Ömer Faruk Gergerlioğlu
OHAL niye kalkmalı?
Yayınlanma:
Güncelleme:
Hak ve Adalet Platformu olarak yaptığımız 487 sayfalık OHAL ve KHK araştırması bize buzdağının altındaki büyük felaketi gösterdi. OHAL mağdurlarının yüzde 17'si intiharı düşünmüş.
OHAL 18 aydır tepemizde Demokles'in kılıcı, her türlü hukuksuzluk OHAL mazeretiyle meşrulaştırılıyor.
OHAL niye kalkmalı? Vicdansızlıkların, insafsızlıkların bitmesi için kalkmalı...Daha da gerilen bir toplum olmamamız için kalkmalı...İnanılmaz yıkıcı, çürütücü hallerin bitmesi için kalkmalı.
Mesela son dakika kararı. AYM kararına karşın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın tutukluluğuna devam kararı vermiş. Bir hukuk ayıbı olarak izlediğimiz bu davada AYM'ye rağmen bir alt mahkemenin kararı Yargının halini ortaya seriyor.
OHAL'in devam etmesi için kimse bana tek bir neden söyleyemez ama ben bitmesi için binlerce neden söyleyebilirim. Bu toplumun yükselen feryatlarını duyan birisi olarak bu konuda binlerce örnek sunabilirim size.
OHAL muhalifler için bile doğallaştı, bu itirafı tüm hukuksuzlukların kaynağı olan OHAL'e karşı somut, etkin bir tavır alınması için belirtiyorum. OHAL adeta tüm kötülüklerin anası oldu, devam etmemelidir.
Hak ve Adalet Platformu olarak yaptığımız 487 sayfayı tutan OHAL ve KHK araştırması bize buzdağının altındaki büyük felaketi gösterdi. Bu toplumda OHAL mağdurlarının yüzde 17'sinin aklından intihar düşünceleri geçmişse bunun nedenini soruşturmak en önemli meseleniz olmaz mı?
Bilinen, sesi duyulan mağdurlar var. Ya peki diğer mağdurlar? Sessiz yığınlar? Tüm hüznünü içine akıtan mağdurlar...? İşte Hak ve Adalet Platformu raporu'ndan sunacağım mağdur ifadeleri size gerekeni anlatacak. Araştırma, 2 bin 173 kişiyle yapılan anketten alınan cevapların bilimsel analiziyle oluşturuldu.
Devlete, topluma, değerlere karşı nasıl bir hayal kırıklığı oluşturulduğunu mu merak ediyorsunuz? Mağdurları dinleyelim.
"Hiçbir ferde güvenemez oldum. Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Kurumlarına inancım kalmadı. Milletimin duyarsızlığı, umursamazlığı ve vicdansızlığının ne boyutta olduğunu idrak ettim. İnsanımızın temel insani değerleri terk ettiğinin, kısa yoldan makam, mevki ve maddiyat peşinde olduğunun farkına vararak çıkar elde etmek için ne kadar büyük haksızlık ve hukuksuzluğa göz yumabileceğini hep birlikte müşahede ettik. Hak, hukuk, adalet, milliyetçilik, din, diyanet gibi kavramların aslında elde edilecek çıkarlar için bir kılıf haline nasıl getirebileceğini gözlemledik."
İnsanların nasıl köşeye sıkıştırılarak isyan ettiğini mi merak ediyorsunuz?
"Vatan haini ilan edildim. Bankada mail adresi bile değiştirilirken imza örneği ve kimlik fotokopisi alınıyor. Hastanede doktor ilaç yazarken devletin ödemediği ilacı yazıyor. Gittiğim her sektör ve kurumda uyarı ile karşılaşıyorum. Akrabalarım, korkularından ya da gerçekten vatan haini olduğumu düşünerek her türlü maddi manevi iletişimi yardımı kestiler.... HİÇ OLDUM. KOCAMAN KOSKOCA BİR HİÇÇÇÇÇÇ."
İnsanların nasıl bir adalet ve hukuk hasreti içinde olduğunu mu öğrenmek istiyorsunuz?
