Candan Yıldız

Candan Yıldız

Mezar isterken toplum…

Kemal Gün, çocuğunun kemiklerini istiyor. 81 gündür duyması gerekenler sağır ve dilsiz. Suç ortaklığı öyledir.  Ne görmek, ne duymak istersiniz.

Devlet literatüründe gücün infaz yetkisi anlamına gelen "Bir gece ansızın gelebiliriz" KHK’sı ile ihraç edilen Ege Üniversitesi felsefe hocası Serdar Tekin, faşizm şartları nedeniyle doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan, geriye ciddi sorgulamalar bırakan akademisyen Hannah Arendt ‘ın son dönemin maymuncuk kavramı "Kötülüğün sıradanlığı" için bir yazısında şöyle demişti: "Kötülüğün sıradanlığı, işlenen suçların sıradan olduğunu değil, aksine sıradan insanların, sıradan gailelerle, sıradan olmayan suçlara ortaklık edişini anlatır. Kişinin bir şeyi yaparken bunu yapmakla neyin parçası haline geldiğini düşünmemesini, doğru ile yanlışı ayırma yetisini kullanmaktan imtina etmesini anlatır."

Bütün toplum hayat gailesinin sıradanlığının suç ortağı kıldığı sıradan olmayan suçların deryasında boğulurken, OHAL öncesi ve sonrasına ait bazı rakamlar vermek istiyorum. Temmuz 2015-Aralık 2016 tarihleri arasında sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı 30’dan fazla yerleşim yeri ve mahalleyi kapsayan operasyonlar nedeniyle 335 bin ile yarım milyon arası insan yerinden oldu. Yine aynı operasyonlarda bin 200’ü sivil 2 bin kişi hayatını kaybetti. (BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği)

Sonrasında hayatlarımıza giren OHAL ülkenin batısı için belki yeniydi. Zira Kürt bölgeleri 15 yıl boyunca OHAL’i yaşamıştı. Ülkenin batısı 9 aydır OHAL’i yaşıyor. OHAL, yıllardır bölgede yaşanan hak ihlallerinin coğrafyasını genişletti. Hiçbir hukuk yolunun açık olmadığı 24 Kanun Hükmünde Kararname ile yaklaşık 115 bin kamu çalışanı ihraç edildi.  İhraç edilmek basit bir işsizlik değil. Sağlık güvenceniz olmuyor, herhangi bir kamu ya da yarı kamu kuruluşunda doğrudan ya da dolaylı çalışamıyorsunuz. SGK kaydınıza konular bir kod nedeniyle ne işsizlik maaşından faydalanabiliyorsunuz ne de özel sektörde iş bulabiliyorsunuz. Pasaportunuz iptal ediliyor. Yurtdışındaysanız Türkiye’ye dönemiyorsunuz. Sivil ölüme mahkûm ediliyorsunuz. 

Yine OHAL döneminde 37 kişi hayatına son verdi.  Ve yine sıradan gailelerle çalışma arkadaşlarını ihbar edenler bu ölümlerin suç ortağı oldu. Ya da ihbar tehdidi ile insanlar suçlara karşı sessiz kılındı.  Devlet eliyle ölümlerin sıradanlaşırken, sıradan çoğunluğun sıradan gaileleri Kemal Gün’ü neden görsün, duysun.

Kendisi de bir Dersim göçmeni olan Kemal Gün şubat ayından bu yana, bombalardan sadece kemikleri kalan çocuğunun kemiklerini istiyor. 81 gündür duyması gerekenler sağır ve dilsiz. Suç ortaklığı öyledir.  Ne görmek, ne duymak istersiniz, hatta bu yetmez bahaneler, gerekçeler oluşturursunuz.  Yalanı yalanla kapatmanın o bitmez savaşı ile yaşamak zorundasınız.

Çocuğuna mezar isteyen bir babanın ölüme göze almasını "haber" görmeyenlere inat, varoluş amacına uygun olarak haberSİZsiniz ekibinden Banu Güven ve Refik Tekin Dersim’e gitti ve Kemal Gün’le konuştu.  Açlık grevinin ardındakini, doğduğun coğrafyanın nasıl kader olduğunu anlıyoruz Kemal Gün’ün sözlerinden. " Kendi halimde bir çiftçi olarak yaşıyordum. ...Oğlum Çayan gazetecilik okudu. Daha işe başlamadan çocuğumu işkenceye aldılar.  Murat’ın küçüğüydü.( Kemiklerini istediği oğlu) . Nisan 2016’da Çayan vuruldu. Onun cenazesini aldık. Kardeşinin cenazesini gördükten sonra Murat mücadelesini böyle verdi. 11 Kasım’da bombardımanda kaybettik."

DHKP-C militanı olan oğlunun öldüğü sığınağa asker, polis, avukatlar ve bir uzman eşliğinde giden Kemal Gün, kendi elleriyle yanmış kemikler bulmuş. "En büyük kemik 4-5 santimdi. DNA’ları olmayacak şekilde bulduk. Topladık ve devlete teslim ettik.  Hiçbir şey istemiyoruz, o kemiklere sadece mezar istiyorum. Bir baba olarak çocuğumun mezarı başında dua etmek istiyorum."

Dört dağ içinde acılı coğrafya Dersim’de devleti teşhir ettiği için her gün 227 TL "Kabahat" cezasının kesildiği Kemal Gün "Ölmekse bedeli ölürüm" diyor.  Çocuğunun parça parça olmuş kemiklerini alabilmek için şubat ayından beri didiniyor ve yüksek değer olan vicdana hala güveniyor.  Seslendiği vicdanlar sıradan gailelerle suça bulanmışken Kemal Gün oğlunu alabilecek mi?  Bu soruya verilecek iki seçenekli yanıt ne olacaksa o, savaş halindeki değerlerden hangisinin tasfiye edileceğinin de yanıtı olacak. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Candan Yıldız Arşivi