Ayşe Yıldırım
Öyle bir ekonomi ki kimini uçurur, kimini yakar
Nevşehirli patates üreticisi A.Ş., Perşembe sabahı Ziraat Bankası Derinkuyu Şubesi’ne gitti. Bankaya borcu vardı ve ödeyemiyordu, borcunun yapılandırılmasını istedi.
Talebi banka görevlilerince reddedildi. A.Ş., yanında getirdiği bidondaki benzini üstüne döktü ve kendini ateşe verdi.
Neyse ki güvenlik görevlileri müdahale etti ve A.Ş.‘yi ölümden kurtardı. Vücudunda yanıklar oluşan A.Ş. hastaneye kaldırıldı.
CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez’in açıklamalarından öğreniyoruz ki maliyeti 90 kuruş olan patateste taban fiyat 45 kuruş, tavan fiyat ise 70 kuruşmuş. Hadi gelde çık işin içinden. Çiftçi zararına satabiliyor patatesini, haliyle borçları kartopu gibi büyüyor. Elektrik idaresi borcunu ödemediği için tarlasına ipotek koyuyor. Tarlalar ne satılabiliyor ne devredilebiliyor.
Muhtemelen A.Ş. de onlardan biri. Bankadan red cevabı alınca içine düştüğü çaresizlikten ancak kendisini öldürerek kurtulabileceğini düşünüyor.
Bu olaydan bir gün sonra Dünya Göz Hastanesi’nin AKP’ye ve Erdoğan’a övgüler dizdiği ilanı yandaş gazetelerde yayınlanıyor.
Dünyagöz Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu imzasıyla yayınlanan ilan "Bu ülkeye gözü gibi bakanlara sonsuz teşekkürler" diye başlıyor.
Ve şöyle devam ediyor:
"Dünyagöz hastaneler grubu olarak; normalleşen iş hacmimiz nedeniyle bu ay itibarıyla tam kadro personelimizle mesaiye başlamış olup, kısa çalışma ödeneği kapsamından çıkmış bulunuyoruz."
Anlaşılan pandemi sürecinde göz bozuklukları artmış ve hastalar Dünyagöz’e akın etmiş! Ve iş hacmi normalleşmiş. İyi, güzel, peki bunu neden bir ilanla duyurmuş Dünyagöz? Onu da ilanın devamından anlıyoruz:
"Pandemi sürecinde, başta sağlık sektörü olmak üzere reel sektörün tüm kesimlerinin ve istihdamın paketler halinde hükümetimizce desteklenmesi ülke ekonomisinin iyi ve etkili bir şekilde yönetilmesi ve bunun sonucunda ekonomimizin hızla normalleşmesi ve hızlı kararları alınabilmesi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve bu sistemin mükemmel bir şekilde yönetilmesi sayesinde olabilmiştir."
Doğal olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümet ve bakanlara "şükranlarını arz" ederek bitiriyor ilanını Eray Kapıcıoğlu.
Peki gerçek böyle mi?
Türkiye ekonomisinin durumu ortada. İşsizlik zirve yapmış, Doların adı rekorsuz anılmaz olmuşken, insanlar açlıktan ölümü göze almışken Dünyagöz, ‘tek adam rejimi’ne neden övgüler dizer?
Geçen yıl ortaya atılan bir iddiayı anımsayalım:
"Dünyagöz Hastanesinin 200 milyon dolarlık borcu Ziraat Bankası tarafından kapatılacak."
Serpil Yılmaz’ın 19 aralık 2019’da Sözcü’de çıkan yazısından bir bölüm:
"Simit Sarayı’ndan sonra gözler Dünya Göz Hastanesi’ne çevrildi. Ziraat Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı, Dünya Göz Hastanesi’nin Ziraat Bankası’na olan 200 milyon dolarlık kredi borcunu temizleyip, karşılığında hisse satın alacak. Hisselerinin yüzde 100’ü Ziraat Bankası’na ait olan Ziraat GSYO’nun ilk kurtaracağı şirket Simit Sarayı olmayacaktı aslında. Kurtarılacak şirketlerin başında Dünya Göz Hastanesi geliyordu. Nasıl olduysa Simit Sarayı dosyası öne çekildi. Eray Kapıcıoğlu’nun Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Dünya Göz Hastanesi’nin çeşitli bankalara olan 200 milyon dolarlık kredi borcu yapılandırıldı. Hepsi Ziraat Bankası’na yüklendi. Bundan 6 ay önce Dünya Göz Hastanesi’nin bağımsız denetim raporu çıktı. Şirketin röntgeni çekildi."
Şimdi ilanın neden verildiği anlaşılıyor sanırım.
Çiftçi borcunun yapılandırılması için gider Ziraat’e. Hayır yanıtını alınca kendisini yakar.
Dünyagöz’ün 200 milyon dolarlık borcu kapatılır. Karşılığında da tek adam rejimine yalakalık yapılır.
Öyle bir ekonomi ki kimini uçurur, kimini yakar.