Eser Karakaş
Kemal Derviş’den Şevki Yılmaz teorisine
Bu sabah (dün) Kemal Derviş’in vefat haberini aldık, Allah rahmet eylesin, bazı kesimlerin anlaşılması hem çok zor, hem de çok kolay nedenlerden Derviş alerjilerine rağmen, Kemal Bey bu ülkeye çok büyük iyilikler etmiş birisi idi.
Kemal Derviş’i soyut kavramlar üzerinden eleştirmek ya da desteklemek yerine kısa görev sırasında yaptığı işlere bakmak lazım.
Kemal Derviş dendiği zaman benim aklıma öncelikle üç konu gelir, bu üç konuyu öne çıkarmadan Derviş’i tartışmanın gerçekten bir manası yoktur.
DERVİŞ’İN GETİRDİĞİ ÜÇ ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK
1-1970 tarihli Merkez Bankası Kanunu’nun çok yaşamsal iki maddesini değiştirerek Türkiye’de enflasyonla mücadelenin nasıl yapılması gerektiğini yasal düzeyde ortaya koymuş idi Kemal Derviş.
25 Nisan 2001 tarihinde Derviş’in önderliğinde MB kanununun 4. maddesine merkez bankasının enstrüman bağımsızlığı girdi, bu çok önemli bir gelişmedir.
Aynı tarihli ikinci bir değişiklikle de MB kanununun 56. Maddesinde Merkez Bankası’nın Hazineye kısa vadeli avans vermesi yasaklandı, bu madde daha az konuşulur ama Türkiye için devrim niteliğinde bir değişiklik idi bu madde.
2-Kemal Derviş’in sisteme getirdiği başka çok önemli bir değişiklik ise 4 Ocak 2001 tarihli ihale kanunu oldu. Bu kanun Türkiye’ye ilk kez rekabetçi, dışa açık bir kamu alımları modeli getirdi, esinlenme Dünya Bankası’nın kamu alımları modelinden idi.
Merkez Bankası yasasında yapılan değişiklikler ile Türkiye AKP’nin ilk yıllarını tek haneli enflasyonla geçirdi, kamu ihale yasası ile de bütçe harcamalarının bir bölümü disipline alınabildi.
Sonra neler yaşandığına ve ne sonuçlar verdiğine aşağıda değineceğim.
3-Kemal Derviş adeta bir bataklığa dönen Türkiye bankacılık sistemini büyük maliyetlerle sağlamlaştırdı ve bunun sayesinde tüm makroekonomik deliliklere rağmen geçen seneye kadar bankacılık sistemi ayakta kalabildi, bugün ise durum karışık, bankacılık sistemi üzerinde büyük bir belirsizlik var, faizler fırlarsa, ki muhtemeldir, kendilerine zorla satın aldırtılan o hazine kağıtları ne olacak, en büyük risk buradadır.
Derviş’e getirilen en büyük eleştiri (!!!) gerçekleşen dönüşümlerin sosyal yönünün olmamasıdır ama iktisatçılar iyi bilir, çok büyük makroekonomik dengesizlikler ortamında zaten sosyal önlemler imkansızdır, bunlar ancak makroekonomik denge sağlandıktan sonra yapılır.
Derviş bu çok önemli üç dönüşümü gerçekleştirdi ve ABD’ye döndü, bu arada keşke parti kurma gibi işlere hiç karışmasa idi.
AKP, DERVİŞ’İN YAPTIKLARINI TEK TEK ÇİĞNEDİ
AKP’nin ekonomik başarısı denen süreç ise 2008’e dek Derviş modelini, AB tam üyelik müzakerelerinin açılmasının desteği ile sürdürmüş olmasıdır.
Ama, daha 2003 senesinden itibaren ihale kanununu sağından solundan kemirmeye başladı AKP ve sonunda bugünkü bu çirkin kamu alımları manzarası, rezaletleri ortaya çıktı.
Merkez Bankası kanunundaki açık hükme rağmen Merkez Bankası bağımsızlığının ırzına geçildi ve doğal olarak da böylece dünyada en yüksek enflasyonlu ülkeler ilgine girdik.
AKP Türkiye ekonomisini bugünkü bataklığa Kemal Derviş’in yaptıklarını tek tek çiğneyerek getirdi. Ve AKP Şevki Yılmaz teorisini uygulayarak bu bataklığı daha da derinleştirmekle meşgul şimdi.
Ne demişti geçen sene Refah Partisi milletvekili Şevki Yılmaz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a?:
“Bir sene sonra seçim var, kazanmak zorundayız, kazanmak için Merkez Bankasındaki tüm dövizleri erit, sat, altın rezervlerini sıfırlanana kadar elden çıkar, gelen paralı da halka dağıt, belki o zaman bu seçimleri alırız, seçimleri kazandıktan sonra ise beş senemiz olacak önümüzde, Allah kerim. Olur da yine kazanamazsak seçimleri, yerimize gelecek iktidara öyle bir ekonomi bırakmış oluruz ki, bir sene sonra bizi mumla ararlar?“
Ne korkunç bir laf değil mi?
Laf korkunç ama daha da korkuncu bu lafın gereklerinin Erdoğan tarafından aynen yerine getirilmiş olmasıdır.
Daha daha da korkuncu bu çirkin uygulamalar sonucunda Türkiye’nin ve Türkiye ekonomisinin geldiği noktadır.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.