Ömer Faruk Gergerlioğlu
Metal yorgunluktan kurtulmak mümkün mü?
Ak Parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisindeki duraklama ve gerilemeyi gidermek için bir şeyler yapmak zorunda hissediyor kendisini. "Ak Parti'de metal yorgunluğu var ",diyerek teşhisini ortaya koymuş, canlanma istemiş, Ak Parti için yeniden 15 yıl öncesine dönmek mümkün mü?
Her ne kadar önemli bir başarısızlık yaşamasa da Ak Parti'nin içi çürümüş durumdadır. Buna karşı çürüme olmadığını ileri sürmek sadece alınan oylarla izah edilemez. Metal yorgunluk ilginç ve önemli bir deyimdir. Uzun süredir Ak Parti’de devam eden çürüme ve yozlaşmadır. Erdoğan bunu kendi diliyle metal yorgunluk olarak ifade etmiş. Bunu kibarlaştırmış. Bu söz Ak Parti’nin demokrasiden uzaklaşma, rantın ve karın ön planda çıkması, çıkar ve iltimasın ön planda olduğunu gösteriyor. Artık Ak Parti’nin yavaş yavaş bu halkın isteklerinden uzaklaştığı, belli bir kesimin isteklerini yerine getirdiğini, bir rant partisi haline geldiği ortadadır. Bütün bunlara rağmen kurtarma çabası cevap bulabilecek mi?
Geçti artık… Bu inişin çıkışı yok, çünkü Ak Parti'nin çürümesi geri dönüşümsüz durumda. Çünkü yanlışı düzeltme kulvarında değil, devam ettirme kulvarındalar.
Bunu bir muhalif olarak söylediğimizi iddia edenlere her geçen gün yenisi açıklanan Türkiye'nin uluslararası arenadaki kötü sonuçlarını gösterebiliriz.
2016 yılında en fazla kötüye giden ülkeler listesinde Türkiye uzak ara birinci sırada. Bir yılda 15 puan kaybederek toplam puanını 38’e düşürmüş ki bu ‘1 en iyi 7 en kötü’ skalasına taşındığında ‘siyasi haklar’ alanında 4, ‘sivil özgürlükler’ alanında ise 5’e tekabül ediyor. İyi bir sonuç mu bekliyordunuz. Bu kadar demokrasiye ancak bu kadar iyilik, ne sandınız?
Avrupa konseyi parlamenterler meclisi (AKPM), Türkiye'de hukukun bittiğini söylüyor! 24 Mayıs 2017 tarihli kararda vurgular şunlar. İhraç ve tutuklamalara karşı etkili bir hukuk yolu yok, hakimlerin %25'i ihraç edildi, kalanların da yürütmeyi karşısına alarak etkili bir karar vermesi mümkün değil. OHAL ihraçlarına itiraz, operasyonel değil. Anayasa mahkemesi etkili iç hukuk yolu olmadığını gösterdi. Türkiye'yi bu hukuksuzluğa götüren bir parti istediği kadar oy alsın içi çürümüş bir partidir.
Bana gelen bir mağdur eşinin mesajından örnek vereyim. %54 engelli iki koltuk değneğiyle yürüyen bir tutuklunun yakını tutuksuz yargılanma dilekçesi verdiği halde aylardır kabul edilmeyen eşinin bugün düşüp kaburgasını kırdığını haber verdi bana. Tutuksuz yargılanması için daha hangi raporu alsın, kimin yakını olsun? Kamu vicdanının sızladığı Kavurmacı örneğinin karşısında onbinlerce çaresiz insan raporlarının dikkate alınmadığını söylüyorsa orada bir parti istediği kadar oy alsın çürümüş bir partidir. Bu uygulamayı yapan parti yüksek oy alsa da kaybetmeye başlamıştır.
Eşi tutuklu Nazlı N. M Ankara Etlik Ö. Lokman Hekim Hastanesinde sezeryanla doğumda. Kapıda polis gözaltı için bekliyor. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı yetkililerine soruyorum.Tutukluluk bir tedbirdir, ne yaptığınızın farkında mısınız? Eşinize,kızınıza yapılsa ne düşünürsünüz?
Bir başka örnek.8.5 aylık hamile anne tutuklu. Karnındaki bebek kalp ve böbrek hastası. Bebek için tam teşekküllü bir hastane şart. Ancak izin yok! Bunu hangi vicdan kabul eder?
Bütün bu vicdansızlıkları bir de dini söylemlere sarılarak örtme çabası yok mu? Dini söylemlerle yaptığının dini bir mücadele olduğunu söylemeler yok mu? Emevi döneminden başka bir dönemi hatırlatmıyor bize.
Bu uygulamalara imza atan bir parti istediği kadar oy alsın çürümeye, yıkılmaya mahkumdur. Çünkü ondaki metal yorgunluğu değil, insanlarda metal zehirlenmesine yol açan hastalıktır.