Ahmet Nesin
MHP sonunda AKP’lilere saldırma noktasına gelecek…
Sadece insanların değişik değişik kişilikleri olmaz, kurumların da, şirketlerin de, örgütlerin de, partilerin de kişilikleri vardır. Eğer benim gibi gençliğinizden, hatta yeni yetmeliğinizden beri bu işlerin içindeyseniz bunu çok iyi fark edersiniz.
Benim bunu ne zaman fark ettiğim esasında komik, çünkü ben bunu çocuk yaşımda fark ettim, ancak o zamanlar bunun o anlama geldiğini bilmiyordum. İnsanların sadece değişik kişilikleri yok, ayrıca kişiliklerine ve surat yapısına uygun da eşya yada canlı alıyorlar.
Arkadaşlarımın çoğu hangi arabanın ne marka yada hangi yıla ait olduklarını anında çözerlerdi. Ben ise arabaların önüne bakar ve onları insan suratına benzetirdim. Buna belki de ilkokuldaki öğrenci şoförü Fikret Amca ile Yusuf Amca’ya borçluyum. Fikret Amca’nın Chervrolet arabasıyla, Yusuf Amca’nın minibüs Wolsvagen’i suratlarıyla o kadar aynıydı ki, sonradan bilmeden bütün arabalarla insanları bütünleştirmeye çalıştım. Bunu köpek sahipleriyle de yapabilirsiniz. Yani kişiliğiniz yaptığınız ve etrafınızdaki herşeye egemen oluyor esasında.
Peki partilerin yada örgütlerin nasıl bir kişiliği oluyor diyebilirsiniz? Öncelikle onları sonuçta insanlar kuruyor ve o kuran kişilerin kişilikleri onların oluşmasında önemli rol oynuyor. CHP’nin hâlâ devlet partisi gibi olmasının ve bugünle alakası olmamasına karşın hâlâ geçmiş CHP’yi yanlışını bile bile savunmasının nedeni de bu zaten.
Size 3 parti örneği vermek istiyorum, CHP ve kurucusu Atatürk ve İnönü, askerler ve devleti yeniden yapılandırmışlar. O yüzden bugün bile CHP’ye devlet ve beka dediğinizde yine elleri, ayakları birbirine dolaşıyor.
Demokrat Parti, en önemli 2 liderinden birisi Adnan Menderes, ağa ve bu parti Atatürk’ün ve İnönü’nün değişik zamanlarda yapmak istedikleri toprak reformunu ama tek parti döneminde ama Demokrat Parti’yi kurduklarında engellemişler. Celal Bayar da 1938 Dersim Katliamı öncesi bunu bile bile kabul edip başbakan olmuş ama partinin adının demokrat olması, hiçbir zaman demokrat olmaya yetmemiş.
Gelelim MHP’ye, ilk kuruculardan birisi esasında Millet Partisi’ni kuran Fevzi Çakmak, o da 1938 Dersim Katliamı’nın genelkurmay başkanı ve işini sağlama alıp, sonradan partiyi yine asker ve darbe yapmış Alpaslan Türkeş’e teslim ediyor.
Bunun dışındakilere de bakarsanız, en tepedeki kurucuları inceleyin, kişiliklerinin partiye yansıdığını görebilirsiniz.
Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlı, Mehmet Gül, Muhsin Yazıcıoğlu, Haluk Kırcı, Mehmet Ali Ağca, Mustafa Destici, Sami Bal, Ökkeş Kenger, Veli Can Oduncu…
Daha sayabileceğim onlarca isim var ama bu kişiler daha çok bilinenler. Google’a girin, hem geçmişlerini inceleyin, hem de fotoğraflarını ve tahmin ettiğiniz kişilikleriyle MHP ve Ülkü Ocakları’nı bir karşılaştırın. O zaman neden son zamanlarda dayak atma olaylarının arttığını, neden tehditlerin hep onlardan geldiğini daha iyi anlarsınız. Öyle fazla siyasi analiz yapmaya gerek yok, bu kısa yolu bir deneyin.
Pardon 12 Eylül darbesi döneminde arabasının bagajında 2 adet otomatik tüfek bulunan Devlet Bahçeli’yi unuttum, alınır ve kızar filan, neme lazım…