Ayşe Yıldırım
Konu Ceylanpınar ise bir durun
"AKP'li başkanın kızı işe gitmeden 5 yılda 251 bin lira maaş aldı", "AKP'li Menderes Atilla'nın 5 yıllık icraatını gören müfettişler, savcılığa suç duyurusunda bulundu."
Haberler böyle veriliyor.
İçişleri Bakanlığı, Ceylanpınar Belediyesi'nin 2019 yılına kadarki beş yıllık dönemini incelemiş. Raporun ayrıntılarını Sözcü'den Ali Ekber Ertürk, bir kaç gündür yazıyor.
Menderes Atilla'nın kızı Tuğçe Atilla 2015 yılı Haziran ayında özel kalem müdürü olarak sınavsız bir şekilde belediyede işe alındı. Daha sonra da mühendis ve işletmen kadrolarına atandı. Ve hiç işe gitmedi. Bu süre zarfında kendisine ödenen maaş 251 bin 803 lira. Bakanlık müfettişleri bu paranın geri alınmasını istiyor.
Sadece kızını işe almakla yetinmemiş Atilla, "alınmamış malzemelere milyonlarca lira ödemiş", "sahte imzalarla belediyeye mal alınmış gibi göstermiş", "Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin yardım için gönderdiği park malzemelerini kendileri almış gibi fatura düzenlemiş".
Mesela 5.9 milyon liraya alındığı belirtilen benzin hiç alınmamış. 405 bin 330 TL'lik bitki ve fidan, 76 bin 700 Tl'lik Mega Oyun Grubu ile 5 adet çöp kovası gibi malzemelerin 634 bin 545 TL'ye alındığı gösterilmiş. Tabii ki bu malzemeler gerçekte alınmamış, belgelerdeki imzalar da sahte çıkmış. 128 bin 719 TL bedelli faturada yazılı bulunan malzemeler de belediyeye hiç gelmemiş. Ödeme emri bölümündeki imzalar da sahte çıkmış.
Bunun gibi pek çok 'sahte' işlemle belediye kasasından milyonlarca lira çıkmış.
Peki bu Menderes Atilla kim?
Gerçekten iddia edildiği gibi AKP'li mi? AKP nasıl oldu da kendi partisindeki bir belediyeye müfettiş gönderdi ve usulsüzlükler nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Hadi biraz geriye gidelim...
Temmuz 2018. Menderes Atilla'nın ağabeyi Mehmet Sait Atilla (ki kendisi de eski belediye başkanıdır) iki aydır tedavi gördüğü İstanbul'dan memleketine dönüyor. Ve ilçe girişinde kardeşi tarafından karşılama töreni düzenleniyor. Ama öyle bir tören ki uzun namlulu silahlarla havaya ateş açılıyor... Görüntüler sosyal medyada hayli yankı uyandırmıştı.
Ama belediye başkanı AKP'li olunca kimse de çıkıp "ne oluyor kardeşim" diye sormuyor. Nasıl sorsun zaten. O Menderes Atilla, bu olaydan çok değil bir ay önce 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP'ye oy vermeyecek belediye çalışanlarını 'tehdit' etmişti. Sosyal medyaya da düşen görüntülerde Atilla, kadrolu işçilere "Eğer oy vermezlerse onları kadrodan çıkarıp, eskisi gibi işsiz yapmak namus borcumdur" diyordu. Hatta "herkesin facebook hesabını takip ettirdiğini ve beğenilerine bile baktığını" söylüyordu.
Bu tehdit için de kimsenin (yani AKP iktidarının) sesi çıkmadı.
Çünkü onların gözünde Menderes Atilla bir "kahraman"dı. Dört suikast girişiminden kurtulduğu söyleniyordu. Bu nedenle bizzat Erdoğan'ın talimatıyla zırhlı bir araç gönderilmiş, koruma sayısı arttırılmıştı. Atilla da sürekli "kendisinin ortadan kaldırılmak istendiğini" söyleyip duruyordu. Niye mi? Ona göre "Kendisi öldürülürse Araplara yönelik asimilasyon uygulanacak ve ilçe Kürt bölgesi yapılacaktı"!, Hatta ilçedeki çadır kentler de yakılacaktı!
