Koray Düzgören

Koray Düzgören

Kürt oyları kime küskün?

Araştırmalar bölgede ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde AKP’nin oy kaybı yaşadığını gösteriyor. Küskün Kürtlerin AKP’ye küskün olduğu ortada.

Ne zamandır bir ‘Küskün Kürt oyları’ lafıdır dolaşıyor.

Şimdi baskın seçim öncesi yeniden hızlanan kamuoyu araştırmalarında ortak bir durum saptaması dikkati çekiyor.

Herkesin merak ettiği şey, Kürt oylarının ne tarafa doğru gideceği. AKP’ye doğru mu yönelecek? Yoksa HDP’yi mi tercih edecek?

Ama daha fazla merak edilen konu ise ‘Küskün Kürt oyları’

Çünkü artık herkes, ya da en azından memleketteki gelişmelerle yakından ilgilenen her birey Kürt oylarının, ama özellikle de ‘Küskün Kürt oyları’nın önemini kavradı.

Hem cumhurbaşkanlığı hem de milletvekili genel seçiminin sonuçlarını Kürtlerin oyları belirleyecek.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, eğer olursa, ikinci tura kalan her iki aday açısından Kürt oylarının önemi daha da büyük.

Bu yalın matematik gerçeği Kürt düşmanları bile artık kabullenmiş durumda.

Araştırma şirketleri seçimin ikinci tura kalması olasılığını şimdi daha güçlü bir şekilde ifade etmeye başladılar.

Kuşkusuz 'seçim güvenliği' meselesi ilk planda olmak kaydıyla sonuçları 'küskün Kürt seçmenlerin' belirleyeceğini söylüyorlar.

Söz gelimi, PİAR Araştırma Şirketi’nin yayınladığı ankete göre Cumhur İttifakı, Meclis çoğunluğunu kaybediyor. Kararsız seçmen kararını verirse, muhalefet partilerinin kuracağı ittifak 43,44 oy alıyor. HDP’nin alacağı varsayılan yüzde 11.56 dahil edilince iktidar karşısındaki muhalefet cephesi yüzde 55’e ulaşıyor.

Belki oranlar abartılı bulunabilir ama HDP gerçeği ve Kürt oylarının önemi çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Son günlerde araştırma sonuçları yayınlayan bir başka şirket olan REMRES’e göre ise milletvekilliği seçimlerindeki Cumhur İttifakı 44.2, CHP+SP+DP+İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı 43.4 oy alabilecek. Buna HDP’nin yüzde 12.1 oyu eklenince yüzde 55.5 oranı bulunuyor.

KÜRT OYLARI YİNE HDP’YE YÖNELİYOR

Bu araştırma sonuçlarını da iyimser bulup eleştirsek bile HDP’nin barajı geçeceği anlaşılıyor. Özellikle 2.5 yıl önce yakılıp yıkılan, yerle bir edilen Kürt şehir ve kasabalarında bu vahşeti yaşamış ve hala da özel bir sıkıyönetimle, polis, jandarma baskısı altındaki Kürtlerin HDP’ye olan desteklerinin eksilmediği anlaşılıyor.

Peki öyleyse nedir bu ‘Küskün Kürt oyları’ edebiyatı?

Bu lafın dolaşıma sokanlar, 2.5 yıl önce devletin Kürt şehir ve kasabalarına, mahallelerine yönelik ağır yıkım, kıyım ve sindirme operasyonlarına atıf yapıyor. Polis, asker baskısına ve bölgedeki kalekol ve karakol inşaatlarına karşı çıkan silahlı Kürt gençlerinin bazı şehir ve kasabaların sokaklarında açtıkları hendekler ve kurdukları barikatlar bahane olarak gösteriyor.

Bu çevreler, direnişlerin bastırılması gerekçesiyle başlatılan şehir savaşlarında yüzlerce insanın yaşamını yitirmesinin, onbinlerce Kürdün evinin tanklarla, toplarla yerle bir edilmesinin sorumlusu olarak PKK’yi ve oradan da HDP’yi gösteriyor.

AKP iktidarı ve devlet HDP’li ve DBP’li politikacıları, milletvekillerini ve belediye başkanlarını bu nedenle itham ediyor ve çoğu hakkında açılan davalar devam ediyor.

‘Küskün Kürtler’ lafı da bu nedenle dolaşıma sokuldu.

Bölgedeki Kürtlerin PKK’ye, dolayısıyla HDP ve DBP’ye tepkili ve kızgın oldukları o vahşet ve yıkım günlerinden bu yana söyleniyor.

16 Nisan referandumu öncesinde de aynı lafları duyduk. Bölge halkının bu küskünlükten dolayı referandumda AKP’yi, yani ‘evet’i destekleyeceğinin propagandası yapıldı.

Referandumda ‘Hayır’ çıkmışken, ilan edilen sonuç malum, ‘Evet’ oldu.

Bölge halkının, ‘Küskünlük’ iddialarını dikkate almadığı ve asıl devlet uygulamalarına tepkili olduğu gerçeği anlaşıldı. Kürtler, OHAL şartlarının çok daha ötesindeki ağır baskı ve engellemelere rağmen sandığa giderek adeta bu yakıştırmayı boşa çıkarmak istediler.

