Koray Düzgören
Rüşveti al Kürt TV’lerini yasakla!
AKP devleti ve RTÜK Türkiye’dekileri bitirdi. Şimdi de Avrupa’dan yayın yapan TV kanallarını kapatmak için uğraşıyor. Bunu, Türkiye’deki gibi doğrudan kendisi yapamadığı için bir Avrupa kurumu olan dev yayın ve uydu teknolojileri tekeli Eutelsat eliyle gerçekleştirmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde bu Avrupa devi Eutelsat, Türkiye’den aldığı milyarlarca dolarlık ihale rüşveti ile üç Kürt TV kanalı için yayın durdurma talebinde bulundu.
Sterk TV (Kürtçe yayın yapıyor), Ronahi (Rojava’ya yönelik Kürtçe) ve News Channel (Türkiye’ye yönelik,Türkçe) isimli TV’ler bu yayın devinin uyduları üzerinden yayın yapıyorlar.
Her biri farklı izleyici kesimlerine yönelmiş olsa da bu TV’lerin yaptıkları iş özetle şu:
Türkiye’de, Kürt coğrafyasında, Ortadoğu’da diğer TV’lerin vermek istemediği gerçekleri, üstü örtülmek istenen olayları ve kendilerini ifade edemeyen her kesimin ve her eğilimin sesini yayınlıyorlar. Biz söz gelimi, Kürt şehir ve kasabalarında uygulanan devlet vahşetini, halka yönelik şiddeti, gerçekleştirilen cinayetleri ve vandalizmi AKP’ye biat etmiş ya da kapılanmış yayın organlarında göremedik. Yine Suriye ve Irak’ta cereyan eden kanlı savaş ve çatışmalarla ilgili gerçekleri bu kanallar olmasa öğrenmek olanaksız.
Türkiye’de iktidarın doğrudan denetiminde olanlar zaten malum. Bunun dışında kalanlar üzerinde ise ağır bir sansür, karartma, filtreleme ve çarpıtma uygulanıyor.
Bu gerçekleri artık sadece neredeyse Avrupa’dan yayın yapan Kürt kanalları ve yayınlar verebiliyor. Bu kanalları izleyenler memlekette ve sınırlarının ötesinde nelerin olup bittiğini öğrenebiliyor.
Ama maalesef, geri kalan milyonların ise birşeyden haberi yok. Türkiye insanının üzerine kapkaranlık bir örtü serilmiş durumda.
AKP iktidarı ve Erdoğan bu ortamdan alabildiğince yararlanıyor. Söylenen şeylerin, yapılan açıklamaların, verilen demeçlerin neredeyse tamamı yalan olduğu halde onları gerçekmiş gibi kabul eden milyonlar var.
İşte Kürt kanalları ve birkaç ay önce kurulup güç koşullarda yayınını sürdüren ve isimlerini burada sayamadığım diğer medya organları bu çemberi kırmak, gerçekleri Türkiye insanına duyurmak için çabalıyor..
İşin içinde Milli Güvenlik Kurulu mu var?
Bu çaba, bu direniş, Türkiye’yi dikensiz gül bahçesine çevirmeye kararlı AKP iktidarı ve Kürtlere yönelik diz çöktürme savaşına kararlı bir şekilde devam etmek isteyen derin devlet güçlerinin hiç hoşuna gitmiyor.
Bunun üzerine muhtemelen, Milli Güvenlik Kurulu’nun talebiyle RTÜK, üzerine vazife olmayan bir işe kalkışıyor. Devletin Eutelsal’a verdiği rüşvetlere güvenerek üç TV’nin devreden çıkarılmasını bu Avrupa kurumundan talep ediyor.
Üstelik de daha dört ay önce yine aynı gruba bağlı Newroz TV ve Med Nuçe TV’leri için kapatma kararı alıp uyguladığı için Paris Ticaret Mahkemesi’nde açılan davayı kaybettiği halde.
Mahkemenin bu TV’lerin asla böylesi mesnetsiz kararlarla kapatılamayacağı, bunun için kanıt ve geçerli mahkeme hükümlerinin gerektiği ve bu uygulamanın medya özgürlüğüne aykırı olduğu yolunda verdiği gerekçeli karara rağmen.