"...İş bulamayınca tabi sosyal güvencemiz de kalmadı. İş bulsak dahi sigorta yaptırmaya insanlar korkuyor zira işverene devlet tarafından yaptırımlar uygulanıyor. Sigortasız iseniz zorunlu GSS'ye tabi oluyorsunuz ve gelir testi yaptırmazsanız cezası var. Ben de bulunduğum ilçenin kaymakamlığına gelir testi yaptırmak için gittim. Gittiğim yer beş sene kapısının önünden geçtiğim bir yerdi ve görev yaptığım okulumun tam karşısında idi. Görevli bir şeyler anlatırken ben yönümü okula dönmüş buğulu gözlerle okulumu izliyordum. Allah'ım sen şahit ol yaşananları asla unutmayacağım, bu zulme ortak olanları asla unutmayacağım. En büyük gayem kraldan çok kralcı olarak zulme ortak olanlara hukuk önünde hesap sormak olacak."
"OHAL mağdurlarının neden yüzde 17 gibi çok yüksek bir oranı intiharı düşündü" diye mi soruyorsunuz?
"Hem bedensel hem de ruhsal sıkıntılar yaşıyorum. Her gün ama her gün Allah'ın tez zamanda canımı almasını dua ediyorum. Dayanacak gücüm yok. Eğer adalet şimdi gelmeyecekse ölüm sanırım tek kurtuluşum."
Muhafazakar, dindar insanların bir başka muhafazakar gruptan gördükleri karşısında ne hissettiklerini öğrenmek mi istiyorsunuz?
"Birlikte namaz kıldığımız namertlerin asgari insanlık özelliklerini taşıyamadıklarını gördüm."
Öz kardeşin bile nasıl bir eyyamcı olduğunu mu görmek istiyorsunuz?
"Eşimin cenazesine gelmeyen kardeşlerim oldu. 'Devlet kendini korumak zorunda siz de arada kaynadınız' diyen kardeşlerim oldu."
İnsanların aile boyu nasıl ürkek bir güvercin edildiğini görmek mi istiyorsunuz? Ağır sorgulamaların nasıl başladığını anlamak mı istiyorsunuz?
"Eşim de ...bir pazar kahvaltısında gözaltına alındı. Dört gün nezarette tutuldu. Sonra yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı. Hala sabahları çalan zillere sütçüdür diyemiyoruz. Çocuklar dâhil polis mi acaba diye tedirgin oluyoruz. Ailecek hatta sülalecek, psikolojik, sosyolojik birçok sıkıntılar yaşadık. Halen anti depresan ilaçlar kullanmaktayım. Asgari ücretle bir iş yerinde çalışmaktayım. Öğrenim ve mesleki kariyerime zerre katkı sağlamayan bir yapıyla iltisaklı görülerek 9 yıllık emeğim gasp edildi. Her iki taraftan da davacıyım. Hem cemaatten hem de devlet idaresinden."
İnsanların nasıl bir ümitsizlik uçurumuna itilerek perişan edildiğini mi görmek istiyorsunuz?
"Her an yaşadığım psikolojik fiziksel maddi manevi aklınıza ne gelirse ölümsüzlük adına dibine kadar yaşıyorum ve hayata tutunmak için bir sebebim yok insanların bana şüphe ile ve acıyarak bakması beni paramparça ediyor."
Akademisyenliğin, bilim adamlığının nasıl bir paçavra gibi ayaklar alındığını öğrenmek mi istiyorsunuz?
"Hocam merhaba. Eski bir akademisyen olarak Pegem Akademi yayınevinden çıkan "Etkinlik Örnekleriyle Güncel Öğrenme Öğretme Yaklaşımları" kitaplarının 3 serisinde de kitap bölümü yazarıyım ancak nasıl bir korku hakim olmuşsa ülkeme tanıtım bülteninden ismimi silmişler."
Biliyorum tutuklu olduğu için aylarca göremediği, dokunamadığı yoğun bakımdaki evladının cenazesinde bile kelepçesinin çözülmediği, mezarına toprak atamayan bir babanın derin hüznünden haberi olmayan bir toplumda bu örnekler için toplumdan ses beklemek biraz fazla bir istek. Ama ne yapalım, biz çırpınırız duymayanın kendi günahıdır. Elbette duyulacak, sorulacak günler vardır.