Eser Karakaş
Merkez Bankası kendi kanununa uymuyor
Eser Karakaş
Türkiye’de Anayasaya, Anayasa Mahkemesi kararlarına, yasalara uymamak maalesef vaka-ı adiye haline gelmiş bulunuyor.
Bu sevimsiz alışkanlığın son örneklerinden birini de Merkez Bankası kanunu üzerinden görüyoruz, yaşıyoruz.
Mayıs 2023 seçimlerini izleyen günlerde Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı, Hafize Gaye Erkan’ın da Merkez Bankası Başkanı olmaları sonrası en azından söylem düzeyinde bir enflasyonla ciddi mücadele niyeti ortaya konuyor.
Bu niyet Orta Vadeli Program’ın Resmi Gazetede yayınlanmasıyla daha da kararlı telaffuz ediliyor.
Ancak, bu dezenflasyon hedefinin dile getirilmesi ile birlikte bir de eşanlı olarak büyüme, istihdam hedefleri dile getiriliyor.
Enflasyonla mücadele ile birlikte büyüme ve istihdam hedeflerinin de öne çıkarılmasını siyasetçiler için anlamsız bulmak pek kolay değil.
Ama, bu hedeflerin, enflasyonla mücadele, büyüme, istihdam birlikte dile getirilmesi Merkez Bankası yönetimi için hem iktisadi olarak anlamlı değil hem de Bankanın (Merkez) yasasına aykırı, lütfen kimse “yahu söz konusu olan bir yasa maddesi, ayet değil ya” demesin, bu ciddi olmaz.
Bu hedeflerin, dezenflasyon, büyüme ve istihdam, birlikte öne çıkarılması iktisaden anlamlı değil çünkü yüzde 70’e çıkmış bir enflasyonla kararlı mücadele edecekseniz, kısa vadede büyüme ve istihdam hedeflerinden taviz vermeniz kaçınılmaz.
Uzun vadede ise (ne demekse!) düşük enflasyon, yüksek büyüme ve tam istihdama yaklaşma hedefleri uyumludur ama ismi üzerinde açıklanan program (OVP) kısa ve orta vadeyi kapsıyor.
Fiyat istikrarı, büyüme ve istihdam hedeflerinin birlikte ele alınması hukuken de sakat, özellikle de Merkez Bankası Başkanı, Başkan yardımcıları ve Para Piyasaları Kurulu (PPK) üyeleri için.
Aşağıya 1970 tarihli Merkez Bankası kanununun 2001 başında revize edilmiş 4. Maddesini kopyala-yapıştır yöntemiyle aktarıyorum.
“Temel görev ve yetkiler
Madde 4- (25/4/2001 tarihli ve 4651 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli)
Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak
için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi
belirler.
Banka, FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMA AMACI İLE ÇELİŞMEMEK KAYDIYLA Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.”
4. Maddenin birinci paragrafına döneceğim ama bugün temel konum ikinci paragraf.
Bu paragraftan da anlaşılacağı gibi Banka (Merkez Bankası) temel ve taviz verilmemesi gereken amacı olan fiyat istikrarı ile ÇELİŞMEMEK KAYDIYLA büyüme ve istihdam politikalarını destekleyebiliyor.
Peki, büyüme ve istihdam hedeflerine göre faiz politikası fiyat istikrarı ile çelişmiyor mu?
Bal gibi çelişiyor ama Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan Hanımın dili bu konuda biraz karışık, hiç net değil.
Bu amaçlara yönelik olarak Merkez Bankasının kullanabileceği farklı enstrümanlar var ama bunların başında hiç kuşkusuz faiz politikası geliyor.
Fiyat istikrarı amacına ulaşmak için, üstelik fahiş hatalar yüzünden enflasyon oranı yüzde 70’e gelmişse, faiz oranlarını yükseltmek, pozitif faiz haddine gelmek kaçınılmaz ama bugün pozitif faiz haddine gelmenin büyüme ve istihdam amaçlarıyla çelişeceği kesin.
Peki bu durumda Merkez Bankası ne yapacak?
Hiç kuşkusuz Bankanın kanununda ne yazıyorsa bu hedeften sapmayacak yani fiyat istikrarı amacı neyi gerektiriyorsa onu yapacak, daha doğrusu Kanun doğrultusunda yapmak zorunda.
Ancak, 31 Mart 2024’de Erdoğan’ın hem siyaseten hem de büyük kentlerin rantlarını kaçırmamak için hayati gördüğü yerel seçimler var ve bu nedenden Erdoğan büyüme ve istihdam hedeflerini öne çıkarıyor.
Merkez Bankası kanunun kendine emrettiği fiyat istikrarı hedefini öne çıkarırsa faizleri yükseltmek mecburiyetinde ama bu karardan Erdoğan hoşlanmıyor ve Merkez Bankası kanununun 4. Maddesinin ilk paragrafında belirtilen Merkez Bankasının bağımsızlığına rağmen Başkanı görevden alıveriyor.
O zaman Merkez Bankası bağımsızlığı tamamen lafta kalmış bir durum bizim ülkemizde.
Bir öneri ile yazıyı bitireyim, Merkez Bankası Başkanı beş sene için göreve getirilmeli ve Türk Ceza Kanununda açıkça belirtilen yüz kızartıcı suçlardan birini işlediği yargı kararı ile tescil edilmeden görevden alınması söz konusu olmamalı.
Erdoğan böyle bir değişiklik yapar mı?
Güldürmeyin beni.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.