İnci Hekimoğlu
Özel değil genel genel!
Kayıp 128 milyar doları telaffuz etmeyi daha yeni öğrenmiştik ki, Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, Dünya Altın Konseyi verileri ile Türkiye Merkez Bankası başkanının belirttiği Türkiye Altın Rezerv verileri arasında büyük fark olduğunu söyleyerek 159,2 ton altının akıbetini sordu.
Bu iddia şimdilik sırasını beklediğinden gündemin ilk sıralarına çıkamadı.
Gündemin ilk sıralarına çıkamayanlara bakarak toplumsal duyarlılıktaki seçicilikten de söz edebiliriz, ülke çapına yayılmış hatta sınırdışına uzanmış "kriminal ticaret" yöntemlerinin yarattığı bir tür küntleşme tespiti de yapabiliriz.
Dikkat ederseniz "yolsuzluk" demiyorum. Otosansürün varlığını inkar etmesem de asıl nedeni o değil. Yolsuzluk; meşru, hukuki, yasal sınırların dışına çıkan istisnai olaylara denir. Oysa birazdan sayacaklarıma, sayamayacaklarıma ve "ulaşıma engellenmiş" olanlara birlikte bakılınca rejimi finanse eden kirli çarkın bütün dişlileri görülebiliyor.
Bunca yıllık gazetecilik deneyiminden sonra beni hala şaşırtmayı, "yok artık" dedirtmeyi başaran AKP iktidarının uygulamalarından birkaç örnekle açıklamaya çalışayım.
-Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun "Toledo" yapmayı vadettiği Sur’da enkaz altındaki yakınlarının cesetleriyle imha edilen evlerin yerine yeni konutlar yapıldı.
İktidarın verdiği söz, yaşam biçimlerine uygun yeni konutlar yapmaktı. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Sur’da ortaya çıka çıka kimliksiz, tarihin bütün izlerinin silindiği bambaşka bir Sur çıktı.
Bu da bir yana, TOKİ ev sahiplerinden 40-50 bin liraya alınan yerlere yaptığı konutlar için 400-600 bin arasında bedel istiyor.
Ellerindeki tapulara rağmen bu paraları ödeyemedikleri için ortada kalanlar "Bizim malımızı peşkeş çekiyorlar. Zenginlere satıyorlar. Külliye duy sesimizi. Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız. Müfettiş gönderin. Çevre Şehircilikte çalışan müdür yardımcısı bize başka yer vereceklerini, bizim mallarımızı başkalarına vereceklerini söylüyor. Biz bunu kabul etmiyoruz" diye bağırıyor ama duyan yok. Külliye’nin bilmediği bir şeyi söylemiyorlar sonuçta.
İktidarın "kentsel dönüşüm" dediği bu. Fakirlerin elinden alıp zenginlere lüks konutlar yapmak.
Yani "özel" bir durum değil.
-Mülkiye müfettişlerinin raporuyla, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyumun 5,5 milyon liralık yolsuzluk yaptığı ortaya çıktı. Olayın bir başka boyutu daha var. HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in Artı TV’de söylediğine göre soruşturmaya konu olan dönemde kayyum olan Cumali Atilla’ya ek yetkiler veren dönemin valisi Hasan Basri Güzeloğlu şimdi Mülkiye Başmüfettişi. "Kendi dönemini kendin soruştur" demişler.
Raporda yer alanlara göre, 5,5 milyon lira AKP’nin seçim harcamalarında kullanılmış. İstanbul Belediyesi’nin İstanbulluların parasıyla aldığı lüks otomobilleri AKP’ye vermesi gibi.
Bu durumlar da "özel" değil .
-Ne görevden alınan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın imza attığı skandal yeni, ne Yüce Divan’a gitmesinin önünde set olan AKP’nin tutumu. Reza Zarrab’dan 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı iddia edilen Egemen Bağış gibi büyükelçi bile olabilir.
-Erdoğan’a destek mitingleri yapan mafyatik isim Sedat Peker’in hedef aldığı Mehmet Ağar ve avanesi için dile getirdiği iddiaları da yeni bulan herhalde az sayıda insan olmuştur. Ezelden beri Ağar’la ilgili çok sayıda iddia dolanır ortalıkta, bu iddialar her zaman iktidar içi çatışmaların ya da küçülen pastanın paylaşım kavgasının habercisi olur.
Yerelden ABD’deki Halk Bank davasına , bütün alanlarda ortaya çıkan ilişkiler zincirinin hiçbiri "özel"i , istisnayı ifade etmiyor. 90’larda ilk kez açığa çıkmış ama bugün rejimin karakteri haline gelen "kriminal ticaret"i anlatıyor.
Yani hiçbiri "özel" değil genel.
CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun sosyal medyada paylaştığı şantaj ve tehdit iddiaları da "özel" değil.
Daha önce Deniz Baykal’a, çok sayıda MHP’liye, kamu görevlilerine ilişkin kasetler ortalığa düştüğünde Erdoğan "özel değil genel genel !" diye meydan meydan dolaşıyordu, hatırlarsanız.
Evet şantaj ve tehdit iddiaları epey genel. Ama Erdoğdu’nun (doğru olsa bile) hiçbir ilişkisi "genel"i ilgilendirmez. "Özel" olan budur.
"Özel hayatın gizliliğini ihlal"den erişim engelleri getirilen bir milletvekilinin adının karıştığı cinayet iddiaları ya da bir başbakanın oğlunun karıştığı yolsuzluk iddiaları ise geneldir. Ya da bir güvenlik görevlisinin işkence ve kötü muamelede bulunması "özel hayatını" değil doğrudan kamuyu ilgilendirir.
Özel ile genelin, suç ile evrensel hakların yer değiştirdiği bu rejimde keşke CHP ve tüm muhalefet, bu kirli yöntemlere karşı Erdoğdu’ya sahip çıksa ve keşke "hapisse hapis" gibi gizli teslimiyet mesajları vermek yerine iktidarın tersyüz ettiği hukuk ve demokrasi ilkelerini yeniden yerine oturtacak meşru mücadele yöntemlerine geçse.