Üstelik de bu hukuk dışı uygulama nedeniyle tazminata mahkum edildiği halde.
Amaç belli:
Türkiye’de ne olup bittiğini kimseler öğrenmesin, gerçekleri kimseler duymasın isteniyor.
Yapılan hukuksuzlukların, işlenen cinayetlerin ve yolsuzlukların tümüyle üzerinin örtülmesi için en ufak bir sese, görüntüye, habere bile tahammülleri yok.
Bu nedenle bol keseden milyarlarca dolar ihale verdikleri Eutelsat’ı da uluslararası hukuk kurallarını, anlaşmaları ve yasaları çiğnemeye, suç işlemeye zorluyorlar.
Eutelsat’a bol keseden verilen rüşvetler
Şirket, Türkiye ile uzun vadeli ortaklıkları yanısıra, ticaret ve sanayi kuruluşlarına da hizmet sunuyor. Türkcell, Telekom ve Digitürk ile ortak yatırımlar yapıyor.
EUTELSAT ayrıca Türkiye için 2018’de Türksat 5A, 2019’da Türksat 5B ve 2020’de Türksat 6A uydularını hazırlıyor. Bu uyduların yapım, uzaya gönderilmesi ve bakım hizmetleri ile, bu hizmetleri yerine getirecek binlerce mühendis ve teknisyeni de EUTELSAT istihdam ediyor. Dolayısıyla EUTELSAT’ın Türk devletinden kazanacağı çok büyük paralar söz konusu.
EUTELSAT, Türkiye’deki bu işleri için 1 milyar dolarlık yatırımla Skylogic Eurasia Teleport adlı bir şirket de kurmuş bulunuyor.
Skylogic Eurasia, İstanbul’daki VSAT altyapısı ile başta TSK ve Emniyet teşkilatı olmak üzere, Türkiye’deki bakanlıkların ve tüm kurumsal kullanıcıların iletişim ihtiyaçlarını karşılıyor. Uydu üzerinden internet erişimi sağlayan şirket, Türkiye başta olmak üzere Asya ve Afrika’daki ülkelere de hizmet sunmaya hazırlanıyor. Skylogic Eurasia VSAT altyapısı Eutelsat’ın ortağı "Comsat Türkiye" şirketi tarafından kurulacak.
EUTELSAT’a taşeronluk yapan "Comsat Türkiye" bankacılık, finans, perakende, turizm, ulaşım, kamu ve eğitim kuruluşlarına da servis veriyor.
Bu sistemlerin kurulumu, bakımı ve yenilenmesinden elde edilen milyarlarca dolarlık gelirin "aslan payı yine " EUTELSAT’a akıyor.
Eutelsat, Türkiye ve tüm Ortadoğu ülkelerinde kablosuz internet erişim hizmetleri, sistemin bakım ve yenilenme çalışmalarını, taşeronları Türk Telekom ve Comsat Türkiye eliyle yürütüyor.
Türkcell, Türk Telekom, Comsat Türkiye, Eser Telekom, Gri Telekom, Süper Uydu, Dış Net, Balkan Telekom EUTELSAT’ın Türkiye’deki partnerleri ve distribütörlerinden sadece bir kaçı.
EUTELSAT için Türkiye iyi Pazar, Türk devleti ise iyi bir ortak olmanın ötesinde bir öneme sahip. Öyle ki EUTELSAT Asya ve Afrika pazarına da Türkiye üzerinden giriş yapıyor. EUTELSAT’ın, Ortadoğu ve Afrika Bölge Başkan yardımcılığına Ali Korur’u; Eutelsat Bölge Satış Müdürlüğü’ne Ömer Karataş’ı ataması EUTELSAT-Türkiye ticari ilişkilerinin geldiği düzeyi gösteriyor.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın, 28 Ocak 2014 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyarette Hollande’in heyetinde Eutelsat Grubu Ceo’sunun da yer alması
bu açıdan ayrı bir önem taşıyor.
Gücünü Avrupa kurumlarından alıyor
Eutelsat’ın Mednuçe ve Newroz TV’leri için hukuksuz bir şekilde yayını kesme uygulamasının mahkeme tarafından 4 ay önce mahkum edildi. Buna rağmen şirketin tazminat ödemeyi göze alıp geri adım atmaması çarpıcı bir gerçeği de ortaya koyuyor. Bu Avrupa devi, konumundan, sahip olduğu güçten ve Avrupa Birliği’nin arkasında olmasından da yararlanarak Türkiye’deki despotizmi Avrupa’ya taşıyor. Avrupa Birliği’nin basın özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gibi en temel kuruluş ilkelerini ihlal ettiği gibi serbest rekabet kurallarını da çiğnemekte bir sakınca görmüyor.
Eutelsat, aslında bir Avrupa Birliği organı. 1977 yılında "Uydular Aracılığı ile Haberleşme Sözleşme’sini imzalayan 17 ülkenin katılımıyla kuruldu. ‘Uydular Aracılığı ile Haberleşme Avrupa Teşikilatı’ adını aldı. Türkiye de bu teşkilata 1985 yılında katıldı.
Daha sonra Eutelsat, yine bir Avrupa kurumu olan Avrupa Uzay Ajansı tarafından özel şirket statüsünde oluşturuldu. Ardından da değişik amaçlarla başka yan şirketler de kuruldu.
Avrupa’nın en büyük uydu operatörü olan Eutelsat, 40 devlete uydu, iletişim ve internet hizmetleri sunuyor. Uydularından 3 bin 800 TV istasyonu yayın yapıyor. Aynı zamanda Avrupa, Asya ve Afrika’da 165 milyon eve televizyon, radyo, telefon ve internet yoluyla ulaşıyor.
Netice olarak, bugün AKP iktidarına, aldığı ihale rüşvetleri ile hizmet etmeye çalışan uydu yayınları tekeli Eutelsat, Fransa merkezli görünse ve sermayesinin önemli bir bölümü Fransa devleti tarafından konulmuş olsa da bir Avrupa kurumudur.
Bu gerçek, Avrupa’nın Erdoğanla gerçekleştirdiği insanlık dışı, kirli, Mülteci Anlaşması ile ortaya çıkan iki yüzlülüğünün yeni bir görüntüsüdür. Bir yandan temel özgürlüklerin savunucusu görünüp öte yandan bu temel özgürlükleri katleden bir yönetimle kar amaçlı ilişkilere girmek kabul edilemez.
Kuşkusuz Avrupa Parlamentosu’nda ve Avrupa Konseyi’nde bu kirli ilişkilerden rahatsız olup tepki gösteren, kapatılmak istenen Kürt TV’lerini destekleyen partiler, milletvekilleri var.
Ama bu tepkiler çok cılız ve Avrupa kurumlarının medya özgürlüğünü ortadan kaldıran bir şirkete ses çıkarmayarak Avrupa’nın kendi değerlerine ihanet ettiği ortada.
Diktatörü deviren TV kanalı
Geçtiğimiz hafta, Washington Post gazetesinde Erdoğan ve dünyanın en uzun sure iktidarı elinde tutan Peru’nun diktatörü Alberto Fujimori ile benzerliklerini kaleme alan bir arştırma yayınlandı. Bu benzerlik belli ki Erdoğan’ın ve ekibinin daha önce dikkatini çekmiş. Duvar gazetesinden Beril Köseoğlu, "Diktatörü, kapatmayı unuttuğu televizyon kanalı devirdi" başlıklı bir haber yapmış ve Peru’nun minicik, minicik olduğu için de gözden kaçan ve kapatılmaktan ya da el konulmaktan kurtulan televizyonu Kanal N’nin hikayesini yazmıştı.
Bu muhalif kanalın yayınları sayesinde Fujimori’nin kirli iktidar oyunları ortaya dökülmüş ve sonunda da ülkeyi terketmek zorunda kalmıştı.
İşte News Channel gibi parmakla sayılacak haber kurumları Türkiye’nin N kanalıdır.
Kapatılmasına seyirci kalmayın.