Mehveş Evin
Kemal Bey 2019’a yürüyor
Adalet yürüyüşü Maltepe’de, beklentilerin de üstünde bir katılımla sona erdi. Görüntülerde hınca hınç dolan meydanı görmüşsünüzdür, katılanlar bir o kadar kalabalığın da meydanın dışında kaldığını söylüyor. İlk açıklamalara göre 2 milyon kişi mitinge katıldı ki bu, olağanüstü bir rakam.
Mitinge dair önemli bir başka gözlem, gençlerin katılımı ve enerjisi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşünün omurgasını 40 yaş üstü kitle oluşturdu. Gençlerin İstanbul’da adalet mitingini sahiplenmesinde, Hayır platformları dahil, pek çok sivil toplum örgütünün HDP’nin çağrısının etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Genel kanı, insanların benzer duygularla, taleplerle ve bu kadar büyük bir katılımla biraraya gelmesinin müthiş bir moral kaynağı olduğu... En son 8 Mart Kadınlar Günü yürüyüşünde benzer bir duygu yakalanmıştı; ancak referandum öncesinde kadınların enerjisi ve direniş ruhu, adalet mitingine göre daha çeşitli, daha yoğundu.
Elbette bunda bayraksız, slogansız, yalnızca ‘adalet’ talebinin dile getirilmesi gibi kısıtlamaların da, CHP’nin düzenlediği bir miting olmasının da etkisi var.
Herkes yüreği ağzında, son ana kadar bir aksilik, tatsızlık bekliyordu. Ancak istenirse kitlesel bir yürüyüşte güvenliğin bal gibi sağlanabileceğini gördük; kısa sürse de halkın çok özlediği bir rahatlama sağladı.
DAYANIKLI VE HALKTAN BİRİ İMAJI GÜÇLENDİ
Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet yürüyüşünün sembolik anlam ve önemine...
Kılıçdaroğlu’nun hakikaten 450 kilometreyi keçi gibi yürümüş olması, insanları şaşırttı ve hayranlık uyandırdı. Malum, otoyol yapımıyla, hızlı ve pahalı ulaşım araçlarıyla övünülen, iki adımlık mesafenin arabayla, hatta uçakla katetmenin marifet sayıldığı bir konformizm ve gösteriş budalalığı çağındayız. Avrupalı liderlerin bisikletle Meclis’e gitmesinin dahi garipsendiği bir ülkede, siyasi bir parti liderinin günlerce yürümesi, gerçekten olağanüstü.
Yağmur, fırtına, aşırı sıcak demeden 450 kilometreyi yürümek, hele ki bunu 69 yaşında yapmak, aynı zamanda sağlıklı dayanıklı bir lider imajını güçlendirdi. Fiziken ve hitabette sadece Erdoğan’a değil, selefi Baykal’a göre hep daha kırılgan görünen CHP lideri, tam tersini herkese kanıtladı. Üstelik yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın camide rahatsızlanması paniğe yol açmıştı. Zaman zaman yorgun ve çökkün görünmesi de dedikodulara neden oluyor. Kılıçdaroğlu, bu yürüyüşle sadece adalet talep etmedi. Kendi sağlığı ve gücünün son derecede yerinde, hatta hiçbir liderle kıyaslanmayacak kadar iyi olduğu mesajını verdi.
REAKTİF SİYASETTEN AKTİF SİYASETE –NİHAYET- GEÇİŞ
En önemlisi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yürüyüşle iktidara mütemadiyen cevap veren, savunmaya geçen bir siyasetten ilk kez gerçek anlamda çıkması ve kendi kişiliğine uygun, özgün bir siyaset tarzını ortaya koyması.
CHP seçmeni çok uzun zamandır böyle bir çıkışı bekliyordu, hatta beklemekten bezmişti. Kılıçdaroğlu biraz daha oyalansa, şansını hepten kaçıracaktı: En son referandum sonrasında sokak eylemlerini sönümlendiren açıklamalar yapması, artık kendi tabanında da öfkeye neden olmuştu. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması evet bardağı taşıran son damlaydı, ama aynı zamanda kenara çekilip beklemenin, alttan almanın da işe yaramadığının kanıtladı.
Sadece kendi seçmeni ve muhalif diğer gruplar değil, ‘evet’e mecbur bırakılanlar da huzursuzluk, güvensizlik ve adaletsizlikten musdarip. Kılıçdaroğlu ilk kez ortaklık duygusunu yakaladı, konuşmasında kapsayıcılık vurgusu vardı. Özel olarak değil, genel... Mesela HDP’li eşbaşkan ve vekillerin tutukluğuna dair cesur bir çıkış yapması sorgulanabilir. Bunun yerine ‘tutuklu vekiller’den bahsetmesi, kesin olan acımasız ve haksız karalama kampanyalarından kaçınmak için.
BAŞKANLIK HESAPLARI ÇOK RİSKLİ
Velhasıl, Kılıçdaroğlu’nun Adalet yürüyüşünün, 2019’a hazırlık olduğunu düşünüyorum. Daha Maltepe’ye gelmeden bu hisse kapıldım.
- Tepilen yollar, yaralı ayaklar, halkla bir olma hali, adalet talebi etrafında mağdur kitlelerin kendiliğinden birleşip kervana katılması... Rayından çıkmış ‘Hard power’a karşı ‘soft power’ın sahnelenişi. Akıllıca.
- Sahnedeki Kılıçdaroğlu, onca günün yorgunluğuna rağmen ve belki de bunun verdiği güçle, enerjisinin doruğundaydı. Konuşmanın içeriği için aynısını söyleyemeyeceğim. Talepler çok doğru ve yerinde. Özellikle kadın eşitliğini vurgulaması hayatiydi. Hepsini inanarak ifade etmesine rağmen daha güçlü, ilham veren, coşturan bir manifesto olabilirdi.
- Önemli bir başka detay, Kılıçdaroğlu ailesinin mitingin sonunda topluca sahneye çıkması. Selvi Kılıçdaroğlu bir, belki birkaç kere seçim mitinglerinde ön plana çıktı. Ancak tüm ailenin boy göstermesine daha ziyade Erdoğan familyasından aşinayız. İki aile fotoğrafı, iki ayrı Türkiye’nin de simgesi. Buna başka zaman gireriz.
- Evrensel gazetesine verdiği röportajda ‘Bu son değil başlangıç’ diyen Kılıçdaroğlu’nun bundan sonra mücadeleyi nasıl yükselteceği kritik önemde.
Ancak Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi, bundan sonraki politikalarını Başkanlık hesaplarına göre kurarsa hata yapar. Erdoğan’ın kurduğu oyunu, onun kurallarıyla bozmaya kalkmak, büyük risk.
Ve bir kere yola çıkıldıysa artık geri adım atılmaz...