'Tablo Erdoğan için gittikçe zorlaşıyor.'
Prof. Dr. Baskın Oran, Artı TV'de Montrö bildirisinin ardından başlayan tartışmaları değerlendirdi.
Gençlerin lehine hiçbir delili dikkate almamış, HTS kayıtlarını kopyasını bile aldırmadan imha ettirmişti. Üstelik terfi ettirilmişti şimdi de soyadını değiştirdi.
İlk yazımda yayına başlayışını 'Sürgün tarihimizde 'hayırlı' iki yeni olaydan biri' olarak nitelediğim Artı Gerçek dört yıllık yayınıyla bunu tamamen doğruladı
Erdoğan’ın Asiltürk ziyaretini şöyle de okuyabiliriz; MHP ve Milli Görüş ile birlikte bir “muhafazakar milliyetçi“ bloğu, karşısındaki herkesi de “terörist kafirler“ olarak konumlandırmak.
Deprem olmuş, insanlar ölmüş; senin derdin de Emine Hanım’ın çantaları mı diye sormayın lütfen. Tam da bugünlerde bunları konuşmalıyız işte.
Tahliyesine dört ay kala o pis hücrede plastik sandalyede öldü Mustafa Kabakçıoğlu. Ve savcılar yine ölümdeki şüphelerin değil fotoğrafları yayınlayanların peşine düştü.
Mehmet Ertürk 31 yıl önce helikopterden atılmıştı. Kızı Berfin Ertürk, yıllardır başka kimsenin başına böyle bir şey gelmesin diye çabalarken duydu Van Çatak’taki olayı…
Ayasofya’ya ikinci ‘kılıç’ı bir kediyle gönderen MHP, Kars’a kayyım atanmasını istiyordu. Dün Kars’ta yaşananlar kentin ‘kılıç hakkı‘ olarak gaspedildiğini ortaya koydu.
6-8 Ekim olaylarını yatıştırmak için Sırrı Süreyya Önder ile birlikte çalışan dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala artık konuşmalı. Tabii dönemin Başbakanı Davutoğlu da.
‘Hakim ve savcı faile değil, fiile bakar, delile bakar‘ diyen Adalet Bakanı, İhsan Eliaçık’a bir trollün profilinde yer alan fotoğraf nedeniyle verilen cezayı nasıl açıklar?
Kürtler bunu ilk kez deneyimlemiyordu. İlk olan tek şey bu kez hayatta kalmalarıydı. Hafızamızı sıfırlamaya çalıştıkları bugünlerde, bilmeyen kalmasın ve unutulmasın diye…
Erdoğan’ın ‘Başka yerde böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız’ dediği saatlerde Van’da askerlerce gözaltına alındıktan sonra iki kişi yaşam savası veriyordu.
Çiftçiye hayır diyen bir banka, hükümet istediği için bir şirketi kurtarır. Çiftçi kendisini yakar, şirket Erdoğan’a yalakalık yapar.
‘Gizlilik‘ getirdikleri şey bu rezilliklere nasıl yol verdikleri, taciz ve tecavüz haberleri hiç bitmeyen tarikatlarla bağları…
Adaletsizlikleri yüzünden ölen bir avukatın cenazesinin üzerinden yeni hukuksuzluklarını inşa ediyorlar.
Erdoğan, camiide siyaset yapıp “daha iyiye gidiyoruz“ dediği sıralarda ülkede adaletsizlik ve yoksulluk nedeniyle iki kişi ölmüştü; Ebru Timtik ve Yavuz Polat.
Diyanet İşleri Başkanı kolayını bulmuş; depremde, selde, yangında ölenleri ‘şehit’ ilan ediyor. Böylece gerçek sorumluyu görünmez kılacağını sanıyor.
Karadeniz’de gaz bulan Fatih gemisi iki yıl önce Akdeniz’e yola çıkarken Bakan Albayrak, hayali vaatlere bile inanan bir seçmen kitlesine sahip olduklarını övünerek anlatıyordu.
Basın özgürlüğü olan ülkelerde Erdoğan ve ailesinin serveti hakkında haber yapılıyor. Türkiye’de ise Erdoğan servetini sorgulayanlardan para kazanarak servetine servet katıyor.
Ayasofya’da namazı siyasal İslam şovuna çeviren Erdoğan tabanına mesaj verirken CHP ‘Altı Ok’la iktidara yürüyoruz‘ diyerek kurultaya gidiyor. Ortada ‘Altı Ok‘ kaldıysa tabii…
İki polisin öldürülmesinden beş yıl sonra bir polisin delillerle oynandığı itirafı ortaya çıkıyor. Vicdan azabına dayanamayan o polis mesleğini bırakıyor. Tek eksik gerçek bir soruşturma.
Erdoğan’ın İngilizce ve Arapça yazılmış Ayasofya mesajları arasındaki fark ikiyüzlü diplomasinin son örneklerinden biri…
Muhalefet anlayışını Salı grup toplantısına sıkıştıran bir ana muhalefetle hilafet de getirilir, Türkiye Cumhuriyeti, İslam Cumhuriyeti de yapılır.
Bütçe verilerine göre Haziran 2018 sonu itibarıyla toplam 2 bin 374 kişi çalışıyordu. Bu bilgiden sonra TÜİK'in işsiz sayısını nasıl düşürdüğünü anlamak daha kolay olsa gerek.
Danıştay’ın kararı ortada yok halı siparişi veriliyor, AKP Grup Başkanvekili ‘Temmuz’da adımlar atılacak’ diyor. Danıştay’ın kararını AKP biliyor mu?
Her fırsatta 'Eyy Amerika…' diye meydan okuyan Erdoğan ve AKP yöneticileri Trump’ın hakaretlerine neden sessiz kalıyor? Yoksa...
Barolar Birliği Başkanı ‘düşünce özgürlüğü’nü ‘rezil edeceğini’ söyler, köşe yazarı ‘vatandaşlıktan atalım’ der, muhabiri de istediği cevabı vermeyen yurttaşı polise ihbar eder.
AKP’nin 'düşünceye özgürlük' diye yutturmaya çalıştığı 'Yargı Reformu Paketi'nin komisyonda nasıl müzakere edildiği ortaya çıktı!
Sadece Bülent Ecevit’i değil Necdet Bulut ve Semih Erbek’i de anımsayalım. Ve bir savcının Cumhurbaşkanının danışmanına ‘bildiklerini’ sormasını bekleyelim.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.