Koray Düzgören
Seçim hırsızlığının merkez üssü AA mı?
Çarşamba günü yayınlanan yazımızda Kandil, Minbic, F-35 gibi meselelerle ilgili hamasetin, yalanların seçmeni artık heyecanlandırmadığını, etkilemediğini, geriye en iyi bildikleri şey olan oy hırsızlığının kaldığını söylemiştim.
İktidarın bu konuda oldukça zengin bir tecrübesi var.
Özellikle 16 Nisan Referandumu'nda Yüksek Seçim Kurulu eliyle ortaya konulan hukuksuzluk ve sandıklara yapılan müdahaleler ile hırsızlıkların ardından referandumun nasıl çalındığını biliyoruz.
7 Haziran seçiminde çoğunluğu kaybeden Erdoğan'ın bu sonucu kabul etmemesi üzerine gidilen 1 Kasım seçiminde de aynı yöntemler kullanılmıştı.
Gerek 1 Kasım seçiminde gerekse 16 Nisan referandumunda en önemli rolü Anadolu Ajansı oynamıştı.
Devletin haber ajansı, seçim ve referandumda sandık sonuçlarının yayınlanmaya başlanmasıyla birlikte manipülatif bir yayına geçmişti. İlk gelen oylara dayanılarak iktidar partisinin açık ara önde olduğu sonuçlar veriliyordu.
Ajans daha oyların yarısı sayılmadan seçim ve referandumun galibini ilan etmişti bile. Özellikle referandumda henüz sonuçlar gayrı resmi de olsa kesinleşmeden Yüksek Seçim Kurulu, 'Evet' oylarının çoğunluğu kazandığını ilan etmişti..
Aynı anda Erdoğan da Saray'ında referandumun sonuçlarını ülkeye açıklıyordu.
Daha sonra bu konuda yapılan itirazlar karşısında Erdoğan, "Bunlar boşuna çabalar. Atı alan çoktan Üsküdar'ı geçti" demişti.
Tabii sonrasını biliyoruz.
Yapılan itirazlar bir netice vermemiş, bu hırsızlığı protesto eden 'Hayırcı' göstericiler muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun müdahalesi ile itirazlarını sürdürmekten vazgeçmişlerdi..
AA SEÇİM SONUÇLARINI ÖNCEDEN AÇIKLIYOR
Kılıçdaroğlu da daha sonra bu gayrı meşru referandumu tanıdıklarını açıkladı.
Ama aynı Kılıçdaroğlu, yaklaşık bir sene sonra referandumun çalındığını itiraf etti. "Referandumda 51.2 Hayır çıktı. YSK'ya çöreklenmiş bir yapı dedi ki, 'evet' çıktı. Devletin parası, uçağı her şeyi kullanıldı. Ona rağmen başarılı olamadılar."
Başarılı olamadılar ama, Kılıçdaroğlu'nun referandumu meşru ilan etmesi ile kazanmış oldular.
Şimdi muhalefet cephesini oluşturan hemen herkes yine aynı beklenti içinde.
Hemen herkes, seçime hile karıştırılacağını, seçimin bir biçimde çalınacağını düşünüyor.
Cumhur İttifakı'na oy vereceklerin dışındaki seçmenlerin neredeyse tamamı endişeli. Seçim ve sandık güvenliği, seçimlerin sonuçları kadar merak ediliyor.
Erdoğan'ın İstanbul'da partisinin mahalle sorumluları ile yaptığı basına kapalı toplantıda verdiği talimatların sosyal medyaya yansıması, bu endişeleri daha da arttırdı.
Erdoğan bu konuşmasında, parti görevlilerine HDP'nin baraj altında bırakılmasının ne kadar önemli olduğunu anlatıyor ve taktikler veriyordu.
Bu toplantıdan birkaç gün sonra yine internet ortamına bu sefer çok ilginç, ama ilginç olduğu kadar da vahim bir haber düştü.
İktidara yakın TV Net, konukların yer aldığı bir tartışma programının tekrarını yayınlandığı sırada ekrana AA'nın 24 Haziran seçim sonuçlarının bulunduğu grafiklerini yansıttı.
ODA TV'nin haberine göre, 19 Haziran Salı günü TV Net adlı kanalda yayımlanan Akıl Odası adlı programda AA'nın ekranlara yansıyan seçim sonuçlarında, sandıkların yüzde 100'ünün açıldığı ve AKP'nin cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan'ın seçimleri yüzde 53 oy oranıyla
kazandığı görüldü.
