Eser Karakaş
Referandum sonrası ve basketbolda başarı
Bu sözde basketbol yazısı Artı Gerçek sitesine 15 Nisan Cumartesi günü girecek, bir gün sonra da, 16 Nisan Pazar, saçma sapan bir referandum yapacağız.
Referanduma bir gün kala basketbol yazısı yazmak nereden aklına geldi diye sorabilirsiniz.
Ben aynı kanıda değilim.
THY’nin sponsor olduğu Basketbol Avrupa Ligi’nin çeyrek finaline yani ilk sekiz takım arasına tam üç Türkiye takımı girdi.
Fenerbahçe, Darüşşafaka ve Anadolu Efes.
Takımlarımızı kutluyorum.
Başka alanlarla mukayese ettiğinizde önemli bir uluslararası başarı.
İnsani gelişmişlik endeksinde, kişi başına gelir sıralamasında, hukuk devleti endeksinde, basın özgürlüğü sıralamalarında, akademik makale yayın sıralamalarında uluslararası mukayeselerde çok gerilerde kalmış iken basketbol Avrupa liginde ilk sekize üç takımla girmek önemli sayılacak bir başarı.
Bu başarının nedenleri iyi tartışılmalı.
Referandumda evet de çıksa, hayır da çıksa muhtemelen bir süre daha AKP yönetecek Türkiye’yi.
AKP bu dönemde hangi kurallarla yönetecek acaba?
Bu soruya farklı cevaplar verilebilir ama cevapların ortak bir paydası da var.
Bu kuralların bütününe, AKP’lilerin tabiriyle, milli ve yerel kurallar deniyor.
Evrensel ilkeler, kurallar yerine milli ve yerel kurallar uygulanıyor ve uygulanacak.
2002-2008 birinci AKP döneminin başarı anahtarı; kurallarda, kamusal alan kurallarında milli ve yerelin gündeme gelmemesi, olanların da kaldırılmasıdır.
Derviş reformlarının devam ettirilmesi ve AB reformları yani başarının anahtarı budur.
Milli ve yerel kuralların kamusal alanda yani hukuk ve ekonomide yeniden devreye girmesi ile de eğik zeminde iniş başlamıştır.
Özel alanda istenildiği gibi ve istenildiği kadar, başkalarını objektif anlamda rahatsız etmeden milli ve yerel olunabilir, istediğinizi yer, içersiniz, istediğinizi dinler, istediğiniz gibi de giyinebilirsiniz.
Ama, kamusal alanda yani hukukta ve ekonomide milli ve yerel kurallar, ilkeler olmaz.
Olursa, netice fakirlik, düşük büyüme, işsizlik, hürriyet yoksunluğudur.
Tekrar gelelim basketbola.
Basketbolda milli ve yerel kural yok, olamaz da.
Olursa, böyle milli ve yerel kurallarla Edirne’den ileri gidemeyiz zaten.
Basketbolda milli ve yerel kural koymayarak dünya ile başa baş mücadele ve rekabet ediyoruz, bunun çok olumlu sonuçlarını da alıyoruz.
Hukuk ve ekonomide küresel başarımız pek yok.
Ama, futbolda, orada da milli ve yerel kural yok, Galatasaray’ın Avrupa kupası var, Milli Takımın dünya üçüncülüğü var.
Bu sene Beşiktaş çok ilerilere ulaşabilir.
Basketbolda ilk sekizde üç takımımız var.
Milli ve yerel koyup uyguladığımız hiçbir sektörde bu çapta başarı yok.
Referandumda üstelik güçlü bir evet çıkarsa en büyük korkum hukukta ve ekonomide, yani kamusal alanda bu milli ve yerel politikalara, idam cezasına yeniden dönüşe, ekonomide korumacılığa, rekabette gerilemeğe, hukukta keyfiliğe, ifade, basın özgürlüğü standartlar dışı sınırlamalarına hız verilmesi ihtimali.
Başarısızlığın, işsizliğin, düşük büyümenin, hürriyet düşük standartlarının temel nedeni budur.
Gördüğünüz gibi yazı bir basketbol yazısı değil ama bu mukayesenin anlamlı olduğunu hep düşünmüşümdür.
Görmesini bilen için futbol, basketbol başarılarımız referandum sonrası için kamusal alana önemli sinyaller üretmektedir.