Sibel Hürtaş
Ölmüşlerin ruhuna!
Yüksek Seçim Kurulu'nun 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı adaylarına yapılan bağışlarla ilgili incelemesine göre; Recep Tayyip Erdoğan'a adaylık süresince bağış yapan 866 kişi aslında ölü!
YSK incelemesinden böyle bir sonuç çıkmış. İnsan aklında bir sürü durum canlanıyor.
Akla gelen en mantıklı durum, 866 kişinin birden Erdoğan'a bağış yaptıktan sonra öldüğü.
Eğer öyle olsaydı muhtemelen YSK incelemesine konu olması mümkün olmazdı. YSK böyle bir karar vermiş olsa; yapılan bağışların hiçbiri "bağış yapan az sonra ölürse" diyerek muhatapları tarafından harcanmaya cesaret edilemezdi!
Bağışın yapıldığı sırada bu kişilerin ölü olduğu neredeyse kesin... Kesin de nasıl oluyor bu durum? YSK kararında bunun yanıtı yok.
Öncelikle bu bağışların hepsinin adayların banka hesaplarına yapıldığını belirtelim. Kişiler ya banka şubelerine gidip parayı adayların hesaplarına yatırıyorlar ya da kendi hesaplarından internet bankacılığı üzerinden havale yapıyorlar. Öyle görünüyor ki; bu 866 kişi gerçek kişi olmadığından bir banka hesapları yok; internet bankacılığını kullanmamışlar.
Geriye kalan tek seçenek ise bağış yapmak isteyenlerin ölmüşlerin kimliği ile banka şubelerine gidip bağış yatırdıkları. Kimliği ile diyoruz, zira Yüksek Seçim Kurulu'nun bağışlara ilişkin genelgesi 'Türk vatandaşı olma zorunluluğu, TC kimliği yok ise bunu belgeleme zorunluluğunu' getiriyor. Dolayısıyla bir kimlik zorunluluğu geliyor.
866 kişinin birden ölmüşlerin kimliği ile banka sıralarına yığılması da akla mantığa pek uygun görünmüyor. Olsa bile 866 kişinin birden kimlik doğrulaması sırasında gözden kaçtığı da...
Erdoğan, YSK'ya bir yanıt gönderiyor.
"Ölü durumda olan kişiler adına yapılan bağışlar" açıklamasını yapıyor.
Yani gerçek kişi bağış yapmış ve muhtemelen açıklama bölümüne "ölmüşlerim adına" demiş; zira bankacılık sistemi, sınırlarımızı da zorlayarak başka bir açıklamayı kabul görmüyor...
Bu açıklama uyarınca bir de söz konusu incelemenin nasıl yapıldığını sorma gereği hasıl oluyor.
Havale yapanların kimlik bilgileri sisteme girilmiş ve sistem otomatik olarak, ölüleri ayırmış. 866 kişinin ismi de böyle ortaya çıkmış. Dolayısıyla kimse açıklama bölümüne bakmaya ihtiyaç duymamış.
Ortada ilginç, oldukça ilginç bir durum var...
Erdoğan kanadından gelen yanıtta diğer dikkat çeken ise "Ölüler adına yapılan bağışlar seçim harcamalarında kullanılmadı" şeklinde.
Banka üzerinden yapılan havalelerden gelen paraların hangisinin ölüler tarafından hangisinin diriler tarafından yatırıldığını nasıl ayırt ettiniz? Dirilerin gönderdiklerini harcayalım ama ölülerin gönderdiğini saklayalım mı dediniz? Eğer öyle dediyseniz birinci ölü havaleyi yapar yapmaz niye kalan 865 ölüyü uyarmadınız?
O da başka bir muamma...
Hemen ekleyelim, karara göre Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener'e de birer ölü 100'er TL; 7 ölü de Muharrem İnce'ye 860 TL yatırmış. İnce ve Karamollaoğlu'nun yanıtı net: "Bağış yapanların ölü olup olmadıklarını bilmemiz mümkün değil."
Bilmiyorum size de her seçim rastladığımız "ölü seçmen" tartışmalarını anımsattı mı?
Ama sistemde bir "ölü problemi" olduğu kesin.
O paralara ne oldu diye sorarsanız söyleyelim; Yüksek Seçim Kurulu o paraları Hazine'ye irat olarak kaydetti.
Gerekçesi: Ölü para yatıramaz.
Buna kimsenin itirazı yok da.
Sorun, Yüksek Seçim Kurulu'nun sistemde bir kara delik halini alan "ölü problemini" nasıl çözeceğinde...