AA'nın sonuçlarına göre Muharrem İnce'nin yüzde 26, Meral Akşener'in ise yüzde 12 oy aldığı gösteriliyordu..
Cumhuriyet'e konuşan, AA Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu, "Her seçimde, seçim gecesi aboneler bir sıkıntı yaşamasın diye öncesinde bir takım sonuçlar verilerek test yapılır. Abone kendisi bu testi ister bizden. Bunun için bizden bir takım veriler isterler ve bizim
yazılım ekibimiz de bazı veriler göndererek test ederler sonuçları. Bu sonuçlar testin dışında bir şey değildir" dedi.
Peki yüzdelere ne demeli?
Mutanoğlu oy oranlarının yüzdeler halinde verilmesine ilişkin olarak da, "Sıfır veri ile test yapılamaz. Haritada renklendirme yapılması için veri yazılması gerekiyor." açıklamasını yaptı. Ekranda verilen sonuçların kendi varyasyonları olduğunu ileri sürdü.
AA'nın ardından aynı skandal Milliyet'te yaşandı.
Milliyet'in
internet sitesinde 24 Haziran'da yapılacak seçimlerin sonuçları önceden açıklandı. Yayınlanan tabloda Tayyip Erdoğan'ın yüzde 52.73, Muharrem İnce'nin yüzde 26.24, Meral Akşener'in yüzde 11.69, Selahattin Demirtaş'ın yüzde 7.10 aldığı öne sürüldü.
Açılan sandıkların yüzde 100 olarak gösterildiği görselde AKP'nin oyu yüzde 45.38, CHP'nin oyu yüzde 26.75, İYİ Parti'nin oyu yüzde 11.52, MHP'nin oyu yüzde 7.60, HDP'nin oyu ise yüzde 7.19 olarak gösterildi.
Milliyet de AA gibi özür diledi ama bu yanlışlıklar(!), zaten alarm halinde olan seçmenlerin endişelerini daha da arttırmış oldu.
AKŞENER: TALİMATI BERAT ALBAYRAK MI VERDİ?
Bu gelişmelerin ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Twitter hesabında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, damadı Berat Albayrak'ı kastederek, "Damadınız AA'ya seçim akşamı '21.30 itibariyle bizi yüzde 52 olarak ilan edeceksin' dedi mi, demedi mi?" diye
bir soru yöneltti.
Bu anlamlı soruya cevap Berat Albayrak'tan geldi. Kendisinin Anadolu Ajansı'na (AA) seçim sonuçları için talimat verdiğini iddia eden İyi Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'e 1 milyon liralık tazminat davası açacağını duyurdu.
Ertesi gün Meral Akşener geri adım atmadığını ve sorusunun arkasında olduğunu yineledi.
Öte yandan AA'nin seçim sonuçlarının yanlışlıkla (!) yayınlandığını ilk duyuranın İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ olduğu ileri sürüldü.
Peki bu yanlışlığı (!) yapıp bu rezaletin ortaya çıkmasını sağlayan kim?
Akla çeşitli senaryolar geliyor.
Sağlayan kim olursa olsun, bu olay oylarımıza göz diken hırsızlara karşı hassasiyetimizi arttırmış oldu.
AA'nın seçim gecesi sonuçları hızla verirken girişeceği manipülasyonlara, saptırmalara ve yanıltmalara karşı daha uyanık olmamız şart.
Özellikle sandık görevlilerinin ve müşahitlerin oyların tamamı sayılıp ıslak imzalı tutanaklar alınana kadar sandıkların başında kalmaları çok önemli.
Bu arada AA ne derse desin ciddiye almamak, hiçbir provokasyona gelmemek gerekir.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, HDP ve birçok sandık güvenliği oluşumu ile sivil toplum örgütünün içinde olduğu Adil Seçim Platformu her sandığın başında olacaklarını açıkladı.
Sandık güvenliğini sağlamak için belki de ilk defa bu kadar kapsamlı sivil bir örgütlenmeye gidildi.
Ama görevlilerin ve müşahitlerin olması da yetmez. Seçmen de oyuna sahip çıkmalı.
Aslında en iyi yöntem galiba oy kullandıktan sonra sandık mahallinden ayrılmamak.
Diktatörlükten kurtulmanın yolu oylarımıza sahip çıkmaktan geçiyor.