Murad Mıhçı
Kutuplaşan ve kısırlaşan siyasette hak ettiğinden fazlasını talep etmek
‘’Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar? Hangi kuş “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar.’’
Charles Bukowski
14 Mayıs seçimleri yaklaştıkça artık yavaş yavaş kılıçlar çekilmeye başladı. Tabii kılıçlar çekilirken, iktidar güç kazanmak adına tabanda etkisi yok denecek kadar az olan siyasi yapılarla bile yol yürümeye başladı. Yapılan seçim anketlerinde çıkan kötü sonuçların, iktidarı bu süreci yönlendirdiği malumunuz.
İktidar yapısının temas kurduğu yapılardan bir tanesi Yeniden Refah Partisi. Fatih Erbakan Cumhur İttifakı'nda yer almadan önce özellikle MHP kanadını zorlayacak talepler de bulundu. Bu talepler İlk önce kabul görmese de daha sonra anlaşmaya varıldı. Sayın Erdoğan’ın muhtemelen inisiyatif kullanması sonucunda bu anlaşma gerçekleştirdi. Necmettin Erbakan’ın tahtına oturmak isteyen Fatih Erbakan’ın, babasının AK Parti için söylediği sözleri unutmasının karşılığı nelerdir bilinmiyor. Neler talep ettiği ve neler vaat edildiği şu an için muamma.
Geçmişi biraz deşelim. Erdoğan ve ekibi, Refah Partisi’nde ve daha sonra AK Parti'de kadınlara siyasi alan açarak büyümeyi sağlamıştı. Kadın teşkilatları partinin örgütlenmesinde önemli işlevler görmüştü. AK Parti’nin kadınlar konusundaki o günkü tutumu, demokratik ölçekte olmasa bile sağ muhafazakâr kesim için önemli bir adım olmuştu. Bugün Fatih Erbakan’ın kadınlar konusundaki talepleri ise, babasının bu konudaki yaklaşımına benziyor. Gelinen noktada AK Parti, tekrar Yeniden Refah Partisi’yle aynı hizaya geldi. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildi ve bu konuda Yeniden Refah Partisi’nin kadın haklarını ortadan kaldıran taleplerini kabul etti. Her ne kadar dillendirmeseler de bu gelişmenin, en başta AK Parti içinde politika yapan kadınları rahatsız ettiğinden eminim.
Fatih Erbakan’ın ısrarla itiraz ettiği 6284 kanunu ne diyordu? “6284 Sayılı Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirleri düzenlemektedir.” Fatih Erbakan’ın bu madde üzerinden yaptığı dayatma, bir de bu yetmezmiş gibi HÜDA- PAR’la da anlaşılması, en başta AK Parti’de siyaset yapan kadınları ve kadın seçmeni hem kısa hem de uzun vadede ciddi bir şekilde etkileyecektir. Çünkü AK Parti’de görev yapan muhafazakâr kadınlar da siyasette hak sahibi olduklarının farkına vardılar artık.
Bir zamanlar Necmettin Erbakan’ın hatasıyla yükselen AK Parti’nin çöküşünde, bu ittifaklar yüzünden verdiği tavizlerin büyük etkisi olacaktır. Seçim döneminde kıymete binen Hüda-Par ve Yeniden Refah Partisi gibi yapılara önemli tavizler verilmesi üzerinde konuşulması gereken konuların en başında geliyor. Tavizler, AK Parti ve MHP’nin ideolojik olarak temel felsefesinden kopması ve ideolojik eksen kayması olarak özetlenebilir. Önümüzdeki dönem, Cumhur İttifakı, muhafazakarlık ve milliyetçilik dışındakilerle kurduğu ittifaklar sonucu yeni bir rota çizmek durumunda kalacak. Bu rota seçmende nasıl bir karşılık bulacak bilinmez.
Bir diğer yandan, iktidar bileşenlerinin, özellikle belediye seçimlerinde büyük şehirleri kaybetmesinden sonra, sahada çalışma yürütecek kadrolarının eskisi kadar güçlü olmadığı ve bu kadroların ideolojik birlikteliğinin de eskisi kadar net olmadığı bir gerçek. Tüm bunlar düşüşe geçmiş iktidarın panik havasıyla yapmış olduğu hamleler. Bu tip siyasi çırpınmaların, var olan gücü de kaybettirmesi muhtemel.
SİYASETEN AYAĞINI SAĞLAM BASMAK
Bir de tabanı büyük kitlelere ulaşmayan, kendi çeperinde sesi duyulan yapıların, bu seçim sürecindeki yalancı baharlarını konuşmak gerek.
Bugüne kadar yüzde 1 oy dahi almamış yapılar, sosyal medyanın kitleler üzerindeki etkisine kanarak garip ruh hallerine girebiliyor. ‘Acaba bu etki gerçek mi?’ diye düşüneceksek, ÖDP deneyimi aklımıza gelmeli.
Döneminde neredeyse tüm sol yapıları bünyesinde barındırıyordu. Partiye destek veren sanatçı, yazar aktivist sayısı çok yüksekti. Ne yazık ki 1999 seçimlerinde %0,8 civarında oy almıştı. O dönemlerde ÖDP ‘de siyaset yaptığım için netlikle söyleyebilirim ki seçmenlerin bizlere gösterdiği ilgi inanılmazdı. Tahminlerin çok üzerinde oy alacağımızı düşünmeyen yoktu. Fakat ne yazık ki seçim günü işler umduğumuz gibi gitmedi. Bugün benzer durumun, bazı sol muhalif yapılar için de geçerli olabileceğini söylemem hiç yanlış olmayacak.
Tüm yapıların kendi gücünü görmesi, aday göstermesi kadar doğal ve demokrat bir yaklaşım olamaz. Fakat ne yazık ki şu anki seçim sistemine göre hareket edilmediği takdirde, daha anti demokratik bir ortamın kapısını aralanmış olacak. Tekrar hatırlatmak gerekir ki özellikle sosyal medyada var olan desteklerin reel tabanda büyük bir karşılığı olmadığı idrak edilmeli. Böylesi tarihi bir dönemde sol duyunun evrensel bakışıyla hareket edilmelidir. Kendini yapısal gücünün üstünde görmek, var olduğu durumdan daha geriye düşürebilir, aman dikkat!
Diğer yandan bu süreçte Kemal Bey’den ziyade özellikle Muharrem İnce ve Sinan Oğan özelinde birkaç cümle yazmak isterim. Özellikle bu iki siyasetçiye destek veren seçmenlere sormak istiyorum; benzer şekilde HDP/YSP aday çıkarsaydı neler derdiniz? Bunu lütfen düşünün.
Yazımın başlığı bu yaşanan sürecin özetidir. Siyaset, iktidarın elinde iyice kutuplaştı ve kısırlaştı. Bu nedenle farklılıkları bir yana bırakarak kısır siyasetin önünü açacak çabayı göstermeliyiz. Seçim bitene kadar her yazımda hatırlatacağım. Bu seçim eğer kazanırsak, CENNETİN KAPISI AÇILMAYACAK AMA CEHENNEMİN KAPISINI KAPATABİLİRİZ.
Halklar, inançlar, emekçilerin refahı eğer gerçekten düşünülüyorsa, gereksiz bir şekilde hiç kimse kendisini boy aynasında görmemeli. Çözüm basit ve yerine getirilmesi gereken şartlar da net.
MECLİSTE ERMENİ VEKİLLERE İHTİYAÇ VAR
Geçen hafta sonu Ermenistan – Türkiye EURO 2024 grup eleme karşılaşması yapıldı. Kadrolar üzerinden de bakıldığında haliyle Türkiye favoriydi. Karşılaşmayı zor da olsa Türkiye kazandı. Fakat üzücü olan maç esnasında İstiklal Marşı okunurken çalınan ıslıklardı. Bunun dışında giden heyetin Ermenistan’da çok iyi ağırlandığı söylendi. Tarihsel açıdan yaşanan sorunlar ve son dönemde Karabağ’daki savaşa Türkiye’nin gösterdiği tutumdan dolayı Ermenistan halkında Türkiye politikalarına karşı ciddi bir tepki olduğu gerçek. Bir yandan da çok fazla yol alınamamış olsa da Türkiye – Ermenistan arasında bir barış süreci devam ediyor. Yakın zamanda Maraş Depremleri sonrasında Ermenistan deprem kurtarma ekibinin yardımları bu süreç adına önemli bir adım oldu.
Önümüzdeki dönem ‘helalleşmek’ parolasıyla seçilme ihtimali çok yüksek olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığındaki Meclis’in çok önemli bir görevi olacak: Türkiye – Ermenistan arasındaki barış süreci. Bu sürece hizmet edecek Ermeni vekillere neredeyse her siyasi yapıda ihtiyaç var. Bu sadece ülkenin Ermenistan’la olacak tarihsel sorunları çözmesi açısından değil, ülke demokrasisi açısından da önem arz ediyor. Ülkede demokrasinin güçlenmesinin mutlaka uluslararası siyasi arenada bir karşılığı olacaktır. Umuyorum ve ümit ediyorum, Meclis’te elini taşın altına koyacak Ermeni vekilleri partiler, seçilecek yerlerden aday gösterir.
Diğer yandan, Ermeni toplumu için iki önemli değeri kaybettik. Kaybettiğimiz şair Kirkor Yeteroğlu’nu ve devrimci Hayrabet Hançer’in abisi Nazar Hançer’i saygıyla selamlıyorum. Her iki değerimiz de muazzam bir tarihi hafızaya sahipti. Gittikleri yerde ışıklar içinde uyusunlar. Աստուած Հոգինները Լուսաւորէ
Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.