Ahmet Nesin
Perinçek-Ergenekon-Erdoğan şeytan üçgeninin Diyanet kitabı...
Bunca yıl gazetecilik ve yayıncılık yaptıktan sonra en azından kimi yazarların yada kurumların nasıl bir yazı dili kullandığını öğreniyorsunuz. Yıllar önce bir öykü geçmişti elime, babamın hiçbir kitabında olmadığı gibi arşivde de şimdilik bulamadık ama yazı tarzı o kadar Aziz Nesin ki 5-10 Aziz Nesin okuyan bile anlar, kimileyin uzman olmak da gerekmiyor.
Önceki gün elime bir kitap geçti, daha doğrusu kitabın PDF hâli geçti, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlayacak. Kitabın adını haber başlığı olarak kullandım ve şimdilik dosyada da yazdığı gibi son derece "GİZLİ". Bu son derece "GİZLİ" kitap bana bir şekilde ulaştı ve yakında kitaplaşacağı söylendi. Kitabın önsözünde ne kadar Din İşleri Yüksek Kurulu'nun İnançlar ve Dini Oluşumlar Komisyonu tarafından rapor edildiği yazılsa da bana dil anlamında pek inandırıcı gelmedi. Nedenlerini aşağıda belirteceğim.
Bu çalışma 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlamış ve Fethullah Gülen ekibinin dışında bilip-bilmediğiniz ne kadar dini tarikat varsa incelemiş ve sonuç bildirgesinde akıl almaz bir karara imza atılmış. PDF 226 sayfa, kitap olarak kaç sayfa olur, onu bilemeyeceğim, yazı karakterine ve büyüklüğüne bağlı, detaylarını ileride yazacağım, ilk olarak kafama takılanları yazmaya çalışacağım.
Yazının girişinde de yazdım ya, bunca yıldan sonra yazar ve kurumlarda uzmanlaşıyoruz diye, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hazırladığı raporda da dilin nasıl olması bellidir. Bütün tarikatları incelerken Süleyman Hilmi Tunahan Cemaati'ni de incelemişler ve doğal olarak da en geniş bölümlerden birisi. İşte sorun burada başlıyor, Diyanet İşleri gibi bir kurum bu konuda açıklama yaptığında yada kitap hazırladığında Süleyman Hilmi Tunahan Cemaati'nden bahsederken halk dilinde kullanıldığı gibi "Süleymancılar" diye bahsetmez. Bunun nedeni sadece saygı da değildir, sonuçta resmî bir kurumdur ve gereği de budur. Süleyman Hilmi Tunahan öncülüğünde başladığı için ona izafeten "Süleymancılık" olarak bilindiğini de yazmışlar ama ondan sonrası Diyanet raporundan çok MİT raporu gibi yazılmış: "a – Süleymancıların belirgin özelliklerinden biri........" ve buna benzer çok bölüm var.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra bürokraside Menzil-Semerkand Cemaati'nin ciddi bir şekilde yer aldığını artık sağır sultan bile biliyor. Menzil Grubu esas olarak MHP ve Ülkücüleri destekleyen bir cemaat olarak bilinir ve aynı Süleymancılar'da olduğu gibi bunlar da "Menzilciler" diye bilinir ancak kitapta onlardan "Menzil Cemaati" yada "Menzil Grubu" olarak bahsedilmiş.
Gelelim sonuç bildirgesine, işte bilhassa dincilerin Atatürk'e kızdıkları bölüm burada başlıyor, hep derler ya "Mustafa Kemal bizim cemaatlerimizi kapattı" diye, bu kitaba göre kapanmıyor ama önce hemen hemen bütün cemaatlerin devletin kontrolüne alınmasını söylüyorlar. Bu mantığa göre kayyım mantığı sadece belediyelerle sınırlı kalmayacak, tarikatlara da kayyım atanacak.
Final olarak "Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakültelerinin üzerine düşen en temel vazife bu tür yapılara karşı toplumu bilinçlendirecek ve bilgilendirecek bir çaba ve çalışma içinde olmasıdır. Ülkemizdeki teşekküllerin, yasal bir zemine kavuşturularak mali ve asayiş yönünden denetimlerinin yapılmasının yanında Diyanet İşleri Başkanlığı'nca dini açıdan denetlenmeleri zaruret arz etmektedir" deniliyor kitapta.
Bütün bunları kısaca yazdım, hemen Ergenekon davasından tahliye olduktan sonra Vatan Partisi genel Başkanı Doğu Perinçek'in bikaç konuşması geldi aklıma:
Perinçek: Ergenekon'dan çıkıyoruz. Cemaat ve Tarikatların kökünü kazıyacağız.
Perinçek: Darbeden bizim de, MİT'in de önceden haberi vardı.
Perinçek: Dugin bize Türk askerinin olağanüstü bir hareketlilik içinde olduğunu söyleyince, bunu hükümete söylemesini belirttik. O da bize söylediklerini Ankara'ya gittiğinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e söyledi.
Perinçek: Erdoğan, İslami Kemalist oldu. Bizim savunduğumuz noktaya geldi.
Şimdi gelelim neler olabileceğine, bu kitap seçimlerden önce yayınlanırsa ne olur. Büyük olasılıkla kitapta yer alacak onlarca tarikat Erdoğan'a oy vermez. İşte tam da burada başlıkta bahsettiğim şeytan üçgeninin bir açısı esasında bozuk, tam da seçim öncesi, oy yalvarma noktasında bir Erdoğan'ın kabul edeceği bişey değil. Ama unutmayın, önceki erken seçim de Erdoğan'ın istediği bişey değildi ama Bahçeli zorladı ve bu zorlamayla İYİ Parti'ye karşın kendi %10'luk baraj seviyesinin garantisini aldı ve hiç oy almadığı Kürt illerinde oylarını 5 misline çıkardı.
Bana öyle geliyor ki AKP ve Recep Tamam Erdoğan'a tam da 1 Nisan şakası hazırlıyorlar.