Ayşe Yıldırım

Ayşe Yıldırım

‘Siyasi ayak’ denince zıplıyorlar

Hem 2013’ten beri parti içinde mahalle başkanlarına varıncaya dek yapılan 'temizlikten' söz ediyorlar. Hem de 'siyasi ayağı' soranları 'FETÖ'cülükle suçluyorlar.

Aradan üç yıl geçmiş, ilgili ilgisiz herkes ‘FETÖ’cülükle suçlanmış, işinden edilip açlığa mahkûm edilmiş, hapse atılmış, pasaportuna el konulmuş. Bakanlar utanç duyulması gereken rakamları ‘gururla’ açıklıyor ama gelin görün ki "Nerede bu darbenin siyasi ayağı" denildiğinde yerlerinden zıplıyorlar. Ve kendileri (pardon tabii MHP de) hariç diğer partileri "FETÖ"cülükle suçluyorlar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında üç yıldır yanıtlanmayan bu soruyu yeniden gündeme getirdi:

"15 Temmuz'da başarılı olsalardı herhalde başbakan adayları, bakan adayları vardı. Nerede bunlar? Baklavacıyı, işçiyi, akademisyeni buldun ama en güçlü adamları bulamadın. Kim engelledi? 251 şehidin kanı yerdedir. FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak için bizim de verdiğimiz önerge ile Meclis’te komisyon kuruldu. Darbe girişiminin karanlık noktalarını ortaya çıkarırken ‘Erken bitirin’ talimatı geldi. Kim destek verdi bunlara?"

Haliyle yine zıpladılar.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, kameraların karşısına geçti:

"Kılıçdaroğlu ‘FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılsın’ diyor. Çıkarılsın. Meclis soruşturması diye bir şeyden bahsediyor. Şimdiye kadar FETÖ unsurları askerden, polisten, çeşitli devlet birimlerinden temizlenirken bu yürütmenin iradesi sayesinde olmuştur. Sürekli olarak kuvvetler ayrılığından bahsediyor fakat yürütmenin yapması gereken bir işi Meclis'e havale etmeye çalışıyor. Şimdiye kadar bunlar Meclis soruşturmasıyla mı oldu? Burada da meseleyi bir takım tabiriyle komisyona havale etmek meseleyi sulandırmak gibi bir tavır içnide olduğu, Meclis'in mekanizmalarını da istismar etmek anlamına gelecek bir tutum içine girdiği görülüyor. İyi niyetle söylemediği şimdiye kadar ortaya koyduğu tutumdan bellidir.

Diyor ki ‘Bu darbe girişiminin başbakan adayı kimdi, bakan adayları kimdi?’ Evet hepimiz merak ediyoruz bunu. Birgün ortaya çıkacaktır. Hükümet, yürütme, devletin bütün aygıtları bunun ortaya çıkması için elinden gelen gayreti gösteriyor."

Üç yıldır ortaya çıkaramamışlar, ‘ortaya çıksın’ diyen ve bunun için kurulan komisyonun çalıştırılmadığını anımsatan Kılıçdaroğlu’nu ‘meseleyi sulandırmakla’ suçluyorlar. Hatta daha ileri gidiyor Çelik, Kılıçdaroğlu’nu "FETÖ"cü ilan edecek sözler sarfediyor.

Hatırlarsanız, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından siyasi ayağın yazılı olduğu bir liste çok konuşulmuştu. Kulislerde adı bu listede yazılı birçok isimden söz edilmişti. AKP içinde de "siyasi temizlik" tartışmaları yaşanmıştı.

Yine bir hatırlatma. AKP kulislerine yönelik yazılarıyla tanınan Abdülkadir Selvi, 7 Eylül 2016’da Hürriyet’te "AK Parti’de FETÖ mücadelesi" başlıklı bir yazı kaleme almış ve şöyle demişti:

"AK Parti’de bir kesim, FETÖ’yle mücadele adı altında parti içine yönelik bir operasyon yapılacağı kaygısını taşıyor. Başbakan’ın eski bakanlarla toplantısında, FETÖ ile mücadelenin siyasi ayağının illere bırakılmaması, Ankara’da bu işle bir mahkemenin görevlendirilmesi teklifi gündeme getiriliyor.

AK Parti’de iki farklı tez çarpışıyor. FETÖ kapısından girilip AK Parti’ye operasyon yapılır, operasyonun nereye gideceği belli olmaz tezini savunanlarla, siyasette de temizlik yapılsın, FETÖ’cüler AK Parti içinde barındırılmasın diyenler karşı karşıya. Biri parti türbülansa girer diyor, diğeri siyaset FETÖ’den arınsın istiyor. Çok iyi yönetilmesi gereken kritik süreçte gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevrildi."

Peki ne oldu?

AKP’lilere göre o temizlik yapıldı. Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, hem geçen yıl hem de bu yılın başında AKP’de "FETÖ" temizliğinin "tamamlandığını" söyledi:

"17-25 Aralık’tan sonra biz iki genel seçim, bir yerel seçim üç kongre yaptık. Dolayısıyla biz bu süreçte bu yapıya dönük son derece hasas dikkatli, adeta bir kuyumcu hassasiyetiyle davrandık son derece titiz bir çalışma yürüttük. İlçe yönetim kurullarımıza mahalle başkanlarımıza varıncaya kadar çok titiz, hassas bir çalışma yürüttük.

İsim isim bunları konuşabiliriz, hangi il başkanları, hangi milletvekilleri kimler, bunların hepsi biliniyor, şöyle geriye dönük… Bizim kendi içimizde yaptığımız temizlik tamamlandı.

Mahalle başkanlarımıza varıncaya kadar, ilçe yöneticimlerimze, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, belediyelerimize, meclis üyeleremize varıncaya kadar çok titiz bir çalışma yaptık, ayıklama gerçekleştirdik."

Bunları söylüyor Ünal. Ama nedense iki isim veriyor; Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım.

Şimdi hem 2013’ten beri parti içinde mahalle başkanlarına varıncaya dek yapılan "temizlik"ten söz edeceksiniz hem de iki isim vermekle yetineceksiniz. Üstelik kalkıp muhalefet liderlerini "FETÖ"cülükle suçlayacaksınız.

Önce şu sorulara yanıt vermeniz gerekmiyor mu?

"Kaç kişilik bir temizlikten söz ediyorsunuz? Temizlediğiniz o isimler kimlerdi ve şimdi neredeler? Haklarında herhangi bir yasal işlem yapıldı mı? O kişiler AKP’ye nasıl girdi?"

Anladınız değil mi "siyasi ayak" denilince neden yerlerinden zıpladıklarını.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Yıldırım Arşivi