Eser Karakaş
Kirli para temiz parayı kovuyor
İktisatçı okurlarımız bu başlıktan ünlü Gresham yasasını (kötü para iyi parayı kovar) kastettiğimi düşünebilirler ama amacım tam da öyle değil.
Ancak, yine de bir çağrışım yok değil; bu nedenden çok çok kısa Gresham yasası ne demek, bahsedeyim.
Thomas Gresham 16. Yüzyılda yaşamış bir İngiliz işadamı, Londra borsasının kurucusu olarak da biliniyor.
O tarihlerde para piyasalarında kâğıt para yok daha, altın ve gümüş paralar var (bimetalik sistem) ama bu paraları basan darphaneler altın ve gümüş sıkıntısı yaşandığında paraları tağşiş ediyorlar yani içlerindeki kıymetli maden miktarını düşürüyorlar, böylece piyasada iki tür gümüş para oluyor, ikisinin de itibari değeri aynı, mesela ikisi de birer sikke (Osmanlı) ama birisinin içinde daha çok gümüş var, bu da biliniyor kullanıcılar tarafından.
Bu durumda kimse piyasada tağşiş edilmemiş parayı yani içinde daha çok gümüş olan sikkeyi değil, tağşiş edilmiş sikkeyi kullanıyor, daha değerli sikkeler evde küpün içinde saklanıyor.
İşte, Gresham yasası, kötü para iyi parayı kovar kanunu, özetle bu.
xxx
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ekonomide çok haber vardı ama özellikle bunlardan ikisi beni çok daha yakından ilgilendirdi.
Birinci haber: Türkiye’nin artık bir kara para ülkesi olduğunun tescili anlamına gelen altıncı varlık barışı (!!!) yasasının TBMM’den geçişi.
Bir de utanmadan kara para aklanması yasalarında (?) barış gibi çok önemli bir kavramı kullanıyorlar.
30 Haziran günü beşinci varlık barışı süresi doldu ve hemen de kara paracı yasası altıncı kez maalesef Meclis’ten geçti, artık ülke içinde vergi mükellefi olmayanlar bile yüzde 1 ile yüzde 3 arasında vergi ödeyen herkes yurt dışından uyuşturucu parasını, her türlü kara parasını sisteme sokup yasallaştıracak.
Türkiye için altıncı büyük utanç.
Bir de yüzsüzce "neden OECD’nin gri listesindeyiz, anlamıyoruz, bize haksızlık yapıldı" diyebiliyorlar yetkililer utanmadan
Kimse çok net bilmiyor, Merkez Bankası döviz rezervlerinin artık ne kadarı acaba kara paradan oluşuyor?
İkinci haber: Merkez Bankası verilerine göre 2022 başından günümüze (1Temmuz 2022) yurt dışı yerleşikler Türkiye’deki hisse senedi varlıklarında yaklaşık 3.4 milyar dolarlık bir düşüş gerçekleştirmişler yani bu yurtdışı yerleşikler altı ayda 3.4 milyar dolar net satış yapmışlar.
Türkçesi arkalarına bakmadan kaçıyorlar ve yeni portföy yatırımı (hisse senedi) gelmiyor.
Benzer bir biçimde yabancı yatırımcı 1.8 milyar dolar tutarında DİBS de satmış (Devlet iç borçlanma senedi-Hazine).
Toplam çıkış 5 milyar doların üzerinde son altı ay içinde.
Bu beş milyar dolara bir de aynı dönemde ülkemizde potansiyel anlamında portföy yatırımı yapabilecek ya da DİBS satın alabilecek ama burayı bir kara para cenneti gördüğü, konvertibiliteden büyük ölçüde sapıldığı için gelmeyen yabancı parayı ilave edebilirsiniz.
Burayı adam gibi yönetebilse idi Erdoğan ve ekibi bu potansiyel miktar çok da büyük olabilir idi ama potansiyel miktarı yani büyük kaybı sayısal olarak saptamak pek mümkün değil.
xxx
Bu iki haberi beraber okuduğunuzda çok net bir tablo çıkıyor karşınıza.
Temiz para, yatırım parası kaçıyor ve yenisi de artık asla gelmiyor, gelen para ise kara para.
Yazımın başında belirttiğim gibi kötü para, kara para iyi parayı, yatırım parasını ülkeden kovuyor, kaçırıyor.
Bugün mesele on altıncı asırda İngiltere’de gözlemlenebilen tağşiş meselesi (debasement) yani altın ya da gümüş paranın içinden kıymetli maden çalma meselesi tam değildir ama benzerlikler de yok değildir.
Bugün Türkiye’de hukuk tağşiş edilmiştir yani hukukun içi boşaltılmıştır, yerine değersiz AKP hukuku ve tağşiş edilmiş çok sayıda hukukçu ve bürokrat konmuştur.
Bunun sonucunda da yatırım parası kaçmaktadır, çünkü bu ülkeyi maalesef artık yatırım yapılabilecek bir ülke olarak görememektedirler.
Tağşiş sadece madeni para ile sınırlı bir konu da değilmiş, AKP’den bunu da öğrendik.
Herkese hayırlı bayramlar diliyorum.