Ayşe Yıldırım
İnsanlık onuru işkenceyi yenemiyor
Sosyal medyayı ayağa kaldırdı dün Urfa Bozova Yaylak Jandarma Karakolu bahçesindeki görüntüler. 13 yaş ile 70 yaş arasında onlarca kişi yüzüstü yere yatırılmış, elleri arkadan kelepçelenmiş. Kiminin sırtında ayakkabı izleri… TEM Şube’nin engellemelerine karşın zar zor gözaltına alınan 54 kişiden bazıları ile görüşen avukatların verdiği bilgiye göre bir çoğunda kafa kırıklıkları, göz morlukları var; yani bilindik işkence izleri…
Urfa Barosu olayın takipçisi. Milletvekilinden hukukçusuna pek çok kişi de olayın peşini bırakmayacağını açıkladı. Bu arada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan ses seda yok.
Tek açıklama Urfa Cumhuriyet Başsavcılığından geldi. O da "yakalama ve gözaltı süreçlerinin usul ve yasalara uygun"! yürüdüğünü söyledi. İşkence iddialarına ilişkin haber ve paylaşımların da "usulü dairesinde titizlikle takip edilmekte ve incelenmekte" olduğunu belirtti ve devamında dediki:
"İhtiyaç duyulması halinde inceleme ve soruşturma süreçlerinden ayrıca bilgilendirme yapılacaktır."
Elbette öyle bir ihtiyaç duymayacaklar. İşkenceye dair bir soruşturma ya da dava da beklemeyin.
İki gün daha konuşur sonra biz de unuturuz.
Çünkü unuttuk.
4 Ekim 2017. Benzer fotoğraflar bu kez Muğla Seydikemer’dendi. Jandarma ve polis, 7 kişiyi darp edip, çırılçıplak soymuş, ters kelepçelemiş ve otoyola yüzüstü yatırmıştı. Başlarında sivil ve askeri yetkililer. Poz poz fotoğraflar sosyal medyaya düşmüştü. Sonra o yedi kişi karakolun bahçesine götürülmüş bu kez de orada elleri ters kelepçeli bazıları tamamen çıplak, bazıları yarı çıplak halde yüzleri duvara dönük bekletilmişti.
Hatırladınız değil mi, "Çıplak arama işkencesine büyük tepki" başlıklarını.
Avukatları sanıklarla ancak 4 gün sonra görüşebilmişti. Yüz ve vücutlarındaki işkence izlerini anlatmışlardı. Vücutlarında kırıklar ve morluklar… Yani bilindik işkence izleri…
O fotoğrafların kim ya da kimler tarafından çekildiği bilinmiyordu. Ama sanıklar, avukatlarına fotoğrafların jandarma özel harekat timleri tarafından çekilip servis edildiğini söylüyordu.
Peki ne oldu?
Bakanlığa olayla ilgili soruşturma talebinde bulunuldu.
HDP Milletvekili Mithat Sancar, olayla ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi. Sancar ve Osman Baydemir, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Bir çok kurum ve kuruluş işkencenin önlenmesi, olayın araştırılması, sorumlular hakkında soruşturma açılması isteminde bulundu.
Sonuçta ne mi oldu?
Bir soruşturma açıldı evet. Ama işkence iddialarına ilişkin değil tabii ki. Söz konusu işkenceyi gözler önüne seren fotoğrafları kimin çektiği ve servis ettiğine ilişkin. Onun sonucunu da bilmiyoruz.
Ama olayla ilgili bir de dava açıldı.
Tahmin edin kime?
Sanıkların avukatına.
Emniyetin iddiasına göre söz konusu kişiler Cumhurbaşkanına suikast için Suriye’den gelmişlerdi. Zaten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bu olaydan önce Suriye tarafından "örgüt üyelerinin Ege ve Akdeniz’e geldiğini" söylüyordu. Ertesi gün yani 5 Ekim’de Muğla Köyceğiz’de PKK’li oldukları iddia edilen 5 kişi öldürülmüştü. Emniyete göre gözaltındakilerle öldürülen gruptakiler birlikte hareket ediyordu.
Gözaltındakilerden iki kişinin avukatlığını yapan Günfer Karadeniz, öldürülen iki kişinin ailesinin de avukatlığını yapıyordu. Müvekkillerinin nasıl işkence gördüğünü anlatırken kamuoyunun duyarlılığına dikkat çekiyordu.
Öldürülenlerin muayenesinde de bulunmuştu Karadeniz. Ve normal bir ölüm olmadığını söylüyordu. Otopsi raporlarını da görmüştü. "İnfaz edildiklerini" söylüyordu. HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü de infaz şüphesi nedeniyle bir soru önergesi vermişti.
İşte bu nedenle yani "infaz" şüphesinden söz ettiği demeçleri nedeniyle avukat Günfer Karadeniz, hakkında verdiği 8 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Bugün yaşanılan olayın sonununda aynı olacağından şüpheniz olmasın.
Çünkü bu olaylarla ilgilenmesi gereken İçişleri Bakanı İstanbul’da Binali Yıldırım’a seçim kazandırmak için çabalıyor. Diğer zamanlarda da her ağzını açtığında muhalefeti tehdit etmekle meşgul.
Yani anlayacağınız devlet yönetimi anlayışı bu oldukça ve bizler iki gün tepki gösterip sonra unutunca ne yazık ki bu ülkede insanlık onuru işkenceyi yenemiyor.