Muhalefeti parçalamaya çalışıyorlar ama kendi içlerindeki parçalanmayı bile önleyemiyorlar.
Yurt dışından akademisyenlerin incelemeye geldiği Deprem Master Planı, 17 yıldır tozlu raflarda bekliyor.
Yıl 2016. Yer İstanbul. Odalar deprem paneli düzenliyor. Valilik, AFAD ve GSM şirketleri de katılacağını beyan etmiş. Panelden bir gece önce ‘Büyük yerden’ gelen emirle hepsi vazgeçiyor…
Yargı reformundan söz edenler Demirtaş’ın şu sözünü unutmasınlar: ‘Yargı yok, adalet yok, kanun yok. Sadece bize değil, hiçbirinize yok.’
Kulp’ta 7 kişinin öldüğü patlama nedeniyle HDP’li belediyeyi suçluymuş gibi gösteren iddiaların ardına bakmak zor değil ama HDP’yi suçlamak çok kolay.
İki yıl önce Soçi’de Putin, Erdoğan’ın sandalyesini düşürmüştü. Bugünse ‘itibardan tasarruf edilmeyen’ Saray’da ‘kırık’ sandalyeler misafirleri düşürüyor!
CHP raporu, o gün Türkiye’nin nasıl büyük bir kaosun içine çekilmek istendiğini gayet net anlatıyor.
Çözüm sürecinin bitirilme gerekçesi yapılan Ceylanpınar’daki iki polis cinayetiyle ilgili soruşturma ve yargılama sürecine ilişkin yanıtlanma ihtiyacı olan çok soru var.
Belediyeleri yağmalayan kayyımları yeniden atayıp sonra da kalkıp 'terörle mücadele' derseniz buna kendinizi bile inandıramazsınız artık. Sahi bir insan kamelyayı niye götürür?
Bazı 'FETÖ kumpas' mağdurları gibi o da sıkı bir AKP savunucusu olarak HDP’lilere 'terörist', Kürtlere !cahil' diyor. 'Psikolojik harp uzmanı'ymış ama asıl kendisinin psikolojisi bozulmuş…
AKP nasıl oldu da kendi partisindeki bir belediyeye müfettiş gönderdi ve savcılığa suç duyurusunda bulundu? Hadi biraz geriye gidelim…
ABD’de ‘burslu’ okumak belediyeden, işe gitmeden para almak, bulaşık makinası, halı belediyeden. Elbiseler, kuruyemişler hatta tespihler belediyeden. Çiftliğe su tankeri belediyeden...
Babacan, çalışmalara hız vereceğini söyledi. Babacan ve Gül’e ‘FETÖ’cü suçlaması yapıldı, Davutoğlu’nun dünürü istifa ‘ettirildi’.
Altı ay önce kaçırılan altı kişiden dördü bir gece ansızın ‘bulundu’! Gözaltı süreleri iki kez uzatıldı. Avukatlarla görüşmelerine izin verilmiyor. Bakanlık ise üç maymunu oynuyor.
Kürt sorununa mesafeli yaklaşımı nedeniyle sürekli eleştirilen CHP, yeni bir raporla sorunun çözümünü TBMM’ye taşımak istiyor. Bakalım bu sefer başarılı olacaklar mı?
İl başkanlarına 'kafanıza takmayın' diyor Erdoğan ama anlaşılan kendisi kafayı bayağı takmış şu yeni parti meselelerine.
Alan’ı unutup, Salih’i görmezden gelip Suriyelilere yönelik ırkçı ve nefret saçan söylemleri yükseltirken göçmenleri kurtaran bir kadını ise göklere çıkarıyorduk.
Hem 2013’ten beri parti içinde mahalle başkanlarına varıncaya dek yapılan 'temizlikten' söz ediyorlar. Hem de 'siyasi ayağı' soranları 'FETÖ'cülükle suçluyorlar.
Cezaevindeki onlarca gazeteciden biri Ziya Ataman. Delil yok, suçlama var. Bildiğimiz hikâye yani. Ama onun sesini duyan pek yok…
AKP kalemşörlerinin bugünlerde yazdıklarını alt alta koyunca ortaya ‘derin bir tablo’ çıkıyor.
Sandıktan bir hafta önce mal varlığını açıklamak konusunda ‘hiçbir sakıncası’ olmadığını söylemişti Binali Yıldırım. Ekrem İmamoğlu açıkladı. Haydi Binali Bey sıra sizde…
2010 yılından beri yapıyor bunu. Hem HDP’yi İmralı’dan talimat almakla suçluyor hem de HDP üzerinde baskı kurmak için İmralı’yı devreye sokmaya çalışıyor.
Hırsızlığa ve yolsuzluğa yeni bir tanım getiriyor Erdoğan. Bu tanıma göre hırsızlık ve yolsuzluk yaparsanız siyasi bir iş yapmış olursunuz.
Tarafsız olduklarını iddia edip Binali Yıldırım’a soruları verenler, Ekrem İmamoğlu’nun yayın öncesi ekibiyle konuşmasını dinlemiş…
O kadar unutmuşlar ki televizyon programında karşı karşıya gelip konuşabilmeyi, sınavla karıştırıyorlar. Niyeyse de akıllarına hep ‘şaibe’ geliyor.
Soylu kendisine 'Akıllı ol' diyen Trabzonlu için 'derin ilişkileri var' dedi. Yandaş dün o 'ilişkileri' yazdı!
Urfa Barosu’nun hazırladığı rapor, insanı insanlığından utandıran işkence gerçeğini gözler önüne seriyor. Urfa’daki işkenceciler ve onları koruyanlar kim?
Erdoğan’ın açıklamasının ardından Facebook hesabından 'strateji belgesi'nin 'devrim' niteliğinde olduğunu belirten bir konuşma yayınladı TBB Başkanı Feyzioğlu. Hadi o 'devrim'i bulalım.
Polislerin öldürüldüğü evde parmak izine rastlanmayan, haklarında tek bir somut delil bulunmayan insanlar hâlâ hukuk savaşı verirken asıl soruların yanıtlanmayışı şüphe uyandırıyor.
2017’de Muğla’da, 2019’da Urfa’da… Devlet yönetimi anlayışı bu oldukça ve bizler iki gün sonra unutunca ‘İnsanlık onuru işkenceyi’ yenecek de slogan olarak kalmaya mahkum.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.