Eser Karakaş
Nobeller, üniversitelerimiz, liselerimiz
Bu işi pek sevmiyorum ama bu yazım biraz polemik eksenli olacak.
Bu hafta 2018 Nobel ödüllerini kimlerin aldığı belli oluyor.
Ekonomiden başka dallara kadar, edebiyat hariç, bir dizi dalda Nobel sahipleri belli oluyor.
Ekonomiden başlayalım polemiğe ve başka dallara kadar gelelim.
Ekonomi Nobelini iki çok önemli iktisatçı paylaştı bu sene: William Nordhaus ve Paul Romer.
Bu yazımda bu profesörlere bu sene Nobel ödülü neden verildi, hangi katkıları öne çıkarıldı meselesine girmeyeceğim yani sıradan bir bilgi aktarma işi yapmayacağım, neden Türkiye’den bir bilim Nobeli çıkmıyor (Prof. Sancar tüm kariyerini ABD’de yapmış bir bilim insanı) meselesini de tartışmayacağım, yazımın başında belirttiğim gibi bir polemik yazısı olacak.
Türkiye’de üniversite sayısının ucunu artık kaçırdık, kaç tane ekonomi bölümü var, kaç tane ekonomi hocamız var bunları da bilmiyorum.
Yalnız bildiğim bir mesele var.
Bugün üniversitemizde görev yapan ekonomi doçent ve profesörlerinden hazırlıksız olarak sadece on dakika, mesela Paul Romer’in (Ekonomi Nobeli, 2018) çalışmaları, katkıları konusunda bir açıklama yapmaları istense acaba kaç kişi bu on dakikayı geçmeyecek sunumu yapabilir?
Bir adım daha atabilirim, acaba kaç ekonomi doçent ve profesörümüzün Paul Romer’in çalışmalarından ve hatta varlığından haberi var?
Bu sayının, çok iddialıyım, on ya da yirmiyi geçmeyeceğini düşünüyorum.
Bizim ekonomi hocalarımızı Paul Romer ile karşılaştırmak falan istemiyorum, gerçekçi değil ama bir kişi ekonomi profesörü ünvanını taşıyor ise kendi dalında bu büyük ödüle layik görülen kişilerle en azından ilgilenmeli diye düşünüyorum.
Ekonomi Nobel ödülleri verileli iki gün oldu, iki gündür acaba Romer’i tanımayan kaç hocamız bu alanda bir araştırma yapıp bu kişinin katkıları konusunda kendini bilgilendirdi?
Bu soruları fizik, kimya ya da tıp Nobelleri için de sorabilirsiniz.
Önce lise fizik, kimya, edebiyat hocalarımızdan bir örnek verelim.
Bir lise öğretmeninin fizik, kimya alanında Nobel alan bir bilim insanının kuramlarını bilmesini beklemek haksızlık olur ama bir öğretmenin mesleğini gereği gibi yapabilmesinin ön koşulu olarak merak kavramını koyarsanız lise öğretmenlerinin dahi fizik, kimya dallarında hangi alanlara Nobel verildiğini bilmesi, ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum ve hatta bir adım daha ileri gidiyorum, öğrencilerimize de, en azından mesela bir çocuğu heveslendirmek için, Nobel alanlarını, konuları özetlemesi şart diye düşünüyorum.
Edebiyat öğretmenlerimizin kaç tanesi her sene, o yıl Nobel edebiyat ödülünü alan yazarın kitaplarını öğrencilerine tanıtıyor, okumaları konusunda tavsiyelerde bulunuyor hatta bizzat sınıfta o kitapları tartışıyor?
Diyeceksiniz ki, acaba Nobel edebiyat ödülü alan kişinin sınıfta okutulmasına, tartışılmasına müfredat cevaz veriyor mu, bu da başka konu.
Türkiye ısrarla yükseköğretimde, orta öğretimde, liselerde reform konusunu tartışıyor.
Çok açık ifade ediyorum, üniversitelerde kendi dalında Nobel alan kişiyi tanımayan, ilgilenmeyen hocalarla (!) yükseköğretim reformu yapsanız ne yazar, yapmasanız ne yazar?
Edebiyat Nobel ödülü alan kişinin kitaplarını dahi okumayan edebiyat öğretmenleri (çoğunluk olmalarından büyük endişe ediyorum) ile liselerde reform tanımsız, abes bir girişimdir.
Söylediklerimi biraz fazla abartılı buluyorsanız, lütfen çevrenizde küçük bir araştırma yapın, durumu göreceksiniz.
En vahimi ise, belki psikolojik bir korunma mekanizmasıdır, Nobel ödülleri ile, kendi dallarında bile ilgilenmeyi gereksiz, anlamsız gören sözde öğretim üyeleri, sözde lise hocaları ile dolu çevremiz.