Ayşe Yıldırım
‘Büyük yerden emir geldi…’
Uzmanlar uyarıyor, bir an önce önlem alınmazsa depremin faturasının beklenenden daha fazla olacağını söylüyor. Kandilli "enerji birikiyor, sona yaklaşıyoruz" diyor. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, "depreme en büyük hazırlık panik olmamak" diyor.
Yaklaşan felaketin dillendirilmesinden hoşlanmıyor; "Böyle senaryoların altı boştur" diyor. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri binada hasar olduğu için derslere girmiyor ama Oktay'a göre her okul ve kamu binası aynı zamanda toplanma alanı!
1999 depreminden bugüne hiçbir şey yapılmadığı ortadayken, deprem toplanma alanlarından AVM’ler yükselirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul'da on binlerce ilan edilmiş toplanma alanı olduğunu" söylüyor.
Dün AFAD merkezinde Türkiye Afet Müdahale Planı Toplantısı yapılıyor; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay orada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu orada, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum orada, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya orada, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu orada ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yok.
Toplantıyı basına kapalı yaptıkları için ne konuştuklarını bilmiyoruz. Ama herhangi bir önlem için harekete geçmeyeceklerini maalesef çok iyi biliyoruz.
20 yıl öncesinden biliyoruz. Bugün yaşananlardan biliyoruz.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, dün oda temsilcileriyle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Çok çarpıcı bilgiler verdiler ve elbette büyük deprem için acilen hazırlanılması gerektiğini anlattılar.
Asıl elini taşına altına koyması gereken yetkililerin duyarsızlığını ortaya koydular.
Elektrik Mühendisleri Odası Başkan Yardımcısı Hakkı Kaya Ocakaçan’ın üç yıl öncesine ait anlattığı bir olay çok çarpıcıydı. Odalar olarak deprem konusunda çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini söylüyordu Ocakaçan, 2016 yılında da bir panel düzenlemişlerdi. Daha sonra o paneli kitaplaştırmışlardı. Kitabı gösterdi ve devam etti:
"Bu paneli düzenlerken biz İstanbul Valiliği'yle koordineli olarak bu işe girdik. Çünkü kanun koruyucu ve karar verici olmadığı sürece bizimkiler ancak yakınma, şikâyet ve tavsiye niteliğinde kalır. Ve AFAD’ı da bu işe soktuk. Arkasından üç GSM operatörü de katılma kararı aldı. Böylelikle bizler bütün bu konudaki karar verici, karar koruyucu ve öneriyi getirecek teknik eleman olarak da büyük bir heyecanla bu işin organizasyonunu üstlendik. Konuşmacılar belirlendi. Basına duyurduk. Panelin yapılmasından bir gece evvel bütün bu kamu kurumları gelemeyeceklerini bildirdiler. Valilik, AFAD ve diğer GSM operatörleri. Hepsi bir anda. Tabii biz araştırıyoruz ne oldu diye, hiç ses yok. Arıyoruz cevap vermiyorlar. En son bir tanıdık aracılığıyla ‘Büyük yerden emir geldi katılmamamız istendi’ dendi."
"Büyük yer" neden böylesine önemli bir toplantıya valiliğin, AFAD’ın ve GSM firmalarının katılmasını istemez? Katılırlarsa ne olur?
O toplantıda deprem konuşulacaksa bu konuşmalar "büyük yer"i niye rahatsız eder?
"Arkadaşlar deprem büyük yerden emirle gelmiyor" diyordu Ocakaçan, "Bu depremin altında hepimiz kalırız. Burada bu bina çöktüğü zaman buradaki siyasi görüşe göre can vermeyeceğiz. Sadece rant demiyorum politik bir takım yatırımlar uğruna yapılması gerekenler yapılmayarak halk, depremi bekleyen bu şehirde gerçekten ölüme mahkûm ediliyor. Alınmayacak tedbirler sonucu oluşacak ölümler cinayettir."
TMMOB temsilcileri eksiklikleri, yapılması gerekenleri saydı. Yetkilileri uyardı. Yetkililer ise kapalı kapılar ardından basına kapalı toplantı yaparak "26 hizmet grubunun çalışmalarını değerlendirdi"!
Keşke basına açık olsaydı da o değerlendirmeleri herkes duysaydı.