Orada araştırma soruşturma, burada yalan dolan ve tapınma

Büyük Birader’in ağzından çıkanı yazınca haber sanılıyor. Halbuki gazetecilik, eğmeden bükmeden gerçeği aktarmak. Kamu çıkarı için. Çok sorun var meslekte çok. Keşke onlarla uğraşabilsek.

22-25 Haziran günleri ABD’de Arizona eyaletinin Phoenix kentinde ‘’Investigative Reporters and Editors’’ün (IRE-  Araştırmacı Gazetecilik Muhabir ve Editörler Birliğinin) yıllık toplantısı gerçekleşti. 1977’den bu yana yapılan bu konferanslar, özel olarak ABD’de genel olarak dünyada gazeteciliğin mevcut durumunu, sorunlarını ve geleceğini sergilemesi açısından önemli.

4 gün boyunca eşzamanlı olarak yaklaşık 150 panelin düzenlediği konferansa 2000’den fazla gazeteci, radyocu, televizyoncu, gazetecilik okulu öğrencisi, basın meslek kuruluşu mensubu, iletişim akademisyeni ve meraklı yurttaş katıldı.

İngilizcedeki ‘’Investigative Journalism(IJ)’’ deyimine, biz Türkçede ‘’Araştırmacı Gazetecilik’’ diyoruz. Kimi zaman da ‘’Sorgulayıcı/Sorgulamacı Gazetecilik’’. Bu sözcükler, bu alanın işlevini, tanımını iyi ve doğru bir şekilde yansıtmıyor. Çünkü her gazetecilik dalı zaten araştırmacılık gerektirir, sorgulamak da, günlük dilde ve pratikte gazetecilerden çok savcıların işi. Bu nedenle şimdilik sadece ‘’IJ’’ ibaresini kullanacağım.

Gazeteciliğin genel olarak krizde olduğu bir dönemde IJ daha da büyük önem ve değer kazanıyor. Çünkü gazeteciliğin özü muhabirlikse, muhabirliğin tayin edici dalı da IJ.

IRE konferansıyla ilgili birkaç haber, değerlendirme okudum (En kapsamlısının linki). Kıskandım. Biz burada meslekdaşlarımızı cezaevlerinden kurtarmaya çalışırken, mahkemelerde absürd iddianamelere cevap yetiştirmeye çabalarken, saçma sapan yandaş gazetecimsilerle uğraşırken, Amerikalı arkadaşlar, mesleğimizin can alıcı konuları hakkında tartışıyor, eleştiriyor, ilginç katkılar sunuyor.

Konferansta 4 temel konu işlenmiş:

  • Habercilikte, haber yazımında ve içerikte kaynakları zenginleştirmek
  • Ayrıntıları deşmek, esasla taliyi dengelemek
  • Okur kitlesini kazanmak için cazibe merkezi olmaya çalışmak
  • Toplumu doğru yansıtmak

Trump döneminde ABD’de gazetecilik ayrı ve zor bir alan haline geldi. Başkan sizi ‘’Halk Düşmanı’’ ilan etmiş, yazdığınız haberlere ‘’Yalan Haber’’ diyor, teşhir ettiğiniz gerçeklere karşı çıkmak için de ‘’Benim de alternatif olgularım var’’ diye babalanıyor. Gazetecilerin ‘’Bu dünyadaki en ahlaksız kesimden geldiğini’’ iddia ediyor.

Atlanta Journal-Constitution’dan Ken Foskett mevcut durumu ‘’Saldırı ve kuşatma altındayız’’ diyerek betimliyor.

Bizdeki durumu İngilizceye çevirin, mesele belki daha kolay anlaşılır. Arada tabi ki birkaç fark var: Mesela ABD’de şimdilik yazıları nedeniyle hapse atılmış gazeteci yok. Ve neyse ki ABD’de egemen medya dahil, baskılara karşı çıkan çok sayıda medya organı ve gazeteci var.  

IJ’nin en kısa tanımı: Yanlışlıkları, usulsüzlükleri belgeleriyle somut olarak saptamak ve ilgili makamların/kişilerin sorumluluğunu teşhir etmek…

Medyanın giderek iktidarın egemenliği altına girmesine ve bu nedenle de tek sesli hale gelmesine karşı panzehir, IJ. Sürüden ayrılmak istiyorsanız IJ…

Ne var ki, IJ, kolay bir alan değil. Bizde, yukarıdan biri telefon eder, not alırsın, biraz biçime sokarsın, şak diye manşet haber olur!  IJ ise, çok zaman ister, çok yatırım ister ve iyi editör ister…

ABD’de bu aralar IJ’ye en çok ihtiyaç duyulan dört alan da şöyle belirlenmiş:

  • İktidarın politika ve icraatları
  • Dini makamların iç ve dış icraatları
  • Mahkemeler, genel olarak yargı
  • Teknoloji şirketleri

Sonuncu alan önemli. CNBC’den Christina Farr’ın yazdıklarına bakılırsa, dünyanın en büyük 10 şirketinin en az 5’i teknoloji şirketleri. Ve dünyada Halkla İlişkilere en çok yatırım yapan ticari kuruluşlar yine bu teknoloji şirketleri. Bizdeki dev inşaat şirketlerine tekabül ediyor.

Teknoloji muhabirliği, özel uzmanlık isteyen bir alan, ayrıca dev holdingle başa çıkmak da zor bir iş. Ama bu dört alan bizde de geçerli.

Gazeteciliğin prestijinin azaldığı bir dönemde IRE Konferansı kaçınılmaz olarak okur/izleyici/dinleyicinin güvenini yeniden kazanma   konusuna da değinmiş. Internet teknolojisi, yurttaşla medyası arasındaki ilişkiyi neredeyse tamamen değiştirdi. Haber yazım şekil ve yöntemlerini de etkiledi.

Anglo-sakson gazeteciliğin uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı ‘’Storytelling’’ (Öykü anlatma) metodu hala ilgi çekiyor. Kanada CBC’den Julian Sher, ‘’Özel Haber yayınlanır, öykü anlatılır’’ demiş.

Yurttaşın gazetesine/radyosuna/televizyonuna/internet sitesine güvenmesi hatta ona sadık kalabilmesi için hem içerik hem de biçim üzerinde yeni çalışmalar gelişiyor. Sher ideali güzel anlatmış: ‘’Plajda şezlongda güzel bir roman okur gibi…Sinemada heyecanlı bir film izler gibi…Ekran karşısında en sevdiğiniz TV programını seyreder gibi…’’. İşte amaç, yurttaşı haber karşısında böyle bir konuna getirmek.

4 gün boyunca konuşulan/tartışılan konulardan biri de yazı işlerinde çoğulculuk. Yazı işleri medyanın kalbi/beyni. Medya, toplumu doğru yansıtacak. Bu nedenle toplumda ne varsa yazı işlerinde de o olmalı ya da o temsil edilmeli… Toplum dediğimiz, yaş, cinsiyet, etnik/milli kimlik, din, dil, ekonomik köken, siyasi/felsefi görüş açılarından çok farklı insanların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Yazı işleri toplumu anlayacak, izleyecek ve aktaracaksa, toplumdaki çeşitlilik yazı işlerinde de olmalı. ABD’de mesele siyahlar, Amerikalı-Asyalılar ve Latinolar…

Vakti zamanında gazetecilik yapmış ya da köşe sahibi olmuş muhsin,   orhan ya da metingillerden söz etmiyorum. Bizdeki yazı işlerinde kaç Kürt vardır hiç merak ettiniz mi?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi