Eser Karakaş
Merkez Bankası artık gayrimeşru bir kurum
ABD Merkez Bankası (FED) eski guvernörlerinden (2006-2014) Prof. Ben Bernanke merkez bankacılığı için şöyle demişti: Merkez bankacılığının yüzde ikisi (%2) FED’in para politikası enstrümanlarını amaçlar doğrultusunda etkin kullanabilmesi ise yüzde doksan sekizi (%98) piyasalara güven verebilmektir.
Harvard Üniversitesi iktisat profesörü ve FED’in (ABD Merkez Bankası) sekiz sene başkanlığını yapmış Bernanke’nin bu söylediği çok temel bir doğru.
Bernanke’nin bu değerlendirmesi üzerinden şimdi de lütfen bizim Merkez Bankası’na bir göz atalım.
Bu hafta Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu bankanın enflasyon raporunu sundu.
2021 senesi için Kavcıoğlu enflasyon hedefinin 2.8 puan yükseldiğini ve hedefi yüzde 12.2’ye çektiklerini açıkladı.
Gelelim tekrar Bernanke’ye.
2021 için saptanan, gösterilen yüzde 12.2 enflasyon hedefine piyasalarda acaba inanan bir Allah’ın kulu var mı?
Muhtemelen yok.
Peki, 2021 sonunda enflasyon oranı yüzde 12.2’den çok daha yüksek çıktığında Merkez Bankası’nın zaten yerlerde sürünen inanılırlığı ne olacak?
Merkez Bankası’nın inanılırlığı da guvernörünün inanılırlığı kadardır.
İşte tam da bu nedenden Merkez Bankası guvernör atamaları bir ekonominin etkinliği için yaşamsal bir konudur.
Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı Erdoğan saçma sapan bir sözde faiz-enflasyon teorisini kanıtlamak (?????) için son senelerde Merkez Bankası kurumunun inanılırlığını, güvenilirliğini sıfırlamak için elinden geleni yaptı maalesef.
Artık dikişin tutacağına inanmak da çok zor.
Mesele sadece Merkez Bankası kanununda bankaya verilen temel görev olan fiyat istikrarının vahim ölçüde bozulması da değil.
Ortada kanımca doğrudan Türk Ceza Kanunu'nu ilgilendiren meseleler de var.
En başta da 2017’de yapıldığı iddia edilen (???) o çok karanlık ve bizzat Merkez Bankası Başkanı'nın ağzından gizli olduğu duyurulan protokol meselesi de var.
Protokolün tarafları Hazine ve Merkez Bankası.
Hazine dediğimiz kurumun alanı tamamen kamu parası.
Hazine kamu parasının kasası.
Bir tarafında Hazine’nin yani kamu parasının olduğu bir protokolün gizliliği başlı başına ceza hukukunun konusu.
Merkez Bankası kanununda kendi işlevleri ve Hazine ile olan ilişkileri zaten çok açık belirtilmiş durumda.
Siz ne tür bir amaç için kanunda açıkça belirtilmiş işlevlerin dışına çıkarak protokol yaptınız, bunu kamuya, seçmene, vergi mükellefine tek tek açıklamakla mükellefsiniz.
Aksi durumda bu işin sonu mutlaka ceza yargısıdır, sonrasını Allah bilir, söylemediniz demeyin.
Bütçe cüzdanınız, Hazine kasanızdır.
Kimin cüzdanı, kimin kasası?
Kamu parasını toplayan, harcama izni veren, yöneten TBMM, Hazine ve Maliye Bakanlığının.
Buralarda örtülü ödenek dışında kamu parasına ilişkin bir kuruş dahi gizlilik olamaz.
Olursa, oldurursanız, yargılanırsınız.
Son zamanlarda en güldüğüm laflardan biri de bu kurumlara yani kamu parasının kullanımına ilişkin bazı parlamenterlerin sorularına bakanlar düzeyinden "Ticari sırdır, açıklayamayız." cevabıdır.
Yargı önünde, mesela Yüce Divan'da, açıklayacaksınız.
Ekonominin bu perişan haline bile aldırmadan zavallı bir görmemişliğin göstergesi o çok lüks makam araçları kullanımına ilişkin sorulara dahi yanıt alınamadığını duyuyorum.
Çok berbat bir manzara.
Kamu idarelerinin elinde bulunan arabalara ilişkin 2021 bütçe gerekçesinde biraz bilgi var ama üzülerek görüyorum Cumhurbaşkanlığının elinde ne kadar araba var gözükmüyor, karşısında 0, yazıyla sıfır var.
İnsanın acıyası geliyor.