Ömer Faruk Gergerlioğlu
İnsan hakları haftasını kutlamaya yüzü olan var mı?
Bu hafta insan hakları haftası. Evrensel bildirgenin yayımlanma günü her yıl insan hakları günü oldu ve takip eden hafta insan hakları haftası oldu.Yurdumuzda da çeşitli etkinliklerle bu hafta kutlanıyor, daha doğrusu kutlanma cür'eti gösteriliyor, buna hakkı olan var mı, bu ne demek mi, nasıl mı?
Malum, gücü elinde tutan devlete karşı vatandaşların bir şekilde korunması lazım. Yasal güç olan devlete karşı toplumsal bir sözleşme olan anayasa eksik veya uygulanması otoriter güçlerce engellenmiş ise insan hakları kavramından başka bir kavramla insanların hakkını savunmak pek mümkün olmuyor.
Aralık 2017 insan hakları manzaraları hiç iç açıcı değil. Mesela cezaevleri... İnanılmaz ihlal vakalarıyla gündemdeler. İnsan hakları gününde çok ihlal vakasına değinebiliriz ama bir vaka çok vicdan sızlatıcı. Isparta cezaevinde 87 yaşındaki tutuklu Ali Osman Karahan isimli prostat kanserli, bir bacağı 10 cm kısa, böbrek yetmezlikli, ileri görme bozukluklu, kalp hastalığı olan bir kişi kızıyla yaptığı telefon görüşmesinde "suçsuz olduğu için kendisi ve diğer koğuşlardaki kişilerin beraat edeceğine dair teselli mesajları" verince cezaevi disiplin suçu işlediği bahanesiyle 11 gün hücre cezasına çarptırıldı. Tutuksuz yargılanması gerektiği kadar hastalığı olan bir kişi Türkiye insan haklarının ne durumda olduğuna dair çarpıcı bir görüntü olarak 10 Aralık günü hücredeydi. Her bir üst düzey yetkilinin mesajlar yayımlayarak kutladığı yetkililere buradan "Insan hakları gününü ağır hasta, engelli olmasına rağmen tutuklu, bir de üstüne okuyanın gözlerine inanamayacağı bir disiplin yargı kararıyla 10 gündür hücrede olan 87 yaş Ali Osman Karahan'ı görmezden gelerek kutlayabilirsiniz..!" diyorum
İnsan Hakları gününde mesaj değil uygulama samimiyeti gösterir. Murat Sabuncu, Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu birçok tutukluya aylardan sonra ancak bugün mektup iletişim imkanı tanınırken halen tanınmayan da var. İbrahim Okur'un iddianamesiz tutukluluğunun 512. günü. İletişim hakkı nerede olursa olsun engellenemez. Ancak onun mektup yazma ve alma hakkı bile yok!
Yine cezaevleri, yine ihlaller. Mesela Abdulkerim Camkurt... aylardır tutuklu ve şimdi neredeyse hiç göremiyor 85 kilodan, 65 kiloya düştü Koğuş arkadaşlarının yardımı ile hayatta kalmaya çalışıyor. %10 görebilen bu kişi için, "cezaevinde kalmasında sakınca yoktur" raporu verilmiş.
İnsan hakları toplantısı yapan hak savunucularının medyatik desenformasyon eşliğinde 4 ay tutuklu tutulabildiği bir Türkiye'den bahsediyoruz. İnsan hakları savunucusunun bu duruma düşürüldüğü bir Türkiye'de mazlumların hakkını kim koruyabilir ki?
Bazı cezaevlerinden gelen diğer bilgilerden birisi şu. "Koğuşlar ısınmıyor ve o kadar soğuk ki tutuklular battaniye ile pencerenin önüne oturup soğuğu kesmeye çalışıyorlar." Daha binlerce şikayet alıyorum ama tümünü yazmaya sayfalar yetmez.
Ayrıca farklı birçok işkence iddiası insan hakları örgütleri tarafından açıklanıyor.
Insan hakları gününde Insan hakları manzaraları devam ediyor... Insan hakları haftasındayız ama ihlaller icin sokağa çıkıp açıklama yapamayacağın bir 10 Aralık bu. 'OHAL var kardeşim...' diyor yetkililer, o zaman Insan hakları var deme..!
Bütün bunların karşısında ne mi oluyor. Ülkenin içişleri Bakanı sağa sola tehdit yağdırıyor. En son Kemal Kılıçdaroğlu'na "bittin sen " dedi. Sizi korumakla görevli kişilerin hakkınızda "bittin sen" dediğini duyarsınız neye güvenirsiniz? Veya Zarrab skandalıyla ilgili gelişmeler oluyor. Birçok insanın hayatını karartan KHK'lardan bir tanesi Zarrab'ın itiraflarından bazı devlet görevlilerini korumaya yönelik işler yapılmış.
Hükümetin, Rıza Sarraf'ın ABD'de İran'a yönelik yaptırımların delinmesiyle ilgili görülen davada yaptığı itiraflar hakkında Türkiye'de yeni soruşturma açılmasını KHK çıkararak zorlaştırdığı anlaşılmış.
Saymakla bitmeyecek, Türkiye bir insan hakları haftasını daha böyle geçiriyor. Her geçen gün 3. Dünya ülkeleri arasına yuvarlandığımız hukuki bir facia halini yaşıyoruz. Vatandaşların gün geçtikçe devletin adil vasfıyla ilgili kurumlarına güveninin azaldığı bir ülkede insan hakları kavramının iyi durumda olduğunu söyleyebilir miyiz? Ya kutlama cür'etini gösteren yetkililer..., sanırım en felaket görüntüyü onlar oluşturuyor.