Ayşe Yıldırım
MİT fişler, Bakan suçlar, yandaş yazar
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bayramın birinci günü gittiği Trabzon’da havalamanı çıkışında Ekrem İmamoğlu’nu bekleyen kalabalık tarafından protesto edilmişti. İmamoğlu’nu bekleyen kalabalık Soylu’yu görünce "Her şey çok güzel olacak" sloganı atmış içlerinden birisi de Soylu’ya "Akıllı ol Soylu" demişti.
İşte o adamın başına ne gelecek diye beklerken ilk açıklama önceki gün Soylu’dan geldi:
"Adamın birisi geçerken bana 'Akıllı ol Soylu' dedi. Adamla ilgili araştırma yaptık. Adamın da kim olduğu ortaya çıktı. Nasıl kirli ilişkilerin sahibi olduğunu, onu oraya onların nasıl gönderdiğini, nasıl bir tezgah içerisinde olduklarını Türkiye bir-iki gün içerisinde anlar. Öyle bir derin ilişkileri var."
AKP’nin taktiği bu seferde aynı şekilde yürümeye başladı. Önce İçişleri Bakanı ortaya bir şey atar ardından yandaşlar içini "doldurur".
Nitekim öyle de oldu. Talat Atilla’nın sahibi olduğu Türktime adlı internet sitesi "İşte o protestocu" başlıklı bir haber yayınladı dün. Soylu’ya "akıllı ol" diyen şahsın bir fotoğrafıyla yayınlanan haberde "derin ilişkiler"in neler olduğu anlatılıyordu!
"Eski SODEP Trabzon Çaykara ilçe yönetim kurulu üyesi Sivaz, CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun’a yakınlığı ile tanınıyor.
Mehmet Ali Sivaz’ın her hangi bir protestocu olmadığını kanıtlayan çok ilginç bağlantıları var.
Örneğin DHKP-C örgütü mensubu A. L. D. isimli kişiyi, Soylu’ya "Akıllı ol!" diyerek protesto eden Mehmet Ali Sivaz’ın "Akrabam" diyerek ziyaret etmesi çok sıradan bir olay gibi görünmüyor…
İnsanın akrabalarından elbette her türlü insan çıkabilir diyebilirsiniz…
Evet, olabilir…
Peki, Sivaz’ın yine sık sık irtibatta olduğu Ü. T. İsimli kişi ile FETÖ/PDY isimli örgütün bankası olarak bilinen Bankasya’da hesabının olması sizce de fazlasıyla tuhaf değil mi?
Fakat tüm ilişkiler bir yana…
Mehmet Ali Sivaz’ın, Ö. S. isimli başka iki kişi ile kurduğu ilişkiler tuhaf ötesi…
Çünkü…
Çünkü, Ö.S. ve M.K. isimli iki kişi ile birlikte başta Doğu Karadeniz olmak üzere Türkiye’nin bir çok yerinde Pontus faaliyetleri yürüttüğü ifade ediliyor.
Yani, FETO/PDY, DHKP-C ve Pontus faaliyetleri yürüten bir kişinin, sıradan bir protestocu olmadığı ortada…
Mehmet Ali Sivaz’ın arkasındaki eller bulunmadan, muhtemel bir kaosu bloke etmek zor gibi görünüyor."
Türktime’ın bu "bilgileri" nereden aldığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Çünkü "Özel" denilen haberde bir imza yer almıyor, haber kaynağına dair bir bilgi de verilmiyor.
Türktime’ın haberinin ardından Aktroller söz konusu bilgileri sosyal medyada yaymaya başladı.
Bugün yarın başta Sabah olmak üzere yandaş gazetelerde biraz daha ayrıntılı olarak bu "derin ilişkileri" okuyacağımıza şüphe yok.
MİT fişler, AKP’ye servis eder, bir AKP’li "ip ucunu" verir, yandaş yayınlar.
31 Mart öncesinde olduğu gibi. Önce Süleyman Soylu, "terör bağlantılı 378 ismin muhalefetin aday listelerinde olduğunu" söyledi. Ardından yandaş gazete ve televizyonlar CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin belediye meclis üyelerinin isimlerini, nüfus kayıtlarıyla birlikte yayınlamaya başladı. Ama bir türlü tek bir rakam üzerinde anlaşamadılar. Kimi zaman 229 kişi kimi zaman 334 kişi dediler. Erdoğan ise 340 demeyi tercih etti.
Anımsadınız değil mi? Aday adaylarının GBT’lerinin yayınlanmasıyla nasıl fişlendiğimizi öğrenmiş olduk.
Kardeşleri, çocukları, gittikleri etkinlikler, üye oldukları dernekler, sosyal medya paylaşımları "terör örgütüne müzahir şahıslar olarak tanınıyor", "… şeklinde bilgiler elde edilmiştir" denilerek suçlama konusu yapıldı. İnsanlar tüm kişisel bilgileri, fotoğrafları ve yasal faaliyetleri nedeniyle hedef gösterildi. Yetmedi Erdoğan da Soylu da bu fişleme kayıtlarına dayanarak "seçilirlerse görevden alırız" tehdidinde bulundu.
Kaybedilen İstanbul seçimleriyle birlikte o "istihbarat raporları" yani "fişlemeler" bir kez daha ortaya çıktı. Bu kez adayların değil de sandık kurulu üyelerinin "fişlemeleri" yayınlandı. Suçlama yine önce AKP yöneticilerinden geldi. Sandık kurulu başkan ve üyelerinin "FETÖ"cü olduğunu söylediler. Liste ise yine Sabah’tan geldi. Ve halkın nasıl fişlendiği bir kez daha ortaya çıktı.
Kimin oğlu, kimin kızı, kimin kardeşi ya da eşi kamudan ihraç edilmiş, soruşturma geçirmiş, Bank Asya’ya para yatırmış… Kim ihraç edilmiş ama komisyon kararıyla görevine geri dönmüş, kim takipsizlikle sonuçlanan soruşturma geçirmiş… Kim kiminle akrabaymış….
Şimdi de aynısını yapıyorlar. Gözümüzün içine baka baka herkesi fişlediklerini itiraf ediyorlar.
MİT çalışıyor! "Fişliyor". Bu "fişlemeler" AKP’ye servis ediliyor. O da "fişlemeyi" istediği gibi kullanıyor.
Bu kez yer Trabzon olduğu ve İstanbul’da Kürtlere ihtiyaçları olduğu için işin içine "Pontus"u ekliyorlar.
17 yıllık iktidarlarında Türkiye’ye çağ atlatmakla övünenler meğer çağdışı fişlemeyi geri getirmiş. Utanmadan da bunu bağıra bağıra söyleyebiliyorlar.