Tabii AKP iktidarının sahtecilik konusunda uzman olan ekipleri ile onları destekleyen devletin güvenlik aygıtı da boş durmadı. Özellikle bölgedeki çok sayıda sandıkta toplu oy hırsızlıkları yapılarak Yüksek Seçim Kurulu’nun da desteği ile referandum sonuçları resmen çalınmış oldu.

KÜRTLER AKP UYGULAMALARINA TEPKİLİ

Bu gayrimeşru referandumdan sonra geçen bir yıl içinde, Türkiye’de ve sınırlarımızın ötesinde, Irak ve Suriye’de AKP-MHP-Devlet Koalisyonu’nun Kürtlere yönelik çeşitli düşmanca yaklaşımlarına tanık olduk.

AKP iktidarı Irak Kürdistanı’nda yapılan bağımsızlık referandumuna karşı ayrımcı, ırkçı ve aşağılayıcı bir politika uyguladı. İran ve Irak‘la birlikte Kürdistan Bölge Yönetimi’ne yönelik sert yaptırımlara ve kısıtlayıcı önlemlere başvuruldu.

Bu yaklaşımların Türkiye Kürtlerini derinden yaraladığını biliyoruz .

Daha sonra Kürtler, Afrin’e yönelik savaşa ve bölgedeki etnik temizlik faaliyetine tanık oldular. Afrin’deki işgal ve bölgedeki Kürt nüfus yerine cihatçıların yerleştirilmesi çalışmaları devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladığı AKP’nin seçim manifestosunda Rojava’nın ve Irak Kürdistanı’nın tamamına savaş açmaktan söz etti. Bu arada Kandil’e operasyon için Bağdat ve Tahran yönetimleriyle görüşmeler yapıldığına ilişkin haberler geliyor.

Kürtlerin uzun yıllar boyunca giriştikleri mücadeleler sonucu elde ettikleri kazanımlar da teker teker ellerinden alınıyor.

Bunların ötesinde, AKP’nin Kürt düşmanı MHP ile Cumhur İttifakı adı altında bir fiili koalisyon kurması bölgede AKP’ye oy veren Kürtlerin tepkilerine neden oluyor.

Bu şartlarda doğru, Kürtlerin küskünlüğünden söz etmek bir gerçeği yansıtıyor.

Ve herkes, bu ‘Küskün’ Kürt oylarının nereye yöneleceğini, ‘Küskün’ Kürtlerin hangi partiyi destekleyeceklerini merak ediyor.

Bu merak, baskın erken seçim kararı alınması ile yeniden gündeme gelmekte gecikmedi.

Şimdi kamuoyu yoklamaları birbiri peşisıra seçmen eğilim araştırmaları yaparken, bu ‘Küskün Kürt Oyları’nın belirleyici olduğu gerçeğini de vurgulamaya başladılar.

Yapılan araştırmaların çoğunda, ‘Küskün’ denilen Kürt oylarının özellikle bölgede önemli oranda HDP adresine yöneleceğine ilişkin bulgulara yer veriliyor.

PİAR araştırmasında HDP’nin sabit oylarının da desteği ile güçlü bir muhalefet cephesi oluştuğu belirtilerek AKP’ye küskün Kürtlerin oylarının muhalefete kayacağı belirtiliyor. İktidar kanadının hem verdiği vaatlerde inandırıcılığını, hem de güvenilirliğini yitirdiğini bu nedenle de oy kaybı yaşayabileceği ileri sürülüyor.

MAK Danışmanlık Şirketi ise bu konudaki değerlendirmesinde, sadece Güneydoğu’daki değil, İstanbul, Ankara, İzmir’de yaşayan ve baştan itibaren AK Parti’ye oy veren Kürt seçmeni hariç, Kürtlerin AK Parti’ye desteklerinde bir düşüş gördükleri dile getiriliyor.

Peki, bu Kürt seçmenin AKP’ye oy vermemesinin nedenleri ne?

Bir kısmı bağımsızlık referandumu sonrasında Barzani yönetimine yönelik yaklaşımlar, Kuzey Irak’la yaşanan sorunlar nedeniyle oy vermek istemiyor.

Ayrıca, Afrin operasyonunda AK Parti’nin, kullandığı aşırı milliyetçi dille MHP ile özdeşleşmesi sonucu 1-2 puanlık bir kırılmanın ortaya çıktığı da söyleniyor.

Dolayısıyla bu ve dile getirilen diğer nedenlerle AKP’ye küskün bir kesim oluştuğu bir gerçek.

Somut olarak söylemek gerekirse, AKP gerek bölgede, gerekse Batı ve Güney’de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı büyük kentlerde oy kaybı yaşayacak.

"Küskün Kürtler kime küskün?" sorusunun cevabı da böylece verilmiş oluyor.

Küskün Kürtler devlete, dolayısıyla da AKP’ye küskün.

Bakalım bu küskünlüklerini ifade edebilecekler mi? Edebilirlerse bu irade seçim sonucu olarak ortaya çıkabilecek mi?

Asıl mesele bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi