Murad Mıhçı’dan masallar: Aşure Ülkesi

Masallar her daim umutla ve kazanılarak biter. Eğer bir masal kötü biterse masal değil, kâbus olur ve çocuklar geceleri uyuyamaz. Umarım AŞURE ÜLKESİNDE siyasi yapılar, masal gibi günlere dönülmesi adına çözüm adımlarını atar.

“Eğer iyi bakılacak olursa, hayatımızın tümü bir masaldan, bilgimiz bir aptallıktan, emin olduğumuz şeyler hikayelerden başka bir şey değillerdir; kısacası bu dünyanın tümü bir oyundan ve sürekli bir komediden başka bir şey değildir.”

Michel Foucault

Efendim yeni sansür yasası sonrası bendeniz geçen haftaki yazımda Aşure/Anuşabur tarifini anlatmıştım. (Bu arada okuyan dostlar tarifimi beğenmişler. Özelden yazan çok oldu, aşure yapıp beni gurme olarak evlerine davet edeceklerini söylediler.) Benim cevabım da net oldu; bölgesel yaptığınız bir yemeğin üstüne aşure iyi gider.

Neyse, bugün ise La Fontaine’den masallar kıvamında bir masal anlatacağım. Umarım ilk deneyimimde masal anlatmayı başarabilirim.

‘Murad bree, bizler yaşı kemale ermiş insanlarız. Ne masalı anlatacaksın?’ diyenlere cevabım şu olur; efendim, 22 yıldır birileri masal anlatıyor ve dinliyorsunuz. Bırakın bir kere de ben sizin on dakikanızı alıp bir masal anlatayım. Yazımı okuyan dostlara, ‘Buna hiç mi hakkım yok?’ diyerek cevap vermiş olayım.

Masalıma döneyim efendim. Dağların, diyarların ardında AŞURE adında bir ülke varmış. AŞURE adını aslında ülkede yaşayanların çeşitliliklerinden dolayı almış. Bu ülkede farklı sınıflar, inançlar ve halklar yaşarmış. Çevre ülkelerden göçüp gelmek zorunda kalan başka uluslardan da insanlar yaşamaya başlamış bu ülkede. Bir gün AŞURE ÜLKESİNDE tüm halkları ve sınıfları sahipleneceğini söyleyen yani vaat eden Bembeyaz Partisi kurulmuş. Bu Bembeyazlar geçmiş yöneticilerin hatalarının AŞURE ÜLKESİNE zarar verdiğini ve kendilerinin buna çözüm olacaklarını söyleyerek iktidara gelmişler. Bembeyazlar yeni bir parti değilmiş. Geçmişte başka başka partilerde siyaset yapmışlar. Önce Bembeyaz Parti farklı kesimlere de göz kırpmış. Toplumun dinamiklerini iyi bildikleri için her kesimden birilerinin temsiliyetine göstermelik dahi olsa yer vermiş. AŞURE ÜLKESİNDE yaşayan her birey kendisinin temsil edildiğine inanmış.

Bembeyaz Parti büyük büyük sözler vermiş: Sınır komşularla sıfır sorun, halklar ve farklı inançların sorunları çözülecek, geçmişle barışılacak, demokrasi gelecek, ekonomik istikrar, Silikon vadisi kurulacak, sağlıkta çözüm gibi.

İlk başlarda Bembeyaz Partisi söylemlerine uyacak minik adımlar atar gibi yapmış. İnançların ve halkların temsilcileriyle görüşmeler yapmış. Eskiden el konulan malların iadesi problemini çözeceğine söz vermiş, savaşan unsurlarla müzakere için adım atar gibi yapmış.

Ancak sonra yakıt buldum diyerek jelibon madenlerini anlatmış. Teknoloji üretimi yapmak yerine verilen teşvikler Bembeyaz Parti’ye yakın olanları zenginleştirmiş. (Nihayetinde teknolojiden bahsedenler elektronik direnç üretimi dahi yapamamış.) Sınırlarında kim varsa neredeyse hepsiyle kavga etmiş ve alavere, dalavere yapmış. Tarım ise daha da içler acısı bir hal almış.

Bunun üzerine bazı Bembeyazlılar partiyi terk etmiş. Bazı Bembeyazcık partililer başka başka partiler kurmuş. Bunun üzerine bakmış Bembeyaz Parti’nin başkanı bu iş böyle gitmeyecek, hemen Kurtlu Elma Partisi’ne yanaşmış.

