı seyirci alınacağı, neye göre kısıtlanacağı yazılmamış. Bir müjde de işçilere, 1 Mayıs’ta sokağa çıkma yasağı var, 3’üne kadar.

Evet, bundan sonra gazeteci olarak benim ve Artı Gerçek’in işi belgelerdeki sayıları takip etmek. Daha önceki yazılarımda binde 21 ortalama sayısını nasıl bulduklarını açıklarken şöyle yazmıştım: "Hasta sayısını binde 21’e bölüp, ölen sayısını öyle veriyorlardır, başka türlü bu tutarlılık mümkün değildir."

Gazeteci olarak ilk kez "UMARIM BÜTÜN BU KONULARDAKİ YAZDIKLARIMDAN HAKSIZ ÇIKAR VE ÖZÜR DİLERİM" diye yazıyorum bu yazımı bitirirken. Çünkü ben haklı çıkarsam Ramazan sonrası Türkiye’de olacakları aklımın ucuna bile getirmek istemiyorum, bunun adını koymak çok basit, salgın tekrar saldırdı diyebilirler ama iş işten geçmiş olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi