Asena Özkan
Skor güzel... Sıkıntı bâki...
Pazar gününün maç sonuçları sonrasında, Vodafone Park'ın Basın Tribünü'nde ve tüm gazete bürolarında yazı yazmaya hazırlananların, cebinde şöyle hazır bir başlık vardı:
"İstanbul'un tamamı fethedildi..."
Öyle ya.. Galatasaray'ın başına (bir kez daha) gelen deplasman felaketi, Fenerbahçe'nin Kadıköy'de yaşadığı hezimet ışığında, Rize gibi "çok şeylere kadir" bir takımın Beşiktaş'a tattırabileceği bir "misafir azizliği", Üç Büyükler'in kader birliği ihtimalini akıllara getiriyordu. Zaten son haftalarda hem Lig'de hem Avrupa'da galibiyete hasret Beşiktaş'ından da "her şey" beklenirdi. Son Genk maçında takını ıslıklayan hatta saha ile tribün arasında soğuk rüzgarlar estiren taraftar kitlesi, deyim yerindeyse "Bıçaklarını bilemişti" desek yalan olmaz.
Ama başlama düdüğünün neredeyse hemen sonrasında gelen ve bir "İbrahimoviç vuruşu" tadındaki Pektemek golü, ardından Rizespor'dan Orhan Ovacıklı'nın gördüğü kırmızı kart, "Tamam.. Maç burada kopar" dedirtti herkese. Kırmızı kartlık harekete maruz kalan Gökhan'ın bileği kırılmadıysa çok şanslı olduğundandır. Nitekim Ovacıklı "olayın" fevkalade farkında özür dileyerek çıktı oyundan. Ama hiç kimse, maçın gerçekten kopması için 2'nci devrenin ortalarının beklenmesi gerekeceğini tahmin etmiyordu. Beşiktaş bu.. Taraftarına rahat maç izlettiği görülmüş mü? Ve tabii Beşiktaş bu.. Rakibinin ikinci kırmızıyı görüp 9 kişi kaldığı 60'ıncı dakikadan sonra bile ileriye cesaretle ve hızlı gidemeyerek hem Şenol Hoca'ya, hem de tribünlere saç baş yoldurttu.
Quaresma'nın, gelecek hafta "Sarı kart sınırından kesik yemesi"ne yol açan hareketi haricinde, adeta tribüne (Genk maçının acısını çıkarırcasına) naziran yapan olağünüstü gayretli oyunu, 4 golün üçüne de etki eden asistleri yetmedi "maçı koparmaya"...
Denilebilir ki, "4-1'in nesini eleştiriyorsun?.."
Bu kadar geri yaslanan ve bir tek Vedat Muriç'in spirihntlerine ve fizik gücüne bely bağlamış Rize'ye bile, üstelik 9 kişi kalmış Rize'ye bile hızlı top taşıyarak baskın yapamıyorsan, takımın yaşını ve ileri gitmedeki takatsizliğini bir kez daha gözler önüne seriyorsun demektir. Dahası, Rizespor'a özellikle ölü toplarda ve bir iki kez de olsa cılız ataklarında bile çok rahat pozisyon veriyorsan, bugünkü skorun arkasına gizlenmek mümkün değil.
Penaltıyı Beşiktaş adına (Oğuzhan'ın ardından) bu hafta rakip kaleciye bir kez daha ikram eden bir Beşiktaş'tan söz ediyoruz. Üstelik de, (bence haklı olarak) VARsistemihnden söke söke alınmıy bir penaltıydı. Vagner Love'ın bileğine yapılmış bal gibi bir darbe vardı orada. O hareketten sonra oyunu devam ettiren Hakem Bülent Yıldırım'ın, bir kaç saniye sonra Adriano'ya verdiği sarı kart ne olacak? Kural bu konuda biraz bulanık değil mi?
Sonuçta, sakatlanan Gökhan'ın sonradan oyuna giren Caner'in üstün çabası ve ne gariptir ki gol atma azmi, sonunda ona golü getirdi. Ve ne gariptir ki, bir gol atmasına rağmen ileride adeta dökülen Vagner Love'dan daha fazla gol istiyor olması ilginçti Caner'in.
Bir not da oyuna son anlarda giren genç Güven için eklemek gerek. Oyuna girdiği dakikadan başlayarak kale önüne gitme isteği ve gol bölgelerine büyük bir iştahı, Şenol Hoca'nın gözünden kaçmadı sanırız.
Beşiktaş, beklemediği bir sonla karşılaşmadıysa maçıın erken golüne ve Rizespor'un 2 kırmızısına borçludur. Yoksa, bu kadar ağır oynama alışkanlığını, bu kadar ileri gitme özürlü ve topu yavaş taşıma arızasını giderememiş bir Beşiktaş'a, Rize tatsız bir gece yaşatabilirdi. Bu arızaların sürmesi halinde (ki, kronik bir hastalık artık bu Beşiktaş'ta) bir de Quaresma'sız bir Beşiktaş'ı Başakşehir karşısında zorlu bir 90 dakika bekliyor. Adebayor'suz bir Başakşehir bile bu Beşiktaş'a ter döktürür.. Bizden söylemesi.
Sonuçta, Cumhuriyet Başramı hediyesi, tribünlerde "Çıktık Açık Alınla Coşkusu" ve "İzmir'in Dağlarında çiçekler Açar"lı bir gece yaşatan Beşiktaş, taraftarı ile haftalar sonra barışmış oldu. O kadar.
Sıkıntılar baki.. "Çare nerede" derseniz?
Çare o kadar kolay ve ucuz olsaydı, Fikret Orman ve Şenol Güneş, bunu yaratmak için bu kadar beklemezlerdi sanırım. Ve tribün, "beklemeye takati olmadığını" daha maçın başında gösterdi bile. Hemen hemen tam ortadan ikiye bölünmüştü taraftar. Quaresma ve Oğuzhan'a ve Vagner'e biraz alkış biraz ıslık.. Biraz teşvik biraz "yuhalama". İşte mesaj bu karışık tavırda gizli..
Artık, bir türlü rahat maç izleyemiyor Beşiktaş