İmamoğlu canlı yayına katılmalı mı?

Bu aşamada İmamoğlu’nun böyle bir canlı yayına ihtiyacı yoktur ama olacaksa da bu, eşit şartlarda olmalıdır.

Sanırım en son 2000’li yılların başında izledik siyasi parti liderlerinin seçim öncesinde aynı ekrana çıkıp kendilerini, projelerini ve hedeflerini anlatmalarını. Uzunca bir süredir bu tür programları izleme imkanımız yok. Bundan önceki gerek milletvekili gerekse yerel yönetim seçimlerinde muhalefetten bu yönde gelen talepler ne yazık ki, iktidar kanadından olumlu karşılanmadı.

Hatta son dönemde istisnai bir iki durum dışında iktidar partisi yöneticileri, CHP’li ya da diğer muhalefet partililerle bırakın aynı ekranda yan yana gelmeyi, kamusal alanda herhangi bir tartışmada bile bir araya gelmiyorlar.

Bu gerçek ortadayken son günlerde, YSK’nın hukuki değil siyasi bir kararla 23 Haziran’da yenilenmesine karar verdiği İstanbul seçimi öncesinde iki aday, Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın aynı ekrana çıkacağı konuşuluyor. AK Parti çevresinde bayram sonrası için takvim bile dile getiriliyor.

Bu konuyla ilgili son tartışmaları hatırlarsak, Binali Yıldırım’a birkaç hafta önce ‘İmamoğlu ile bir canlı yayına çıkar mısınız?’ mealindeki soruya, "buna tek başıma karar veremem" demişti. Ki, herkes bu konuda kararı kimin vereceğini anlamıştı.

Bu yönde olumlu bir karar çıkmış olmalı ki, bayram sonrası için takvim konuşulmaya başladı.

NEDEN ŞİMDİ?

Oysa bundan önce her seçim öncesi muhalefetten bu yönde gelen taleplere, fazlasıyla kibirli bir red cevabı verenler, neden şimdi Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu karşısına çıkmasına onay verdi?

Oysa çok değil 31 Mart öncesinde bu yönde yapılan tekliflere sürekli bir kibirli bir red cevabı veriliyordu. Özelikle AK Parti’nin önde olduğu ya da önde olduğunu düşündüğü, kazanacağına emin olduğu (Ankara, İstanbul gibi) illerde 31 Mart öncesinde yapılan tekliflere red cevabı verilirken; İzmir gibi AK Parti’nın kazanmasının güç olduğu yerlerde, AK Parti adayı kendisi CHP’li rakibine teklif ediyordu.

Kabul edelim ki bu konuda, 31 Mart öncesinde AK Parti ve adaylarında bir çifte standart vardı. Önde olduklarını düşündükleri yerlerde rakiple bir araya gelmeyi reddeden parti, geride olduğu illerde ise tam tersine bir strateji izledi.

SON SEÇENEK EKRANA ÇIKMAK

Bu durumda şu soru meşru; neden 31 Mart öncesi kabul edilmeyen teklif şimdi kabul ediliyor?

Bunun sorunun cevabı açıktır. Eğer AK Parti’de Binali Yıldırım’ın Ekrem İmamoğlu karşısına çıkması konuşulmaya başlamışsa; bu bir anlamda kendileri açısından öne geçmek için bir son fırsat olarak görüldüğü ve kaybedilecek başka bir şey olmadığı içindir.

Bu karar, araştırmalarda ve sahada Ekrem İmamoğlu’nun önde olduğunun da kabulüdür.

Ve AK Parti için Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım’ın aynı ekranda olması kazanmak için son şans olarak görülmektedir.

Bu noktada, iktidar partisinin izleyebileceği olası strateji, tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı açık çağrılar, yani hangi kanalda olursa olsun, hangi gazeteci soru soracaksa sorsun karşı karşıya gelelim çağrısı benzerini yapan Ekrem İmamoğlu’nu, kendi sahalarına çekerek olası bir ekran tuzağına düşürmek olacaktır.

İMAMOĞLU EŞİT ŞARTLARDA KATILMALI

31 Mart öncesinde Ülke TV’de denenen bu strateji, bu kez iktidara yakınlığı daha açık bir kanalda, iktidara yakınlığı daha açık gazeteciler ve programın moderatörünün kulaklığına talimatların gittiği yönetmen masasında iktidarın ideolojik duruşunu temsil eden birilerinin oturduğu bir ekran üzerinde bir kez daha denenebilir. Nasıl olsa Ekrem İmamoğlu bu konuda "açık çağrı" yapmıştı.

Elbette, şehri yönetmeye talip iki adayın aynı ekranda, şehri, şehrin sorunlarını, sorunların çözümlerini, geçmiş dönemde şehri yönetirken yapılan harcamaları, şehrin geleceğini tartışması hepimizi mutlu edecek ve kararımızı dahası etkileyecek bir imkan sunabilir.

Ama bundan önce bir kez daha sormamız ve cevap aramamız gereken soru şudur;

Neden 31 Mart öncesi yapılan davetlere olumlu cevap verilmedi?

Neden şimdi?

AK Parti’nin de kabul ettiği gerçek, Ekrem İmamoğlu’nun sadece oy olarak değil, moral olarak da, toplumsal meşruiyet olarak da daha güçlü olduğudur. Binali Yıldırım’ı 31 Mart öncesi değil şimdi Ekrem İmamoğlu’nun karşısına çıkmasına izin verilmesi, İmamoğlu’na programda "hata yapmaya" zorlamaya odaklı bir projedir.

Bu olası programı da böyle izlemliyiz.

Bu aşmada Ekrem İmamoğlu için böyle bir programdan kaçma şansı yoktur ama katılacağı programda dışsal şartları değiştirme şansı vardır ve bunu da kullanmalıdır.

Bu aşamada İmamoğlu’nun böyle bir canlı yayına ihtiyacı yoktur ama olacaksa da bu, eşit şartlarda olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aksoy Arşivi