Koray Düzgören

Koray Düzgören

Saray’ın Biden korkusu: Demokrasi meraklıları sakın hayale kapılmayın!

Saray’ın başdanışmanlarından Duran, “Amerikalı siyasetçiler kendileriyle uyumlu otoriter rejimlerle anlaşmada mahirdir” derken neyi ima ediyor acaba?

Biden’ın gelişi başta Avrupa olmak üzere dünyanın neredeyse her tarafında umutlu kıpırdanmalara ya da endişeli bekleyişlere neden oldu.

Avrupa Birliği, NATO, İran muhtemelen umutla, Rusya, Çin gibi ülkeler de endişeyle bekleyenlerden...

Türkiye de bekliyor... Sıradan vatandaşın Biden ile ne işi olabilir, tabii ki saray yönetimi bekliyor. Hem de dört gözle.

Bu beklenti daha seçim sürecinde başladı. Trump’ın kaybedip Biden’in kazanacağı kesin olarak anlaşıldıktan sonra bir baktık, iktidarın neredeyse iç politika hariç, bütün söylemleri değişmiş.

"Bakın biz ne kadar barıştan, diyalogdan, meseleleri masalarda çözmekten yana bir ülkeyiz. Üstelik de biz Avrupa’lıyız. Bizim yerimiz Avrupa" diyorlar.

Kime? Biden yönetimine, ABD’nin yeni yönetimini selamlayan Avrupa Birliği’ne, Avrupa’nın güçlü ülkelerine…

Çok kısa bir süre önce Nazi, faşist dedikleri hatta lanetledikleri Almanya’ya, Fransa’ya…

Dışişleri Bakanı Brüksel’e "Aman ha biz değiştik!" demek için gönderildi. Ağzından bal akıyordu. Ve sırıtarak, "Biz elimizden geleni yaptık artık adım atmak AB’nin sırası" diyordu.

Peki niçin yapılıyor bütün bu gösteriler?

AMAÇ BİDEN’IN POLİTİKALARINA UYUM SAĞLAMAK MI?

Saray’ın muhteşem stratejistleri bu soruyu, "Biden ve ekibinin uygulaması beklenen yeni politikalara uyum sağlayabilmek amacıyla" diye yanıtlıyor.

Biden dönemine hazırlık yapılıyormuş!

Yeni yönetimin verdiği demokrasi ve insan haklarını önceleyen mesajlarına bakarak ve Biden ekibinin açıklamalarına pür dikkat kulak kabartarak, ortamı hazırlama çalışmalarıymış bunlar...

Böylece yeni yönetimi kafaya almak(!) herhalde daha kolay olacak diye düşünüyorlar.

Ülkenin durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Saray yönetiminin ise hem yeni mali kaynaklara, yatırımlara hem de siyasi desteğe acil ihtiyacı var. Biden, Avrupa ile sıkı işbirliği içinde çalışacaklarını çok önceden açıkladı. Öyleyse, Avrupa ile şu sıralar iyi geçinmek, uslu çocuk görüntüsü vermek lazım. Reform falan lafları ile etkileyip bir iki göstermelik değişiklikle vaziyeti kurtarabilirlerse ne ala…

Avrupa artık söz değil uygulama bekliyormuş. Canım çok sıkıştırırlarsa rehin alınan birkaç tutsak geçici olarak serbest bırakılır olur biter. Bu arada çarklar dönsün yeter ki.

Tabii iktidarın zamana da müthiş ihtiyacı var. 2023’e kadar bir idare edebilseler, gerisi kolay...

Neler yapmıyorlar ki bunun için, nelere katlanmıyorlar?

Demokrasi güzellemelerine başlamadılar belki ama reform lafından da geçilmiyor. Hukuk ve ekonomi alanında büyük reformların yapılacağı müjdesini alıyoruz hergün.

Atlantik’in ötesinde Biden ve ekibi duyabilsin diye bu kadar tekrar herhalde.

Bu arada içerde iktidarın baskı ve şiddeti artıyor. Muhalif politikacı ve gazetecilere saldırılar, sokak ortasında insan avı, adam kaçırma, parti kapatma girişimleri, AİHM kararlarını hiçe sayma, talimatla Anayasa Mahkemesi üyesi seçtirme ve benzeri olaylar durmaksızın devam ediyor.

DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERENLERE BİDEN UYARISI

Ülke adım adım diktatörlüğe sürüklenirken, cesaret ve kararlılıkla demokrasi mücadelesi verenleri yok sayamayız.