Oooo durun AŞURE ÜLKESİNDEKİ diğer partileri daha anlatmadım. O dönem hali hazırda zaten var olan Kurtlu Elma Partisi ve Altın Ok Partisi’nin yanı sıra daha sonra kurulmasıyla tüm dengeleri değiştiren Çınar Ağacı Partisi varmış.

Çınar Ağacı Partisi yeni kurulan bir parti gibi görünürken zaman içinde köklerinde geçmişte direnen tüm unsurlardan beslenerek filiz alarak olgunlaşmış. Rüzgarlara, hava koşullarına direncinden dolayı gövdesi büyük bir yer kaplamaktaymış. Bazıları boyu kısa dese bile, kavak ağaçları gibi bir anda büyüyerek değil, köklerinden güç alarak genişlemiş ve kocaman bir yer kaplamaya başlamış.

Neyse masala döneyim. Bembeyaz Parti güç kaybedince, Kurtlu Elma Partisi ile çıkar uğruna yakınlaşmışlar. Kurtlu Elma Partisi’nin Başkanı da bu güçten istifade ederek kendi muhalif kurtçuklarını tasfiye etmiş. Tasfiye edilen Elma Kurtlarından bir tanesi Cici Partiyi kurmuş. (Adına kanmayın sakın. Ne kadar cici olduklarını görmek için geçmişe bakmak gerek.) Cici Parti ile Altın Ok Partisi hemen yakınlaşmışlar. Demişler ki ‘Biz muhalifleri toplayalım, elips bir masa kuralım, yan yana oturup güçlü bir muhalefet oluşturalım.’ İlk başta bu masa bir umut olarak görülmüş fakat sonrasında iş çıkar amaçlı konuşmalara gelince anlaşmazlıklar başlamış. Masa dışında bulunan Çınar Ağacı Partisi’ni görmezden gelmişler. Görmezden gelmişler gelmesine ama Bembeyaz Parti ve Kurtlu Elma Partisi’ni seçimlerde yenebilmelerinin Çınar Ağacı Partisi’nin dalları sayesinde olabileceğini unutmaya başlamışlar.

Çınar Ağacı Partisi kendi içindeki demokrasiyi oluşturduğundan dolayı kendisinden sadece iktidar partileri değil, diğer muhalif partiler de çekiniyormuş. Çınar Partisi’nin köklü dallarından ‘Elips masada olanlar eğer bizim çağrılarımıza cevap vermezseniz ve görüşmekten kaçarsanız, kendimiz bir aday gösteririz. Eh olacaklardan da siz sorumlu olursunuz.’ açıklaması gelmiş. Bunun üzerine tek başına kazanacağını sanan elips masadaki partiler beklemeye geçmiş ve sessizliklerini sürdürmüş.

Bu sessizlik olduğu sürece Bembeyaz ve Kurtlu Elma Partisi kaybetmiş olduğu güçlerini toplamak için elindeki tüm imkânları kullanmaya başlamış. Yasaklar getirmişler, cesurca yazan, haber yapan ve konuşan insanları hedef gösterip tutuklamışlar. Yıllarca çözemediği konuları çözme vaadiyle ilk geldiği dönemdeki gibi umut vermeye başlamışlar. Peki masalın sonunda ne olmuş? Bunun cevabını haftaya okuyacaksınız. Arkası yarın misali arkası gelecek hafta…

Mario Levi’nin söylediği gibi “Hayalleri, masalları ve yenilgileri olmayan insan yaşadığını söyleyebilir mi?” Masallar her daim umutla ve kazanılarak biter. Eğer bir masal kötü biterse masal değil, kâbus olur ve çocuklar geceleri uyuyamaz. Umarım AŞURE ÜLKESİNDE siyasi yapılar, masal gibi günlere dönülmesi adına çözüm adımlarını atar.

Yazımın sonunda bir sağlıkçı olan sevgili ŞEBNEM KORUR FİNCANCI’nın hedef gösterilmesini lanetlemek ve kınamak istiyorum. Bırakın da bir sağlıkçı bildiği konularda konumu gereği söylemesi gerekenleri söylesin ve insani açıklamalarını yapabilsin.

Not: Yazım, hayal ürünüdür, sadece bir masaldır. Masalı okuyan okurlar da hemen kanacak insanlar değillerdir. Bu yazı kimseyi yanıltmak amacı ile kaleme alınmamıştır. Kimse üstüne alınmasın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi