Ayşe Yıldırım
Çubuk saldırısının ardındaki gerçekler
31 Mart yerel seçimlerinde 25 yıl sonra belediye başkanlığını AKP’den alan CHP’li Ekrem İmamoğlu o gün Maltepe’de "İstanbul’a yeni bir başlangıç" buluşması yapacaktı.
Alanda yüz binlerce İstanbullu toplanmıştı.
Henüz İmamoğlu konuşmasına başlamamıştı, folklor gösterileri izleniyordu. Sadece İstanbullular değil neredeyse tüm Türkiye’nin kulağı İmamoğlu’ndaydı. Çünkü aynı anlarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Çubuk’ta katıldığı bir asker cenazesinde linç girişimine uğruyordu.
İmamoğlu’nun bir sözü olayları çığırından çıkarabilirdi. Ama öyle olmadı, İmamoğlu hem konuşmasına linç girişimiyle başlamadı hem de "Ne yazık ki bugün talihsiz bir olay yaşandı ama kendisi çok iyi, güler yüzlü şekilde sizleri selamladı. Bu hareketi yapanlar vatandaşlarımız değil, talimat almış kişilerdir. Benim vatandaşım böyle bir şey yapmaz, görüşü ne olursa olsun yapmaz. Göreceksiniz bu sefer sevgi kazanacak" diyerek tansiyonu düşürdü.
Hatta saldırıyı yuhalamak isteyenleri de engelledi.
CHP’nin Kılıçdaroğlu’na 21 Nisan’da Ankara Çubuk’ta yapılan saldırıya ilişkin açıkladığı raporu o gün nasıl bir kaos senaryosunun sahneye konmaya çalışıldığını ortaya koyuyor:
"Çubuk Akkuzulu köyünde gerçekleştirilen linç girişimi, büyük bir senaryodur. Türkiye'nin barış ve kardeşliğine zarar vermeyi, siyaset itibarsızlaştırmayı, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmeyi hedefleyen bir senaryodur."
Raporda olayın organize olduğuna yönelik kanıtlar ayrıntılı ve çarpıcı bir şekilde ortaya konuluyor. (CHP’nin dün açıkladığı raporu buraya koyuyorum.
Merak edenler raporu okuyabilir ama raporun asıl dikkat çekici yanı Türkiye’nin nasıl bir kaosa çekilmek istendiği ve bunu kimlerin tezgahladığı.
Belki de şuradan başlamak gerekiyor:
Kılıçdaroğlu’nun katılacağı ‘Şehit’ Yener Kırıkçı’nın cenaze töreni 20 Nisan Cumartesi günü yapılacaktı. Ancak Valilik "garip bir tesadüf"le cenaze töreninin hem gününü hem yerini hem de saatini değiştirdi. Ve İmamoğlu’nun İstanbul mitingiyle aynı gün ve saate denk getirdi. Cenaze namazı için de Çubuk Merkez Camii yerine Akkuzulu Köy Camii’ni tercih etti!
Niye mi? CHP’nin raporundan okuyalım:
"Kılıçdaroğlu'na yönelik bir linç ve itibarsızlaştırma, Maltepe'deki kutlamayı gölgeleyecek, milyonlarca insanı tetikleyerek oluşan barış ortamına zarar verecekti. Korkunun yerini alan umudu söndürecekti.
Bu hesabı bozan; kumpası en baştan algılayarak soğukkanlılığını koruyan CHP lideri Kılıçdaroğlu oldu.
Bu süreçte, ilk andan itibaren İstanbul mitingini gerçekleştiren İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve parti yetkilileriyle iletişimi sürdüren genel başkanımız, yaratılan gerilimin Maltepe'deki buluşmayı etkilemesinin önüne geçmiş, meydandaki barış ve kardeşlik havasının bozulmasına izin vermemiştir.
Doğallıkla şehidimizin cenazesinde yaşanan olaylar toplum vicdanını yaralamış, travmatik bir etki oluşturmuştur. Ancak oluşan bu acının, linç girişimini örgütleyenlerin hedeflediği gibi yıkıcı bir öfkeye dönüşmemesini Kılıçdaroğlu'nun her zaman olduğu gibi sağduyulu davranması ve barışçıl dil kullanması sağlamıştır."
Peki bu "senaryoyu" kimler tezgâhladı?
Hadi bunu da rapordan okuyalım:
"Oyun içinde oyun tezgahlayanlar, devlet içindeki karanlık odaklarca ve siyasal güçlerce desteklenmiş, daha başlamadan sönümlendirilebilecek linç girişimini, organize bir şekilde Türkiye'nin felaketini isteyenlerce sahneye konmuştur.
Bu aymazlık, Türkiye'de toplumsal bölünmenin, çatışmaya dönüşmesini isteyen karanlık güçlerin, siyasi aktörlerce desteklenmesinden başka hiçbir şey değildir. Bu aktörlerin başında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gelmektedir.
Bu raporun hazırlanması sırasında çok açıkça gördüğümüz gibi şehit cenazesi istismarının birincil sorumluları, AK Parti iktidarı ve olayı önlemekle görevli olan yetkililerle, iktidar ortakları Devlet Bahçeli ve şehit cenazesinde görevlendirdiği adamlarıdır. Bunların açtığı yolda ilerleyen ve devlet içinde odaklandığı kesin olan karanlık güçler, Türkiye'yi bir kaosun içine sürüklemek istemişlerdir. Bu kanlı ve kaotik sürecin başlamadan bitirilmesi, linç girişimine uğrayan CHP önderi ve CHP'nin sağduyulu tutumudur."
CHP raporu, o gün Türkiye’nin nasıl büyük bir kaosun içine çekilmek istendiğini gayet net anlatıyor. Ürküntü verici. Ama raporun bize söylediklerinden daha fazla ürküntü verici bir olgu var; Türkiye’de toplumsal bölünmenin çatışmaya dönüşmesini isteyen karanlık güçler ve onları destekleyen siyasi aktörler hâlâ görevlerinin başında.