Her fırsatta Erdoğan'a ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya methiyeler yağdırmayı da ihmal etmiyordu Atilla. Öyle ki Erdoğan için "rabbim benim ömrümden alsın ona versin" diyordu. Zaten kızının nikah şahitlerinden biri de Süleyman Soylu'ydu.
Gel zaman, git zaman 2019 yerel seçimleri yaklaştı.
Atilla yeniden aday olmak istiyordu. Ama ilçedeki AKP'liler Atilla'dan çok rahatsızdı. Ve 20 AKP aday adayı ortak bir metin yazıp AKP Genel Merkezi'ne gönderdi.
"Atilla'nın yönetiminden memnun değiliz" diyordu aday adayları:
"Partimizin değerli yöneticileri, isimleri yazılı Ceylanpınar Belediye Başkan aday adaylarının tamamı canı gönülden partimizin dava adamlarıdırlar. Ancak mevcut belediye başkanının yönetiminden tüm hemşerilerimiz gibi rahatsızlık duymaktadırlar. İlçemizin huzuru ve partimizin kazanımları için mevcut başkan dışında listede isimleri bulunan aday adaylarından birinin adaylığında hep birlikte partimize ilçemiz için çalışma kararı alınmıştır. Takdir, siz değerli yöneticilerimiz ve sayın Cumhurbaşkanımızdır."
Nitekim AKP, Menderes Atilla'yı aday göstermeme kararı aldı. Çünkü sadece onlar değil 6 vekil ve 3 eski bakan da meğer Atilla'dan rahatsızmış. İşte dananın kuyruğu da burada koptu. Menderes Atilla, Demokrat Parti'den aday oldu (zaten eski DP'liydi) ve AKP'yi suçlamaya başladı. 6 vekil ve 3 eski bakanın kendisine yönelik "Irkçı ve Kürt düşmanı" sözlerinin "iftira olduğunu", onların "AKP içindeki kripto AKP'liler, hainler" olduğunu söyledi. Daha da ileri gitti:
"Fikirleri de şu, Ceylanpınar'ı Menderes Atilla'dan aldıracağız ve Ceylanpınar'ı tekrar kaybettirip HDP'ye teslim ettireceğiz"!
Evet, evet böyle dedi. Devamı da var:
"Çözüm süreci devam ederken hükümet ile terör örgütü kol kola takarken ben yine terör örgütüne karşı dik durdum. Buna hem Ceylanpınar hem tüm Türkiye şahittir."
Sonuçta Atilla seçimleri kaybetti. Ama iddia ettiği gibi belediyeyi HDP değil AKP kazandı.
Bu arada Atilla'nın ağabeyi Mehmet Said Atilla'nın 2015 yılında bir aşireti 'ajanlık' için HDP'ye kattığı, sonrasında ise aşirete şantaj yaptığı, şantajıyla istediğini elde edemeyince kiralık katil tuttuğuna ilişkin iddiaları da buraya not olarak koyalım. Can güvenliklerinden endişe ettiğini söyleyen aşiret mensuplarından biri 2018 yılında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Ceylanpınar’da yaşananlar aslında AKP’li bir belediye başkanının aday gösterilmeyince başka bir partiden aday olmasıyla sınırlı değil.
Hani bugünlerde yine "çözüm süreci" derken, siz "sürecin bitirilmesine gerekçe gösterilen Ceylanpınar’da işlenen iki polis cinayetiyle bu belediye başkanlığı seçiminin ne ilgisi var" diye sorabilirsiniz.
Elbette bu iki polis cinayetindeki sır perdesi ortadan kalkmadan bu soruya somut bir yanıt vermek zor. Ama konu Ceylanpınar’sa ben size "bir durun" derim.