Nebati’nin heterodoksisi ve alenen saçmalama

Merkez Bankası'nın uyguladığı para politikalarına ve Maliye/Hazine’nin uyguladığı maliye politikalarına heterodoks politikalar demek dünyada yaygın heterodoks iktisat politikaları uygulamalarına çok büyük bir hakarettir.

İktisatçılar dünyası ana akım iktisat politikaları demetine ortodoks politikalar adını veriyorlar.

Günümüzde ortodoks politikalar dendiği zaman neoklasik iktisat teorisi ve buradan türeyen iktisat politikaları anlaşılıyor çok ağırlıklı olarak.

Heterodoksi ya da heterodoks iktisat politikası ise ana akım iktisat politikalarından kısmi ya da daha radikal sapmalar gösteren iktisat politikalarına verilen ad.

Heterodoks iktisat politikası yanlış, sonuç alınamayacak iktisat politikası sepeti demek değildir, saçmalama hiç değildir.

20. yüzyılın en önemli iktisatçılarından biri olan Keynes’in adıyla anılan Keynesci iktisat politika önerileri 1930’ların ikinci yarısında ve özellikle de İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda adeta ortodoks iktisat politikaları diye anılır, bilinirdi. 1980’lerin başından sonra ise neoklasik tezlerin ve iktisat politikalarının tekrar başat kategori olması ile birlikte Keynescilik artık heterodoks politikalar olarak anılmaya başlandı.

Keynesci tezlere ya da neoklasik tezlere daha yakın hissedebilir bir iktisatçı kendini ama şunu da çok net görmek, bilmek lazım, hiçbir aklı başında iktisatçı Keynes için tezleri, önerileri saçmalıktır diyemez.

Keynes’in ünlü Genel Teori kitabı 1936’da yayınlandığı zaman dönemin çok önemli iktisatçılarının başında gelen Sir J.R. Hicks 1937’de şöyle bir değerlendirmede bulunmuş idi ve bu satırların yazarının da ne zaman Keynescilik tartışılsa aklına Hicks’in bu değerlendirmesi gelir: “Keynes’in kitabını satır satır okudum, çok önemli bir kitap, her satırına katılıyorum ama kanımca kitabın ismi hatalı, bu kitap bir genel teori kitabı değil belirli bir konjonktürde geçerli özel bir teori”.

Gelelim Türkiye’de son senelerde uygulanan iktisat politikalarına ve Maliye Bakanı Nebati’nin bu politikaları heterodoks olarak adlandırmasına.

HETEREDOKS POLİTİKAYA HAKSIZLIK

Merkez Bankası'nın (MB) uyguladığı para politikalarına (!) ve Maliye/Hazine’nin uyguladığı maliye politikalarına heterodoks politikalar demek dünyada yaygın heterodoks iktisat politikaları uygulamalarına çok büyük bir hakarettir, en azından çok büyük bir haksızlıktır.

AKP’nin son senelerde uyguladığı iktisat politikaları ne ortodoks, ne de heterodoks iktisat politikalarıdır, olsa olsa büyük saçmalamalardır.

Bu saçmalamalar dizisinin farklı nedenleri var, birincisi Cumhurbaşkanlığı kurumunun özellikle para politikalarına yani Merkez Bankası politikalarına çok yanlış tercihlerle müdahaleleri, Merkez Bankası bağımsızlığının çanına ot tıkanmış olması ve faiz politikalarını Nas’a bağlamış olması ise ikincisi ise maalesef hem MB’da hem de Hazine ve Maliye Bakanlığı'nda etkili kadroların olağanüstü niteliksiz olmasıdır.

MB’da ve Hazine/Maliye Bakanlığında da hala ve hala nitelikli kadrolar mevcuttur ama artık onlar arka plandadır.

Başka nedenler de mevcut ama bu iki neden ekonomide içine düştüğümüz bataklığı görmek için kanımca fazlasıyla açıklayıcı.

Enflasyonla mücadele etmek amaçlı Merkez Bankasının politika faizini Erdoğan kaynaklı takdirle düşürmesine heterodoks politika demek olanaksızdır, heterodoks politikaya haksızlıktır, büyük bir yanlıştır, hatta saçmalamaktır, kimse alınmasın.

Maliye politikalarının etkinliği çok ama çok büyük ölçüde saydamlıklarına bağlıdır, Sayıştayın bu ölçüde etkisizleştirilmesi de eşit ölçüde saçmalıktır, saydamlık kaybının etkinlik boyutu çok büyüktür.

Kısaca vahim yanlışların, saçmalıkların adı Heterodoks politikalar olarak konmuştur, bir iktisatçı olarak çok üzgünüm.

Son haftalarda bu saçmalamaların maliyetinin ne olacağını çok net görmeye başladık, 28 Mayıs sonrası Türkiye’yi ekonomide çok ama çok zor günler beklemektedir.

28 Mayıs’ta kim Cumhurbaşkanı olursa olsun ertesi gün ekonomik çöküntü üzerimize abanacaktır, buna kuşku yok ama kimin Cumhurbaşkanı olacağına bağlı olarak bir sene sonraki manzara aynı olmayacaktır.

Erdoğan’ın çevresinde bu büyük zorluklar karşısında etkin politikalar üretecek bir kadro yoktur, Türkiye vatandaşı uluslararası kadroların Erdoğan’ın çağrılarına cevap vereceklerine de inanmıyorum çünkü Erdoğan inanılmaz bir itimat sorunu üretmektedir çevresine.

Millet İttifakının ise yanında gerçekten çok nitelikli bir iktisatçı kadrosu vardır ve bu nitelik farkı iki ittifak arasında büyük fark yaratmaktadır.

Seçimi kim kazanırsa kazansın Haziran başından itibaren çok sıkıntılı bir dönem başlayacaktır ama Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda bir sene sonrasına ilişkin tüm piyasalarda olumlu işaretler oluşacaktır.

İktisatçılar için çok ilginç bir dönem var önümüzde.

Aslında sadece iktisatçılar için değil hepimiz için.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniver

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi