Aris Nalcı
'Kebap diplomasisi' yer misiniz?
Bir süredir Cumhurun başı 2005 ve 2015'teki açıklamalarıyla çelişir bir şekilde Kürt sorunun bittiğini hatta öyle bir şeyin olmadığını tekrarlıyor. Sonuçta iş Kürtlerden Kebapçılara kadar geldi.
İktidarın küçük ortağı Anadolu coğrafyasının büyük bir bölümünün, özellikle Kürt ve Ermenilerin yaşadığı bölgelerdekilere topyekün terörist dememek için 'kebapçılar'ı suçladı...
Doğrudur bizler kebap yemeyi çok severiz, sabahları ciğer yemeyi de...
Bakınız bizim Ermenicede arkadaş kelimesi Inger'dir, ընկեր diye yazılır.
Bir açıklamaya göre Intrik (yemek) ve ger (yemek) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş.
Yani yemeğini paylaşan veya birlikte yemek yediğin insana arkadaş diyor Ermeniler.
Ya da aynı sofrayı paylaştıklarına diye romantizm de yapabiliriz...
Öyledir de.
Bu coğrafyanın bir başka ortak özelliği daha yemek yerken bir sonraki öğünde ne yeneceğinin konuşulduğu sofralardır.
Değil midir Kürt kardeşler, Türk , Süryani kardeşler...
Haydi oradan inkar etmeyiniz.
Sabah kahvaltısında 'akşama şunu pişirelim' dediğiniz olmuyor mu?
Dostlarla içki sofrasında 'yahu şu meze de şöyle yapılır aslında ben size bir yapayım' sözlerini hatırlar gibiyim...
E sofranın ve sözün paylaşıldığı en önemli yerler belki de kebapçılar...
İşin şimdi magazinel boyutunu bir köşeye bırakalım ama ben de siyaseten en derin içerikli sohbetleri hep kebapçılarda dinledim.
Özellikle de son 30 yılın belki de en önemli siyaset merkezleridir kebapçılar, bence...
Hele ki İstanbul'da gönlümde özel yerleri olanlar vardır.
Ağabeylerini 90'larda kaybeden Kürt dostlarımızın köyleri yakılında gelip İstanbul'da Beyoğlu'nda , Horhor'da açtığı kebapçılar vardır mesela.
Sofraları herkese açtıktır.
Özellikle turistler çok severler.
Duvarlarında ağabeylerini kaybettikleri Mardin ve Dersim dağları.
Yakılan köylerinin eski fotoğrafları...
Doğaldır ki o kebapçıdır Türkiye'nin gerçek yüzünü dinleyeceğiniz yer.
Kömür ateşinde çıtırdayan sesler arasında fısıldayacaktır Medi abi size askerlerin nasıl yaktığını köylerini.
Ne kadar köylerinde kalmak istediğini ama yaşam alanı bırakılmadığını...
O yüzden hakikatin en derininden sağından solundan saklandığı, muhalefet dediğinizin bile görmek duymak istemediği, bodrumların bombalandığının hemencecik unutulduğu, çocukların polis kurşunuyla öldürülürdü, panzerlerde ezildiği şu son 20 yılın Türkiye'sinde dokunmayın kebapçılara.
Kebapçılar hakikatin dürüm içerisinde servis edildiği yerler artık.
O dürümün içinde bazen öldürdüğü 'terörist'in gözleri aklından çıkmayan bir milliyetçi çavuşun duyduğu suçluluk ve bazen bir memleket özlemi servis edilip hatırlatılmaktadır.
Ayaküstü kebap arabalarında anlatıldı son 20 yılda bu ülkenin mahçup tarihi...
Orada arkadaş oldu birçoğu...
Kebap diplomasisi
Kebap demişken, bir başka kebap diplomasisi de bu aralar Türkiye'nin komşuları arasında yaşanıyor. Kebapçıların ve kebabın bu birleştirici gücünü keşfeden Uluslar arası diplomasi güçleri belli ki futboldan sonra kebabı da işe alet etmek niyetindeler.
Sosyal medyada yemek fetişleri veya foodporn takipçileri farkındadır bir süredir Azerbaycan menşeili yemek videoları çoğunlukta. En ünlü şefler doğada yemek pişirken için Azerbaycan'a gitmekte.
Son Karabağ Savaşı öncesinde de aynı şey Ermenistan için yapılıyordu. Ünlü şefler geldi de geçti Ermenistan'dan. ABD'nin ünlü şovmeni Conan Obrain bile gitti Ermenistan'da kebap yemeye.
Şimdi savaşın ardından yenilgiyle beraber bir kebap diplomasisi de yürüyor.
Yunanistan ve Türkiye arasında Baklava ve kahve savaşları gibi Azerbaycan Ermenistan arasında da bir Lavaş ve kebap yarışı var.
Ben bu yemek üzerinden kavga etme işini siyasetçilerin topu taca atması olarak değerlendiririm hep.
Çözmeyi beceremedikleri şeyleri küçük güncel konular üzerine yıkıp, sanki kahve yüzünden bir arada yaşanamıyor havasına giriyorlar.
Kebap diplomasisi son 10 günde facebook'un tüm videolarında kendini gösterdi.
Pandora Belgelerinin ortaya çıkardığı milyonluk vergi kaçaklarının en kolay aklanacağı yerlerden birinin de sosyal medya ilanları olduğu ortada...
Eğer facebook sadece ben Ermeniyim diye bunu gösteriyorsa, datalarda inanılmaz hata var. Ya da aslında psikolojik bir baskı unsuru olarak bir 'kebaplı' sosyal medya savaşı başlatmışlar demektir...
Eğer yemek falan takip ediyoruz diye gösteriyorsa, o başka, ama niye sadece kafkaslar...
Neyse belli ki Türkiye'nin son 20-30 yılında kebapçılarında kullandığı diplomatik ilişki türüne güney kafkaslarda ihtiyaç var.
Neden olmasın illa futbol diplomasisi olacak değil ya.
Bu kez de Kebap diplomasisi olsun.
Ne şiş yansın ne kebap diyerekten Erdoğan, Aliyev ve Paşinyan'ın bir kebapçıda buluşmasına ne dersiniz?