Eser Karakaş
İki büyük saçmalık
Ülkemiz Türkiye’de ciddiye alınabilecek toplum ve devlet analizleri devlet katlarından uçup gittiği için iktidar, akademi ve yargının çeşitli noktalarından etrafa inanılması zor saçmalıklar yayılıyor.
Neyin kamusal, neyin özel alan olduğu konusunda iktidar katlarından ve maalesef akademiden yayılan saçmalıklara iki örnek vermek istiyorum.
Özel yaşam ve ticari sır saçmalıkları.
Bir siyasi parti, Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok tartışılan yükseköğretim diplomasına ilişkin Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne bir başvuru yapıyor ve diploma orijinalinin bilgilerinin kamu ile paylaşılmasını istiyor.
HKP sitesinden alıntı yapıyorum, Rektörlükten aşağıdaki cevap geliyor Partiye:
"Marmara Üniversitesine sorular sorduk, Tayyip Erdoğan’ın "diplomaları" ile ilgili. Yanıt; "talebin kişisel veriler kapsamında olduğu ve reşit kişinin rızası dışında üçüncü kişilerle paylaşılamayacağı…" Dolayısıyla ret…"
Bu yanıt üzerine HKP avukatı "Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu"na başvuruyor, oradan da olumsuz yanıt geliyor, aşağıda bu konudaki HKP sitesindeki bilgiyi yine alıntı yaparak veriyorum aşağıda:
"Bu ret kararına karşı, bir üst başvuru yolu olarak, adlarının başında "Prof." olan "büyük büyük" insanların olduğu Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna başvurduk; sonuç, oybirliğiyle Ret… Gerekçe, "özel hayatın gizliliği"."
Bu aşamada HKP yargıya başvuracakmış, ben de merak ediyorum doğrusu yargıdan gelecek yanıtı ama sonucu tahmin etmek de zor değil.
Geçerken Halkın Kurtuluş Partisi ile ilgili bir yorum da yapmak isterim, bu partiyi de kurucularını da hiç tanımam, izlemiyorum da, siyasi çizgisini de paylaşacağımı zannetmiyorum ama basında görünen yaklaşık her yanlış konuda yargıya gidip dava açtıklarını okuyorum, Erdoğan’ın diploması bir örnek, bu davaların muhtemelen çok büyük kısmını kaybediyorlar ama her yanlışı yargıya taşımak kanımca çok çok doğru bir siyasi tavır, en azından tarihe not düşüyorlar, iki sene sonra açtıkları davaları konuları ve yargı kararları ile kitaplaştırsalar, muhtemelen sayısız baskı yapar bu kitap ve bir siyasi sürecin çok hoş bir tanıklığı olur.
Sayın okurlar, Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'nün Erdoğan’ın diplomasının bilgilerinin kamu ile paylaşılması talebi karşısında verdiği yanıta bir bakar mısınız, böyle bir yanıtı bir rektörlük nasıl verebilir?
Erdoğan bugün Cumhurbaşkanıdır ve Anayasanın 101. Maddesi yükseköğrenim görmüş olmayı cumhurbaşkanlığı için ön koşul olarak tanımlamaktadır.
Ve, maalesef, diplomanın bazı problem içerdiği konusunda, doğru ya da yanlış, söylentiler vardır.
Bu koşullarda bu diploma bilgilerinin "özel yaşam"a ilişkin bir konu olduğunu iddia edebilmek için muhtemelen Erdoğan tarafından belirli kadrolara atanmış olmak gerekmektedir.
Dikkatinizi rica ediyorum, Cumhurbaşkanının yükseköğrenim diplomasının "özel hayatın gizliliği" kapsamına alan da bir idari birim olan "Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu" dur.
Tel tel dökülüyoruz.
Rektörlükten idari birimlere kadar.
Bu birinci saçmalık idi son günlerde duyduğumuz.
Ancak, ortada daha büyük başka bir saçmalık var.
Bu saçmalık da yine bürokrasi ve siyasetçiler tarafından üretiliyor.
Bu da ticari sır saçmalığı.
Yazımın başında belirttiğim gibi akademi, yargı, siyaset tel tel dökülüyor.
Bir iktisadi-ticari işlemin içinde kamu parası varsa, bu işlemin detaylarının ticari sır olarak sunulması kabul edilebilir bir şey değildir.
Bir örnek.
Demirören Holding Ziraat Bankasından bugünkü değeri sıfır olan bir teminat karşılığında yedi yüz elli milyon dolar kredi kullanmıştır ve bu kredi şimdi geri ödenememektedir.
Demirören Holding’in kullandığı bu kredinin maliyeti son kuruşuna kadar vergi mükellefinin üzerinde kalacaktır, bugünden bellidir bu durum.
Ama, konuyla ilgili bilgi edinmek isteyen vergi mükellefleri ve vekillerine Ziraat yöneticileri ve ilgili bakanlık tarafından "ticari sır" saçmalığı üzerinden yanıt verilmemektedir.
Bir başka konu da Rusya’dan ithal edilen doğal gaz ve fiyatıdır.
Bir işlemin bir yerinde kamu parası varsa orada ticari sır olamaz, nokta.
Bu "ticari sır" konusu da ikinci büyük saçmalık.
Tüm çirkinlikleri gizlemek için "özel yaşamın gizliliği", "ticari sır" gibi kavramların öne çıkarıldığı çok "özel" ve büyük "sırlarla" örülmüş bir dönemden geçiyoruz.