Şimdi Biden yönetiminin dünyaya gönderdiği, hukuk ve demokrasi mesajları ile demokrasi yanlılarının bir noktada buluşmaları ihtimali bile iktidarı panikletmeye yetmiş.

Sarayın danışman kadrolu kalemşörleri demokrasi yanlılarına, "Biden’ın mesajlarından fazla heveslenmeyin" demeye başladılar bile.

Bu konuda Saray’ın görüşlerini yansıtan Cumhurbaşkanı başdanışmanı Burhanettin Duran’ın iktidarın propaganda broşürlerinin birinde yazdığı, ‘Olası Biden etkisini doğru okumak’ başlıklı son yazısı oldukça ilginç.

Danışman, Biden’in kabinesini içeride ve dışarıda demokrasi, insan hakları ve özgürlük söylemini öne çıkaracak isimlerden oluşturduğunu söylüyor. ‘Trump'ın mirası ile yüzleşme’ ihtiyacının demokrasi söylemini öne çıkarmayı gerektirdiğini de kabul ediyor. Ama Washington'un ‘yeni demokrasi’ söylemine bakıp, "dünya siyasetinin ‘demokrasi- otoriterlik ekseninde’ yeniden şekilleneceğini söyleyebilir miyiz?" diye soruyor.

"Bu soruya, evet cevabını vermek hayli iddialı ve ütopik olur." diye de ekliyor.

Biden'ın ‘otoriter’ gördüğü iktidarlara müdahale edeceğini sanarak

Washington'ın çıkarlarının sadece demokrasilerle dayanışma ile sağlanacağı fikrinin de doğru olmadığı görüşünde.

Bu görüşünü, "Amerikalı siyasetçiler kendileriyle uyumlu otoriter rejimlerle anlaşmada mahirdir" diye açıklıyor.

Ne demek istiyor acaba? diyeceksiniz. Buyrun:

"Demokrasi" söyleminin onların elinde kullanışlı bir araç olduğunu fark etmeyenler yeni bir hayale kendilerini kaptırabilirler. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı sistemini ‘otoriter rejim’ olarak kodlayan ve muhalefete ‘demokrasi bloğu’ ya da ‘demokrasi konferansı’ kurmayı tavsiye edenler var.

YA YİNE SARAY’IN HESAPLARI TUTMAZSA NE OLACAK?

Hatta ‘demokrasiye geçiş’ senaryoları da çalışıyorlar. Ne Biden dünyada demokrasi rüzgârı estirebilir, ne de Türkiye ‘geçiş’ ülkesi."

Arkasından son olarak, bir tavsiye mi dersiniz, tehdit mi dersiniz şu cümle geliyor.

"Kendi ülkesinin demokratik tecrübesini ve sorunlarını anlamaktan uzak bu yaklaşımdakilere Biden etkisini iyi hesap etmelerini salık veririm."

Duran’ın burada neredeyse terörizmle eş anlamda kullandığı demokrasi faaliyetleri eski AİHM yargıcı Rıza Türmen’in Demokrasi Konferansı toplanması için yaptığı çağrıyla ilgili.

Türmen, 2017 referandumu ile yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Türkiye'de rejimin değiştiğini söyleyerek, "özgürlük ve emek mücadelesi veren grupların talepleri arasındaki bağlantı kurularak siyasal bir proje çerçevesine oturtmak amacıyla bir ‘Demokrasi Konferansı’nın’ toplanmasına ihtiyaç olduğunu" söylüyor.

Türmen sözlerini şu çağrıyla tamamlıyor:

"Eğer başarılı olursa bu ortak zemin kurumsallaştırmalıdır. Bunu başarırsak Türkiye’deki demokrasi mücadelesi daha ileri bir aşamaya taşınacaktır. Daha etkili bir sonuç verecektir diye düşünüyorum.

Demokrasi lafını duyunca aklına hemen darbe ve iktidardan düşmek gelen Saray danışmanı için bu çağrı öyle anlaşılıyor, bir alarm niteliğinde olmuş. Bu nedenle, "Biden’dan medet ummayın" diyor.

Hiç merak etme sayın danışman.

Türkiye’de demokrasi yanlılarının Biden’dan medet umdukları falan yok.

Biden’dan medet umsalardı Trump dönemini sessiz, sakin geçirirlerdi.

Ama siz de şimdiden, "Biden yönetimi de nasılsa otoriter rejimlerle anlaşır" havasına girmeseniz iyi olur.

Çünkü bugüne kadar kurduğunuz bütün dış hayalleriniz, macera hevesleriniz boşa çıktı da…

Bakarsınız Saray’daki hesap yine tutmaz. Ne olur ne olmaz!

Bunu hatırlatalım dedik…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi