Mehveş Evin
Koronavirüs aşısı bulunamazsa ne olacak?
Bugünlerde hep "normalleşmeyi" yani, yavaş yavaş eski düzene dönmeyi konuşuyoruz. Ancak bilim insanları, koronavirüsle yaşamaya alışmamızı, bazı temel tedbirleri çok uzun süre devam ettirmek gerektiğini tekrarlıyor. Üstelik "aşı bulunacak bu iş bitecek" demekten de maalesef çok uzağız.
Pandemi başladığından beri Türkiye dahil, dünyanın pek çok yerinde aşı geliştirme çalışmaları için kollar sıvandı.
Şu anda 100 civarında bilimsel çalışma yürütülüyor. Oxford Üniversitesi araştırmalar için 10 bin gönüllüyle anlaştı. İş adamı Bill Gates, aşı üreten 10 şirkete milyonlarca dolar destek verdi.
Hatta tarih bile verilmeye başlandı: Farklı ülke ve şirketlere gelen haberlere göre en iyi dokuz, en kötü ihtimalle iki yıla kadar SARS-CoV-2 aşısı geliştirilecek, deniyor.
Gerçekten "normale dönüş" diye birşey olacaksa, ancak aşının etkisi tasdiklenip yaygınlaştırıldıktan sonra mümkün olacak.
İşin gerçeği şu ki aşı hiçbir zaman bulunamayabilir. Evet, doğru okudunuz. Uzaya gidebilen insan, virüsü alt edecek bir icat bulamayabilir.
The Guardian’ın bilim editörü Ian Sample, aşı çalışmalarıyla ilgili gelişmeleri ve endişeleri kaleme aldı:
Aşının prensibi basit ancak etkili olabilmesi hiç kolay değil. Örneğin AIDS hastalığına yol açan HIV’e karşı hâlâ bir aşı geliştirilemedi. Dang humması virüsü 1943’te tespit edildi fakat aşısı, ancak geçen yıl onaylandı. En hızlı aşı, kabakulak için geliştirildi o da dört yıl aldı.
AŞI BULUNSA BİLE ETKİSİ SINIRLI OLABİLİR
Diyeceksiniz ki yıl 2020, tıp bilimi artık çok daha ileri. Üstelik yeni koronavirüs, küçük bir topluluğu değil koskoca dünyayı sarstığı için çalışmalar çok daha hızlı yürütülecek.
İki çok ölümcül koronavirüs türü, Sars ve Mers için yıllardır aşı çalışmaları yapıldığından, yeni koronavirüs (kısaca SARS-CoV-2) aşı çalışmalarında sıfır noktasında değiliz. Fakat Sars ve Mers için onaylanmış aşı yok.
Bilim insanlarını koronavirüsle ilgili en çok endişelendiren konu, bu virüse karşı bağışıklık sağlansa bile çok kısa sürmesi.
Oxford Üniversitesi araştırmacıları, iyileşen COVID-19 hastalarının kanını analiz etti. Ve uzun süreli bağışıklığı sağlayan antikor seviyesinin ilk bir ayın sonunda inişe geçtiğini buldular.
NY’taki Rockefeller Üniversitesi ise hastanelik olmadan (hafif semptomlarla) COVID-19 hastalığını atlatanların, virüse karşı ölümcül bir antikor geliştirmediğini keşfetti.
İyi de doğal enfeksiyon yoluyla bağışıklık kazanılamıyorsa, aşı nasıl ve ne kadar süreliğine işe yarayacak?
Virüsün genetik dayanıklılığı da bir etken. Bazı virüsler öyle hızlı evrimleşiyor ki her yıl yeni bir aşı formülü gerekiyor.
Sars-CoV-2’nin, çok hızlı olmasa da mutasyona uğradığı tespit edildi. Bu da aşı çalışmalarını zorlaştıran bir faktör.
Aşı geliştirelim telaşı sürerken güvenilir olması kritik önemde. Onay çıktığında milyarlarca sağlıklı insana uygulanacağına göre, tehlikeli bir yan etkisi var mı yok mu, emin olunmalı.
Hastalığa karşı tam bağışıklık sağlanamasa bile ölümcül etkilerini hafifletebilecek formüller araştırılıyor. Sonuç olarak kısmen etkili olan, birden fazla aşı üretilebilir. Ama ne zaman?
VİRÜS SİYASETİ YENİDEN ŞEKİLLENDİRİRKEN
Sözün kısası: Bu virüs artık bizimle. Hayatımızı, virüse göre yeniden düzenlemeye mecburuz.
Salgının ilk şokundan yavaş yavaş çıkarken üzerinde daha çok düşünmemiz ve konuşmamız gereken şey şu: Büyük bir ekonomik sarsıntı ve sosyal dönüşümün eşiğindeyiz. Bu virüsün varlığı, terör tehdidinden daha kullanışlı bir hale gelebilir.
Türkiye’de şimdiye kadar kornavirüse dair alınan önlemler, tedbirler başarılı bulundu, genel kabul gördü. Ne de olsa korkunç bir hastalığa yakalanma ve ölüm tehlikesi varken yönetimin uygulamalarını sorgulamak da zorlaşıyor.
Üstelik, seyahat özgürlüğü ve sağlıklı kalabilmek adına tüm kişisel verilerimizi ve kalan özgürlüklerimizi de devlete, hatta şirketlere teslim etmek zorunda bırakılacağız gibi görünüyor.
Muhalefetten kimse mucize beklemiyor. Ancak günlük formüllerle, günlük tartışmalarla, günlük siyaset yapmanın ötesine geçebilmek, hayati önemde. Bugünün muhalefet liderleri ve parti örgütlenmelerinin yeni bir politika üretmesi, imkânsız olmasa bile çok, ama çok zor görünüyor. Etkin bir aşının bulunamayacağı gerçeği kadar acı bir gerçek de bu.