Ayşe Yıldırım
Pazarda kadının, mecliste vekilin sesini kesmek
21 Kasım’da İçişleri Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü komisyonda Saadet Partisi Milletvekili Cihangir İslam, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sormuştu:
"Sayın Bakan, çok net birkaç tane sorum var zatıalinize. 6 KHK'li aylardır kayıptı ve son zamanlarda bulundu. Fakat bu KHK'liler hayatın doğal akışına aykırı bir şekilde ne başlarından geçeni açıklıyorlar ne de kendilerine bir avukat istiyorlar. Avukat talepleri de yok ve şu anda Yusuf Bilge Tunç kayıp vaziyette. Yusuf Bilge Tunç'un akıbeti hakkında sizden net bir açıklama bekliyoruz."
Bu ilk sorusuydu İslam'ın, ardından diğer sorularını da sıraladı. Soruşturmalardan aklandıkları halde göreve iade edilmeyen ve pasaportları verilmeyen KHK'lileri, Soylu'nun Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu için söylediği "FETÖ'dür, PKK'dır, terör örgütüdür" sözlerine itiraz ettikleri için gözaltına alınan ve hapis cezasıyla yargılanan iki Saadet Partili'nin durumunu da sordu.
Ama daha sözlerini bitirmemişti ki hem AKP'li milletvekilleri hem de Soylu, İslam’a saldırmaya başladı.
Son olarak bir kez daha vurguladı İslam:
"Benim sizden istediğim soruların cevabı net, kısaca tekrar ediyorum. Yusuf Bilge Tunç'a ne oldu? Bu kaybolup, aylarca kaybolup ortaya çıkan insanların üzerinde ne gibi bir baskı var? İçişleri Bakanlığı olarak bu konuları bize net açıklamanız lazım."
Bu soruların hiç birisine yanıt alamadığı gibi Soylu tarafından "hainlikle" suçlandı İslam.
Bu olaydan bir hafta sonra dün bu kez Cumhurbaşkanlığı Bütçe Komisyonu'nda aynı soru bir kez daha gündeme geldi. Bu kez HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a yöneltti 'kayıplar' sorusunu:
"Aramızda MİT Daire Başkan Yardımcısı da var. Ben çok önemli bir hususu da sormak isterim. Son üç buçuk yılda Türkiye'de 28 insan kaçırıldı. Ve bu insanlar kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırıldı ve işkence edildi. Kimisinin iletileri bize ulaştı bunu Cumhurbaşkanlığına, bakanlıklara adalet, içişleri bakanlığına sorduk tek bir cevap alamadık. Meclis Başkanlığı'na sorduk, incelemedi. Ve ulusal mekanizmaların hiçbiri yanıt vermedi..."
Gergerlioğlu daha sözlerini tamamlamadan Fuat Oktay, araya girip itiraz etti:
"Devlet insan kaçırmaz bunu reddediyorum."
Gergerlioğlu, devam etti:
"Cevap vereceksiniz sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Şubat ayından itibaren sorduğumuz sorulara yanıt verilmedi. Uluslararası başvurular yaptılar. AİHM de BM de Türkiye'ye acil koduyla sorular sordu. 9 ay boyunca TC Adalet Bakanlığı cevap veremedi. Ve sonra bu insanlar aniden Ankara emniyetinde ortaya çıkıverdiler. Farklı illerde kaybolmuş bu insanlar ışınlanmış gibi Ankara emniyetinde ortaya çıkıverdiler. Ve bu insanlar tutuklandı, şu anda 34. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyorlar, MİT mahkemelerinin yapıldığı bir mahkeme burası. Ve bu mahkemelere ne İnsan Hakları Derneği üyeleri alınıyor ne milletvekilleri alınıyor. İnanılmaz bir uygulama devam ediyor. Aylarca bu insanlar gözaltına alındı hiçbir açıklama yapılmadı. Kamera kayıtlarıyla bu insanların Edirne‘den, İstanbul'dan, Ankara'dan kaçırılırken kamera kayıtları var. Ama tek bir mobese kamerası incelemesi yapılmadı. Dönemin beyaz toroslarını kaldıracağız diyen bir iktidar bu döneme siyah transporterlar kavramını ekledi. Sayın MİT daire başkan yardımcısı da burada. Bu konularda bir açıklama bekleriz."
Bir kez daha araya giriyor Cumhurbaşkanı Yardımcısı:
"Bu söylediğiniz şeylerin tamamını reddediyorum..."
Ve işte o anda yanıt veremediği başka bir soru soruyor Gergerlioğlu:
"O zaman AİHM ve BM'ye niye cevap vermediniz?"
Ve bu sırada mikrofonu kesiliyor.
Siyah transporterlarla insanlar kaçırılıyor, kaçıranlar kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtıyor ama devlet görevlileri sus pus oluyor. Sonra bu insanlar aniden ortaya çıkıyor.
Ailelerinden, milletvekillerinden, insan hakları derneklerinden kaçırılarak yargılanıp tutuklanıyor. Kimler tarafından kaçırıldıklarına, nerede tutulduklarına, işkence görüp görmediklerine dair tek bir açıklama yapılmıyor. Bir kişi hala kayıp.
Ve hem İçişleri Bakanı hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı bu soruyla karşılaşınca yanıt veremiyor. Soylu, soruyu soran milletvekilini ‘hainlikle‘ suçluyor. Gergerlioğlu’nun ise mikrofonunun sesi kesiliyor.
Gelin görün ki aylarca ‘kayıplar’ı bulamayan, akıbetleri konusunda sus pus olan bu devlet, pazarda AKP iktidarını eleştirdiği için bir kadını gece yarısı bulup gözaltına alabiliyor.
Hem de kendi evinden 20 kilometre uzaktaki bir arkadaşının taziye evinden.
20 kişilik jandarma ve sivil polislerden oluşan bir ekip tarafından gözaltına alınan 63 yaşındaki kadın gece özellikle soğuk tutulan nezarethanede tutuluyor, ilacını almasına izin verilmiyor ve yurtdışı çıkış yasağıyla serbest bırakılıyor.
Meclis’te milletvekillerini suçlayıp, mikrofonunu kapatarak susturmaya çalışıyorlar. Sokakta insanları gözaltına alıp korkutarak susturmaya çalışıyorlar.
Ama bu susturma girişimleri saklamak istedikleri gerçekleri daha da görünür kılıyor işte.